Geçen haftanın öne çıkan konuları
Geçen hafta, çok değişik olaylar yaşasak da, “yoldaş ve candaş medya” sayesinde, yine “CHP ağırlıklı bir gündem”e mahkûm olduk... Televizyonlarda CHP, gazetelerde CHP... Kimi “CHP’deki değişim”i ballandıra ballandıra anlatmaya çalışırken, kimi de “Hangi değişim?” diye sormaya devam etti... Öyle ya; “değişim”den kasıt, Kurultay kürsüsüne “Gandi” olarak çıkıp, oradan “Ecevit” olarak inmekse, bunun adı, olsa olsa “Gardrop Devrimciliği” olur ki; CHP, bu değişimi zaten sürekli yaşıyor... “Kabuk” değiştiriyor, “gömlek” değiştiriyor, “kasket” değiştiriyor!.. Yani, sadece “görüntü”de değişiklik... Deniz Baykal gitti, Kemal Kılıçdaroğlu geldi!.. Peki ne değişti CHP’de!.. “Makas” mı değişti, “yol” mu değişti, yoksa “zihniyet” mi değişti?.. Herkes gördü ki; “ip”ler hâlâ Önder Sav’ın elinde... O kadar Önder Sav’ın elinde ki; Cuma günü yapılan Merkez Yürütme Kurulu seçimlerinde, Kılıçdaroğlu’nun en büyük destekçisi ve hatta Kılıçdaroğlu’nu allayıp-pullayıp yıldızını parlatan Gürsel Tekin, listeye bile giremedi!.. Niye giremedi?.. Çünkü, “Önder Sav engeli”ni aşamadı!.. Gürsel Tekin’in “Genel Başkan Yardımcısı” olmasının önünü kapatan Önder Sav, partideki güç ve etkinliğini korudu, yeniden Genel Sekreterliğe getirildi...
O halde, ne değişti CHP’de?..
Değişim, yalnızca “gömlek”ten ibaret!.. Kılıçdaroğlu; sırtına “yerli gömlek” geçirmek yerine “İtalya’dan ithal gömlek” geçirip, başladı “ulusalcı” nutuklar atmaya!..
Peki, “lâkabı yabancı, gömleği yabancı” bir adam, nasıl “yerli” olabilir ki?.. Ondan, nasıl “yerli tavır” beklenir ki?..
ERGENEKON, CHP VE MAALESEF PKK!
Tabiî, bütün bunlara “CHP’nin iç meselesi” denilip geçilebilir... Ne var ki, “Ergenekon’un yeni avukatı” Kılıçdaroğlu’nun yıldızını parlatmak için, “Ergenekon piyonu PKK” da boş durmuyor...
AK Parti Hükümeti’nin “açılım” çabalarını sabote etmek için sürekli “mayın”lar döşeyen PKK, Şırnak, Siirt ve Antakya’da düzenlediği saldırılarla askerlerimizi ve korucuları katletmeye devam ediyor...
Şunu, herkesin bilmesi lâzım:
PKK adlı terör örgütü, Ergenekon Terör Örgütü’nün bir piyonu, maşası, onun “silâhlı kolu”dur!.. Ergenekon “saldır” dediğinde, PKK saldırır!..
Unutmayalım ki;
Bu ülkede “şehit cenazeleri” üzerinden “siyasî rant” elde etmek isteyenler çoktur... Ne kadar “tabut” gelirse, kendilerine o kadar “oy” geleceğini hesap ederler!..
CHP’deki “vitrin değişikliği”nin sadece ve sadece “AK Parti karşıtlığı” üzerine yapıldığı, bu değişimin en çok “Ergenekon’u sevindirdiği”, Ergenekon’un da “piyon” olarak PKK’yı kullandığı düşünülürse, CHP’deki değişimle birlikte “PKK saldırılarının artması”nın sebebi de çok kolay anlaşılır!..
İnsanımız, bunu çok iyi görmelidir!..
Görmeli ve bilmelidir ki;
Bırakın bu ülkede “bir askerin şehit düşmesi”ni; bir ağacın dalı veya bir kelebeğin kanadı kırılsa, bunun tek sorumlusu Ergenekon’dur!..
Ergenekon, “barış”ın düşmanıdır!..
Ergenekon, “huzur”un düşmanıdır!..
Ergenekon, “istikrar”ın düşmanıdır!..
Hasılı kelam;
Ergenekon, “AK Parti iktidarı”nın düşmanıdır!..
Ergenekon, “AK Parti’yi iktidardan düşürmek” için, her yolu dener!.. Yollara “mayın” döşetir, “karakol”ları kurşunlatır!..
Bilir ki; bu millet “şehit cenazeleri” konusunda son derece hassastır!.. Şehit cenazeleri arttıkça, “AK Parti’ye düşmanlık” da artar!..
O halde, vur vurabildiğin kadar!..
İşte bu noktada, milletimizin “uyanık” olmasında ve “perde gerisi”nde dönen dolapları görebilmesinde yarar var... Oynanan oyun, “çok yönlü”dür!.. Bir yandan “millî duygu”lar kabartılmakta, bir yandan da “Kürt düşmanlığı” köpürtülmektedir!..
ALEVİLER NİYE DEĞİŞMİYOR?
Ne yazık ki;
Kendisi de bir “Kürt” ve “Alevi” olan Kemal Kılıçdaroğlu, sırf “AK Parti’yi zora sokuyor” diye bu oyunlara sesini çıkarmıyor, hatta dolaylı destek veriyor!..
Kılıçdaroğlu böyle yapıyor da, onunla “mezhep kardeşi” olan “Aleviler” farklı mı davranıyor?..
Kendilerini “Anadolu İslâmı’nın temsilcileri” olarak gören ve hemen her plâtformda “İslâm’da reform” isteyen Aleviler, her ne hikmetse “Alevilikte reform” yapılmasına şiddetle karşı çıkıyorlar!.. Meselâ, “Dedelik” makamının “babadan-oğula geçmek” yerine belli bir kritere bağlanmasını, yani “post”un üzerine “hak edenler”in oturmasını öngören değişikliğe karşı çıkıyorlar!..
Bunlar da CHP gibi!..
“Başkalarının değişmesini” istiyorlar ama, kendileri bir türlü değişmeye yanaşmıyor...
Hem “yerli” olduklarını iddia ediyorlar, hem de “yerli” olan her şeye karşılar!..
Meselâ, dün yapılan “Alevi Kongresi”nde “İstiklâl Marşı” okunmamış!..
İnsan merak ediyor tabiî;
Acaba, “özgürlük”lerden dem vuran Kemal Kılıçdaroğlu da böyle mi düşünüyor?..
Şu hâle bakın;
Bu ülkenin “istiklâl”e kavuşması üzerine hem fiilen çalışan, hem de “İstiklâl Marşı”nı yazan merhum Mehmed Akif Ersoy’a saygısızlık yapılıyor!..
ARJANTİN’E DE “ONE MINUTE””
Onlar Türkiye’de “millî değerlerimize” bu saygısızlığı yaparken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Arjantin’de sergilediği “dik duruş” herhalde dikkatlerden kaçmamıştır!..
Malûm, Başbakan Tayyip Erdoğan; “Brezilya, Arjantin ve Şili’yi içine alan bir geziye çıkmıştı... Geziyi takip eden arkadaşımız İbrahim Acar’ın bildirdiğine göre;
Erdoğan’ın, önceki gün Arjantin’e geçmesi plânlanıyordu... Erdoğan’ın Arjantin programında “Atatürk anıtını açmak” da vardı... Ne var ki, Arjantin hükümeti, “Ermeni lobisinin baskıları” sonucu, “anıtın açılışı”nı programdan çıkardı... Bu gelişme üzerine, Davos’ta “One minute” diyen Erdoğan, bir “One minute” de Arjantin’e çekti ve gezisinin Arjantin bölümünü iptal etti...
Erdoğan’ı “Atatürk karşıtı” olarak göstermek isteyenler, onun bu dik duruşunu acaba nasıl yorumlarlar?... Erdoğan’ın bu tavrını acaba kendileri gösterebilirler miydi?..
İşte bu, “Erdoğan farkı”dır!..
Öyle bir “Başbakan” ki;
“Türk”e de sahip çıkar “Kürt”e de... “Laz”a da sahip çıkar, “Çerkez” ve “Arnavut”a da!.. “Kudüs”e de sahip çıkar, “Gazze”ye de!.. “Sünnî”ye de sahip çıkar, “Alevî”ye de!.. Nazım Hikmet’e de sahip çıkar, Necip Fazıl Kısakürek ve Mehmet Akif Ersoy’a da!..
Çünkü o, “ayrımcı” değil,
“Kucaklayıcı”dır!..
“Dar görüşlü” değil, “geniş ufuklu”dur...
Dikkatleri, “Kudüs” ve “Gazze”ye çekmesi, “insanların uyanması”na vesile olmuştur.
ROTAMIZ FİLİSTİN... YÜKÜMÜZ YARDIM
Onun verdiği bu “mesaj”lardır ki, İHH harekete geçmiş ve Gazze’ye doğru yola koyulmuştur... “Rotamız Filistin, yükümüz insanî yardım” sloganıyla yola çıkan İHH ve onun değerli başkanı Bülent Yıldırım, şu anda, “7 gemi”yle birlikte “Gazze yolunda”dır!..
Hem de “İsrail tehditleri”ne rağmen!..
Dileriz bu yolculuk “kazasız-belâsız” tamamlanır ve yardımlar Gazze’ye ulaşır...
Bugün saat 10.00’da Gazze’de olması beklenen filoda, “Vakit mensubu 4 kişi” bulunuyor. Arkadaşlarımız Ahmet Varol, Mustafa Özcan, Ahmet Can Karahasanoğlu ve Kemal Gümüş, bizlere gelişmeleri anında bildiriyorlar... Dileriz, herhangi bir “siyonist saldırı”ya maruz kalmadan ulaşırlar “menzil”lerine...
Aksi halde, dünya ayağa kalkar!..
“Yardım gemileri”ne yapılacak bir saldırı, dünyadaki ve Türkiye’deki “İsrail çıkarları”nı tehlikeye sokabilir!.. En azından, “İsrail düşmanlığı”nı tırmandırabilir!..
Bunu da, hiç kimse istemez herhalde!..
İsrail, aklını başına almalıdır!..
27 MAYIS VE 29 MAYIS
Gördüğünüz gibi, geçen hafta “CHP endeksli haberler” ağırlıkta olsa da, çok farklı olaylar da gündeme damgasını vurdu.
Mesela, geçen hafta “27 Mayıs İhtilali’nin 50. yıldönümü”ydü.. “İhtilallerin anası” olarak bilinen 27 Mayıs İhtilali, bu yıl çok farklı etkinliklerle protesto edildi... Gazeteler ve televizyonlar, “taammüden işlenen cinayet” olarak görülen 27 Mayıs’a geniş yer verdiler ve “darbe”leri protesto ettiler ki, kendilerini tebrik ediyoruz.
Geçen hafta, aynı zamanda “İstanbul’un fethinin 557. yıldönümü”ydü... Bu yıldönümünün coşkuyla kutlanmasına önayak olan “İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ni ve Anadolu Gençlik Derneği ile Saadet Partisi İstanbul İl Teşkilatı’nı da yürekten kutluyoruz... Onlar, “Fatih’in torunları”na yakışanı yaptılar ve o heyecanı yeniden yaşattılar bizlere...
DESTEKLERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
“Heyecan” dedik de... “312 general” tarafından açılan davada, “1 trilyon 800 milyar lira tazminat cezası”na mahkûm olmamız üzerine, gerek “yurt içi”nden, gerek “yurt dışı”ndan gelen “destek mesajları” ve “destek ziyaretleri” devam ediyor... Bu mesaj ve ziyaretler, bizlere “yalnız olmadığımızı” gösteriyor ki, kendimizi “çok daha güçlü” hissediyoruz... Bazen, öyle “yardım teklifleri” alıyoruz ki; heyecanlanmamak, duygulanmamak ve hatta ağlamamak mümkün değil...
Kimi okuyucumuz “ev”ini, kimi “arsa”sını, kimi “gecekondu”sunu, kimi “araba”sını satıp parasını vermeyi, kimi de “bir aylık asgari ücret”ini veya “emekli maaşı”nı vermeyi teklif ediyor... Hepinize teşekkür ediyoruz... Hepinizden Allah razı olsun... Şu anda, Yargıtay aşamasındayız... Bu dava inşaallah Yargıtay’dan dönecektir... Şu aşamada, sizlerden sadece “dua” bekliyoruz... “Dua”larınızı ve “destek”lerinizi eksik etmeyin... Nice “badire”ler atlatan bu gazete; “dua”larınızın yüzü suyu hürmetine inşaallah bu badireyi de atlatacaktır...
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...