İstanbul'da, İsrail'e düşünme fırsatı
8 Haziran Salı günü İstanbul'da CICA (Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı) zirvesi var. İsrail Devlet Başkanı Simon Peres de muhtemelen bu zirve için Türkiye'ye gelecek.
Bu konu üzerinde durmadan önce bir hususun altını çizmek istiyorum. Dünkü yazımda Arap-İsrail savaşı sırasında, uluslararası sularda bulunan Amerikan istihbarat gemisi USS Liberty'nin, 8 Haziran 1967'de, İsrail uçakları ve hücumbotları tarafından saldırıya uğradığını hatırlattım. Saldırıda 34 ABD askeri ölmüş, 171'i de yaralanmıştı. Sadece 400 mil ötedeki Amerikan 6. Filo'sunun, bu saldırıdan 15 saniye sonra haberdar olduğunu, yardım için havalanan uçakların, Amerikan Savunma Bakanı Robert McNamara tarafından geri çevrildiğini, dönemin ABD Başkanı Johnson'ın da, bu kararı onayladığını yazmıştım. En önemlisi, bu olayın örtbas edildiğini, soruşturmasının 43 yıldır yapılmadığını, Amerikan yönetiminin, kalbindeki bu İsrail hançeri ile 43 yıldır yaşadığını hatırlatmıştım. Anlatmak istediğim, Amerikan yönetimlerinin İsrail politikalarına nasıl mahkûm edildiğiydi...
Dün, bu gerçeği teyit eden bir şey oldu. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İsrail'in Gazze'ye giden gemileri durdurmaya hakkı olduğunu söyledi. Ve ekledi: "Tarihteki hiçbir Amerikan yönetimi, şimdiki yönetim kadar, İsrail'in güvenliği konusunda bu derecede olumlu ve destek veren bir tavır içinde olmamıştır..." Biden'la ilgili en çarpıcı haber, 24 Ağustos 2008'de İsrail gazetesi Yedioth Ahronot'ta çıkmıştı. Gazete, Biden'ın 2007'de Shalom televizyonuna verdiği röportajda, 'ben bir Siyonist'im' dediğini aktarmıştı. Röportajında, İsrail'i, ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük gücü olarak tanımlayan Katolik Biden'ın, 'Siyonist olmak için Yahudi olmanıza gerek yok' sözleri dikkat çekmişti...
Başkan Yardımcısı Biden'ın çıkışı, Obama'nın Beyaz Saray'da işinin ne kadar zor olduğunu bir daha gösteriyor. Sadece bu kadar değil, Türkiye'nin asıl muhatabının da İsrail olmadığını, ABD'nin derin güçleri olduğunu hatırlatıyor.
Türkiye'nin, bölgesinde, giderek uluslararası bir güç haline gelmesi, şüphesiz İsrail'i rahatsız ediyor. Hele, iktidarda AK Parti'nin bulunması, "One minute" hadisesinin, Arap ve İslam dünyasında uyandırdığı sempati ve destek, bu rahatsızlığı had safhaya çıkarıyor. Ama hayat böyle akıyor. Sahneye, güçlü bir Türkiye çıkıyorsa, akıllı politikalar, İsrail'in, Türkiye'yle uğraşmasını mı gerektirir? Yoksa böyle bir Türkiye'nin, İsrail için, Ortadoğu barışı için ve daha önemlisi, küresel barış için İsrail'in daha fazla önemsenmesini mi gerektirir?
Salı günkü CICA zirvesine dönelim. Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın (CICA) dönem başkanlığını, 2 yıllığına Türkiye üstleniyor. III. CICA Zirvesi Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün himayelerinde, 8 Haziran 2010 tarihinde, İstanbul'da Çırağan Sarayı'nda yapılacak. CICA, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT), Asya'daki karşılığı. 20 üyesi var: Afganistan, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore, Mısır, Hindistan, İran, İsrail, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Pakistan, Filistin Özerk Yönetimi, Rusya, Tacikistan, Tayland, Türkiye, Özbekistan ve Ürdün.
Dikkatinizi hemen çekmiştir. Bu teşkilatın üyeleri içinde, İran, İsrail, Filistin Özerk Yönetimi de var. Keza Hindistan, Pakistan var. Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti var. Dünyanın en büyük uluslararası problemlerinin olduğu bir bölge için CICA, hayatî bir önem taşıyor.
Avrupa, 2. Dünya Harbi'nde 50 milyon insan hayatını kaybedince, birliğin ve ortak güvenliğin önemini anladı. Asya da, doğruyu görmek için milyonlarca insanın ölmesini mi beklemelidir? İşte İsrail'in, son devlet terörü olayı... Önce Ortadoğu, sonra bütün Asya bir anda felâketin içine düşebilir.
İstanbul'daki zirve, önleyici güvenlik mekanizmalarının, ortak bir güvenlik anlayışının geliştirilmesi için çok önemli. En azından, İsrail, bir düşünme fırsatı bulabilir... Öyle ya, bu Amerika, daha kaç asır İsrail'i koruyabilir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.