X Kemal
Gazetenin bu temiz ve güzel santimetre karelerini, elbet bu kişinin adıyla işgal etmek istemezdim. Bu ve benzeri tiplerle zaman harcamanın, muhatap almanın, insanın kendisine bahşedilmiş; zekâ, akıl, düşünce ve fikir sermayesine ihanet olduğuna inanırım.
X Kemal, malum olacağı ve anlaşılacağı gibi Kemal Kılıçdaroğlu adındaki şahıstır. Benim nazarımda herhangi bir kıymet taşımadığı için, böyle hitap etmekteyim. Eminim onun için de ben öyleyimdir. Ayrıca öyle olmaktan çok büyük mutluluk duyar ve keyif alırım.
Hiç olmazsa huzuru mahşerde göğsümü gere gere; “Ey Allah’ım; sana dost olmayanları kendime dost edinmedim, seni tanımayanları tanımadım ve bilmedim. Tanıdım ve bildiysem de onları es geçtim, kalbimle ve dilimle buğz ettim” diyebilmeliyim.
Bu şahıs gibi nice siyasetçiler gördük biz bu ülkede. Yalnız bu beşer, bir âlem. Devlet nezaketinden ve siyasetçi tecrübesinden oldukça uzak birisi. Harman kavgası yapar gibi iktidarla veya kime çatmak istiyorsa onunla rastgele kavga ediyor.
Türkiye siyasi tarihi darbelerle, muhtıralarla, komplolarla çok karşılaşmıştır ve seksen yıldır da bunlarla mücadele edilmektedir. Siyasetteki fırtına hiç durmaz. Lakin siyasetçiler birbirlerine hitap ederken, bu şahıs kadar kimse seviyeyi aşağılara çekmemiştir.
Başbakan’a “Recep Bey” diye seslenmeyi maharet sayan X Kemal, devlet adamlığı ve adaylığı nezaketinden, siyasi tecrübeden bihaber politika yapmaktadır. Her “Recep Bey” dediğinde, alkışlayanları mutlu edebilir, onları zevkten çıldırtabilir belki ama toplumun genelinin nefretini kazandığını bilemez mi? Geri kalan kesim; kör, sağır ve salak mıdır?
Etrafında ne biçim siyasi danışmanları var, doğrusu anlamış değilim. Aklı başında bir danışman şunu söylemekten aciz değildir herhalde: “Başbakan’a Recep Bey diye hitap etmeniz, AK Parti’ye oy veren ve sempati besleyenleri üzeceği gibi, muhafazakâr kesim de bu söyleminizi hoş karşılamaz. Ayrıca bu hitap şekliniz, devlet nezaketine ve devletin manevi şahsına hakarettir.”
Allah’ın izniyle kıyamete kadar bu zihniyet, bu topraklarda asla iktidar olamayacaktır. Bu kesindir. Aklı eren kime sorsanız böyle söyleyecektir. Bir an için diyelim söz sahibi oldular. Muhalefettekiler kendisine “X Kemal” diye hitap etmiş olsa razı olur mu acaba?
Bizim atalarımızın bir sözü vardır: “Şahsına nasıl hitap edilmesini ve nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de karşındakine öyle davran ve öyle hitap et. Böyle yap ki, karşındaki insan da senin kendisi gibi bir varlık olduğunu anlasın.” Geçelim.
Birisi güzel bir iş yapınca; “Turnayı gözünden vurdu” derler. Deniz Baykal turnayı iki gözünden birden vurdu. Turnanın iki gözünden birini izah edeyim. Diğerine karışmak ya da laf etmek bana düşmez. “Ne edersen kendine. Edersin kendi kendine.” Geçelim.
Deniz Baykal’sız bir CHP düşünülemez. Bunu en iyi bilen Baykal’dır. Yıllarca mücadele ettiği ve çocuğu gibi büyüttüğü bir partiyi, eğer X Kemal gibi birine teslim etmişse, partiyi tamamen dibe vurdurmak için teslim etmiş demektir. Yoksa Baykal’ın senelerdir mücadelesinin birinci amacı, X Kemal gibilere partiyi teslim etmeme uğrunadır.
Baykal siyasi hayatını noktalamamış olsaydı, ilgili kişiye o koltuğun fotoğrafını bile göstermezdi. Partide öyle bir kadro meydana geldi veya getirildi ki, toplumun çok büyük bir kesimiyle barışmayacak isimlerden oluştu. Baykal partiyi bunlara teslim ettiğine göre; “Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna” demiştir ve bunu zaman gösterecektir.
X Kemal’i şişirenler panik havasında ne dediklerini bilememekteler. Akılları başlarına geldiğinde ülkeye ve millete yazık ettiklerini göreceklerdir. Bu arada Sayın X Kemal’in hakkını verelim. “Türkiye’nin düzlüğe çıkması için iyi bir şanstır. Sufle ile yaşayan liderler, her zaman iktidarlara hizmet etmişlerdir. X Kemal de bu hizmeti yerli yerince yapacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.