Altı okta olmayan nedir?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin “altı oku”, Müslüman halkın “altı iman” esaslarına nazire olarak tespit edilmiştir. Hatta ilk zamanlar böyle bir kurnazlığa itirazlar gelince, hiç sıkılmadan, utanmadan, seçim meydanlarında en çok da kırsal kesimde; “Halk Partisi” değiliz, “Hak Partisiyiz” diye propaganda yapmışlardır.
Önceki günkü yazımda CHP’de bulunan X Kemal adındaki şahıstan söz etmiş ve “Onu vazifelendiren kişilerin gözüne girmek için, ilk icraat olarak nezaketsizlik edip, milletin hür iradesiyle seçtiği bir başbakana “Başbakan” diye hitap etmemeyi maharet saydı” demiş, “Bu şahıstan ülkeye ve millete ne hayır gelir” ifadelerini kullanmıştım.
CHP kendisini; halka anlatma, oy talep etme, hatta bu uğurda ağız bükme, kem küm etme noktasında görmez. Buyurgan, egemen ve iktidarı her an elinde bulunduran bir devlet özlemi içerisindedir. Hangi şartlarda olursa olsun, iktidar CHP’nin vazgeçilmez ve tartışılmaz malıdır. Eğer kaybederse memleketin belli güçleri, başkalarının elindeki iktidarı alır ve onlara teslim eder. Güvendikleri halk değil, belli güç odaklarıdır.
“İman etmenin altı şartına karşılık altı oku icat edenler, altı okun içine neyi koymamışlar?” sorusuna cevap verelim. Altı okta her şey var ama “demokratik hukuk devleti” anlayışı ve felsefesi yoktur. Eğer bunu eklemiş ya da seslendirmiş olsalar, altı okun altısını da atmaları gerekir. Bu yüzden asla barıştan, paylaşmadan ve dayanışmadan yana değillerdir. Olamazlar da. Aksi takdirde kendilerini ve ideolojilerini inkâr etmiş olurlar.
Partinin adındaki halk, hiçbir zaman CHP’de asıl unsur olmamıştır. Kendini beğenmiş CHP kurmayları, açık veya gizli, bu milletin bin yıllık tarihine burun kıvırmıştır. Siyasi çizgilerinde halkın bin yıllık tarihinden tek örneğe sahip çıktıkları görülmemiştir. Batı kaynaklı çağdaşlaşmayı, milletin değerlerini yok ederek elde edeceklerini sanmışlardır.
Bu sebeple, CHP toplumun ana bedenine oturmamıştır. Birey düzeyinde de lider düzeyinde de hep iflas etmiştir. Gücü iktidar olmaya yetmeyince, 27 Mayıs’tan başlayarak günümüze kadar bütün darbelerin, muhtıraların, komploların içinde olmayı siyaset bilmiştir. Darbecileri desteklemiş, pek çoklarını da partide göreve getirmişlerdir.
CHP eski veya yeni bütün kurmaylarıyla bir türlü milletle uyuşamamıştır. Ülkenin uluslararası mutabakatlarını, Avrupa ile olan ciddi müttefik oluşumlarını hep sağ iktidarlar sağlamıştır. CHP’nin bugüne kadar uluslararası hiçbir başarısını bilen ve gören yoktur. Hatta yurtdışında üye oldukları örgütlerden bile kovulmuşlardır.
Dış ilişkileri bir tarafa bırakalım. Şu örnek çok çarpıcıdır. Rahmetli Menderes CHP’den istifa edip parti kurduğunda, neden halkın sevgilisi oldu birden? Halk Menderes’i bu kadar yakından mı tanıyordu? Hayır! CHP zihniyetinden kopan kim olsaydı, halk bağrına basacaktı. Ve de bastı. CHP de halkın bağrına bastığı güzel insanı astı. İşte bunlar bu.
CHP kendi dâhilinde faşist bir yapılanma içerisindedir. Yaşanılanlar meydanda. Devamlı birbirlerine kazık atıp duruyorlar. Asla muhalefeti kabul etmeyen bir muhalefet anlayışları var. Siyasi tarihlerinde CHP’ye muhalefet edenler, ezilmesi gereken düşmanlar olarak görülmüştür ve halen de öyledir.
CHP zihniyeti, anlamsız karşılaştırmalar yaparak sürekli kendilerini kutsamakla meşguldür. Kendilerini ölümsüz bir kahramana benzetirler. Millete uymayan kendi ideolojilerini, bu milletin bin yıllık beka davasının koordinatlarından üstün tutmaları, yok saymaları, hatta bu koordinatlara uyanları cezalandırmaları bu sebepledir. Onlar böyle düşünürken, milletimiz de her seçimde sandıktan bunlara cevabı vermiştir.
Kısacası bu millet, CHP olmadan önce de vardı. CHP’den sonra da var olacaktır. Bu halkın varlık çizgisi, CHP’nin varlık çizgisiyle kesişemez. Hele Kemal adındaki kişinin ideolojisiyle, asla ama asla buluşmaz. Milletimizin tarihindeki CHP, şiddet ve baskının adıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.