Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Kariyer kurbanı

Kariyer kurbanı

Her sokak başında bir Nemrut ateşi yanıyor!
Kiminin adı “pub”, kiminin adı “internet cafe”, kiminin adı “birahane”, kiminin “gece kulübü”, ya da “mekân”…
Toptan bir isimlendirmeyle, “tuzak”…
Ya da vahim bir benzetme ile “Nemrut Ateşi”.
Kısacası bozuk düzen, çocuklarımızı yiyor, aile huzurumuzu kemiriyor!

Profesör annesinin (üstelik babası da profesör) gırtlağını keserek öldüren hukuk öğrencisi genç kızın (henüz 21 yaşında) hangi şartlar altında yetiştiğini düşündüm…
Allah, Peygamber sevgisi aşılanmış mı?
“Anne” ve “baba”nın ne anlama geldiği öğretilmiş mi?
İnsan kutsallığı üstüne bilgi verilmiş mi?
Hayata saygı anlatılmış mı?..
“Günah-sevap” anlayışı yüreğine kazınmış mı?..
“Helâl-haram” farkı beynine nakşedilmiş mi?
Yoksa hayatı “eğlence” ve “kariyer”den ibaret sayan maddeci bir yaklaşım içinde mi yetiştirilmiş?
Anne profesör, baba profesör…
Villada oturuyorlar, (gazeteler böyle yazıyor) lüks hayat yaşıyorlar…
Altlarında arabalar, üstlerinde marka elbiseler…
Her şey tamam da, sadece “aile” olmaları eksik!
Villalar, markalar, arabalar, kariyerler “aile” olmaya yetmiyor.
Bunu fark eden genç kız, çoktandır ayrı yaşayan anne babasının bir araya gelip kendisiyle birlikte “aile” olmalarını istiyor.
Buna yakın durmayan “kariyer sahibi” annesiyle sık sık kavga ediyor.
Nihayet bir gün, olanlar oluyor. Genç kız, tartıştığı annesine bıçakla saldırıp boğazını kesiyor.

Hürriyet, bir annenin kızı tarafından öldürülmesini değil de, öldürülen annenin “kariyerini” manşete taşıyor:
“Bu kariyeri kızı bitirdi” diyor, iri mi iri harflerle.
Olayı, tam da kendisinden beklendiği gibi, pozitivist bir yaklaşımla ele alıyor Hürriyet.
Kadınlığın, anneliğin, insanlığın değil; kariyerin önemli olduğunu düşündürüyor.
“Prof. Dr. Olcay Tiryaki Aydıntuğ (53) Ankara üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başarılı bir mesleki kariyere sahipti. 21 yaşındaki Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencisi kızı Başak, tartıştığı annesinin (“kariyerin” dememeleri de iyi, Y.B.) boğazını bıçakla kesti.”
Bıçaklar da, tutan eller kadar vicdansız olabiliyor.
Ne de olsa üniversite okumamış, “kariyer” filan yapmamış, “lisans eğitimi” nedir, “lisans üstü” nedir, “doktora” nedir, “doçentlik”, “profesörlük” nasıl bir şeydir, öğrenmemiş.. Demir, çelik ve odundan mamul kesici bir âlettir bıçak!
Bu yüzden duyarsızlığı ile duygusuzluğu mazur görülebilir.
Ama ya insan öyle midir?
İnsan, hayatın sultanıdır!
“İnsanlık” kimliğiyle meleklerin üzerine çıkabilir, ama insanlıktan ayrılması halinde hayvanların yüz derece altına (Bediüzzaman’ın yorumudur) düşmesi de mümkündür.
Hırsını kontrol edemez, öfkesini sevgiyle dengeleyemezse, canavara dahi dönüşebilir.
Bu olayda görüldüğü gibi…
Ama acaba olayın tek suçlusu genç kız mı?
Onu “kariyer kurbanı” yapanların hiç mi suçu yok?

Kariyer…
Ya da para kazanma hırsı…
çağımızın geçerli mazeretleri…
“İşim çok efendim.” (Kariyer yapıyorum anlamında)…
“Fevkalâde yoğunum.” (çok para kazanmaya çalışıyorum anlamında)
Anne kariyer yaptığı, baba çok para kazanmak istediği için çok işi olduğu gerekçesiyle eve geç geliyorlar.
çocuk, bakıcıların elinde ziyan oluyor. Her yaşta öğrenmesi gerekenleri öğrenemiyor. Sadece annesi ve babasından alabileceklerini alamıyor.
Sonuçta belki de bunun intikam dürtüsüyle bıçağa sarılıyor.
Kimseyi kınamıyorum; çünkü herkesin başına gelebilir.
“Ya Rabbi Rahimimiz! Bizi ve çocuklarımızı ihmallerimize kurban etme!”


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi