Karar yayımlanır ve kesindir
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (ADK) üzerine Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) vereceği olası kararlar tartışılıyor.
Bilindiği gibi, 5982 numaralı ADK, 13 Mayıs tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Cumhurbaşkanlığı, kanunu, Resmi Gazete’ye gönderirken Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) da göndermiş, o da hemen toplanarak halkoylamasının 12 Eylül Pazar günü yapılmasına karar vermiştir. Kanunun metni ve YSK’nın kararı, 13 Mayıs tarihli Resmi Gazete’nin aynı tarihli (13.05.2010) asıl ve ‘mükerrer’ sayılarında yayımlanmıştır.
O günlerden beri, ‘AYM şekil şartı dışına çıkıp esasa girilebilir mi?’ ya da, Değiştirilemeyecek hükümlerle ilişki kurulabilir mi?’ soruları ortaya atılarak, kanunun bir kısmının veya bütününün iptali durumunda neler olacağı tahmin edilmeye çalışılmaktadır.
Son günlerde, AYM Raportörü Osman Can’ın söyledikleri dikkat çekti.
Sayın Can, “Yüksek Mahkeme’nin Anayasa Değişikliği Paketi’ndeki bazı maddeleri iptal etmesi halinde bu kararı yok hükmünde olacaktır. Hükümet, söz konusu maddelerin iptal edilmesi halinde, bu hukuksuz kararı kale almadan, iptal edilen maddeler de dahil olmak üzere paketi bir bütün halinde referanduma sunmalıdır” dedi. (Taraf, 10 Haziran)
Sayın Can’ın görevli olduğu bir kurumun vereceği kararlarla ilgili siyaset sayılabilecek biçimde konuşmasını şık bulmadığını söylemeliyim.
Artan tartışmalara ben de katılmak istiyorum.
Önceden de yazmıştım:
1) ADK’yla yapılan değişiklikleri onaylıyorum, maddelerin yeni metinlerini mevcut metinlerden daha iyi ve ileri görüyorum.
2) Anayasa değişiklikleri, halkoylaması yapılmadan Anayasa’nın yayımladığı
anlamda ‘Kanun’ sayılamayacağından, halkoylamasına sunulmak üzere,
Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa’yı değiştiren bir kanunun, halkoylaması yapılmadan verilen iptal isteminin AYM’ce kabulü ve incelenmesinin, işin özüne aykırı olduğunu sanıyorum.
3) Halkoylamasından önce veya sonra AYM’ye gelen Anayasa’yı değiştiren bir kanunu sadece ve sadece şekil yönünden inceleyebileceğine, işin esasına girilmesine Anayasa’nın izin vermediğine inanıyorum.
Ancak, AYM’nin şekil şartı dışına çıkıp, esası inceleyerek karar vermesi durumunda, kararın Resmi Gazete’de yayınlanmaması görüşüne de karşıyım.
Çünkü: Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre, AYM kararları ‘Resmi Gazete’de hemen yayımlanır’ ve ‘kararları kesindir’.
Mahkemenin karar metinlerinin Resmi Gazete’ye ileten tezkereler üzerine idarenin herhangi bir karar vermesi söz konusu değildir; karar tezkerenin alınmasından sonra basılacak Resmi Gazete’nin ilk sayısında yayımlanacaktır.
Bu hükümlere ve duruma göre, AYM kararlarının metinleri alındıktan sonra, ‘yayınlanmaması’ kararını kimse ve hiçbir organ veremez; ‘vermemelidir’ değil, ‘veremez’!
Karar yürürlüğe girer; verilen karar kısmen veya tamamen iptal, ya da başvuruyu red yönünde olsun, gereği neyse o yapılır; siyasal gereğini de siyaset adamları, en sonunda da seçmenler düşünürler!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.