Neler duyuyoruz?
Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı seçilmesi, partili olsun olmasın bütün yurttaşlarda ferahlık yaratmıştır. CHP’ye oy vereceğini söyleyenlerin sayısının arttığını herhalde herkes görmüştür.
Oyların arttırma sürerse,
önümüzdeki seçimde iki büyük partinin oy oranları toplamı yüzde 80’lere çıkabilir, CHP de iktidara varabilirdi. Ülkede istikrar ve CHP’ye iktidar kapısı açtığı için sayın Kılıçdaroğlu’nun
seçilmesi genel kabul görmüştü.
Geniş istekle beklenen oy artışı nasıl sağlanabilecekti? Gerçekçi beklenti liderin, kutuplaşmanın dışındaki seçmenlerin oyunu partisine çekmesiydi. Oysa sayın Kılıçdaroğlu’nun hedefi, partizanlarını ve iktidar karşıtlarını yanında tutmaktan ibaret görünüyor.
İktidar karşıtları sayın Kılıçdaroğlu’nu beğenirlerse CHP’nin oyları artar, beğenmezlerse iktidara gitmezler, MHP’nin ve diğer küçük partilerin oyu artar! Sayın Kılıçdaroğlu’nun asıl sorunu, sayısı çok az kalan kutuplaşma dışındakilerdir.
Son iki ayda sayın Kılıçdaroğlu, yorulmadan gezip, seçmenlere daha çok iktidara ve daha çok iktidarın liderine çatıyor. Aşağıda, ölçüyü kaçırdığı ve bir çok kez tekrarladığı cümlelerden örnekler bulacaksınız. Okurken, bunları işiten iktidar taraftarlarının ve kutuplaşma dışındakilerin niçin ve neden CHP’ye yaklaşacağını Siz düşününüz:
“Kul hakkı yiyenlerden hesap sormanın zamanı 12 Eylül’dür.
“Recep köşeyi döndü.
“Ben onlara adaletten kaçanlar partisi diyorum. Hiç ses çıkarmıyorlar, çünkü adaletten kaçıyorlar”
“Milletin önüne çıktın. Şimdi niye kıvırıyorsun? Niye adam gibi durmuyorsun?
“Hortumları keseceksin, kendi cebini düşünmeyeceksin,
“Milletin sırtından besleneceksin, köşeyi döneceksin, yolsuzluk yapacaksın,
“Recep’in bir derdi var. O da 12 Eylül’de ‘Evet’ çıkartıp, Yüce Divan’dan yırtmak.
“Recep bey, yiye yiye daha gözün doymadı mı?
“Recep bey talan, vurgun düzeni yarattı.
“Recep bey, çıksın ‘Kul hakkı yemedim desin.
“Dubaide anlaşma imzalayacaksın 1 milyar dolara Türkiye’nin onurunu masaya yatıracaksın. Buna dış potika denmez. Bunun hukuktaki adı vatana ihanettir.
“Bakın burada söylüyorum, ’Sayın Başbakan 1 milyar dolara kendi ülkesini pazarlamıştır’ diyorum. Yiğitse mahkemeye versin bakalım.
“Sizin gönlünüzde yatan ‘Ben fındık üreticisinin alın terini nasıl hortumlarım? Nasıl malını götürürüm, nasıl yürütürüm?’ Diyordu ya ‘Ben yürütmenin başıyım.’ Sen, yürütmenin başısın, ben onu çok iyi biliyorum.
“Bu yasayı (ahlak yasasını) çıkaracağız ki, artık ülkede naylon faturacıdan Maliye Bakanı, Ali Dibocu’dan Adalet Bakanı, kalpazandan da başbakan olmasın.”
Bu üslub ve anlayışla sayın Kılıçdaroğlu ne kazanır? Bana göre hiçbirşey! Sıradan bir liderin alacağı kadar oy alır! Bu üslup, ne partiye, ne ülkeye yarar getirir; kem sözle bir yere varılmaz! Vakit çok geçmiş değil, doğru politikalara girilebilir!
Gelecek yazımda, sayın Erdoğan’ın son konuşmalarını değerlendireceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.