D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Yargının tayı nereye koşuyor?

Yargının tayı nereye koşuyor?

Temyiz, mümeyyiz... Bu kelimeleri bilen var mı?
Temyiz, “dikkatle ayırma, inceleyip seçme” demek. “İyiyi kötüden ayırma” demek... Bir dâvânın kararının üst bir mahkeme tarafından yeniden incelenmesi de böyle bir işlem olmalı ki, bu incelemeyi yapan mahkemeye “Temyiz” denilirmiş.
Şimdi “Temyiz Mahkemesi” yok. Ne var? “Yargı-tay” var!
Peki Yargıtay ne yapar?
Temyiz yapar! Yargıtay Kanunu’nda bu kelime tam 24 defa geçiyor!
Demek ki, mahkemenin ismini değiştirmeye muvaffak olmuşlar ama, yapılan işlemle ilgili öz-türkçe bir kelime bulamamışlar!
Zaten temyizin öz-türkçesi olmaz, türkçesi, yani açıkcası, anlaşılırı, doğrusu olur o da “temyiz”dir.
Temyize karşılık bulmaya çalışan da yok, bulunacağı da yok. Kelimenin anlamını değiştirmeye, kavramın içini boşaltmaya çalışıyorlar.
Peki temyizi kim yapar?
“Mümeyyiz” olanlar! Yani, temyiz kabiliyeti bulunanlar. Yani, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırabilenler...
Şu sıralar Yargıtay’da böyleleri var mı?
Bu soruyu boşuna sormuyoruz. Ortada örnek vak’alar var! Sadece tutuklu başsavcı Cihaner’le ilgili kurtarma absürtlükleri değil.
Yargıtay çok meşhur ve asla ve kat’a cezaevine konulamaz, müzmin hastahanede kalma hastası Prof. Mehmet Haberal’dan ötürü hakimlere ceza yağdırmış...
Bu zatı, kimse hastahaneden çıkaramıyor, hiç bir doktor iyileştiremiyor. Demek ki, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin şöhreti koftidenmiş! Adam tutuklandığı gün hastalandı, Cerrahpaşa’nın hazık tabiplerine emanet edildi, o günden beri bir türlü iyileşemiyor!
Böylelerine “hastalık hastası” değil, “hastahane hastası” demek lâzım! Doktorlar onun iyileştiğine karar veremiyorlar, verdikleri anda bu çok büyük ve de mühim zat soluğu cezaevinde alacak!
Anayasa’nın değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri var ya, Cerrahpaşa’nın da iyileşmez, iyileşemez, iyileşmesi sözkonusu bile edilemez bir hastası var! Bütün hastahaneler hastalarını iyileştirmeye, taburcu etmeye çalışır, Cerrahpaşa da öyledir, fakat bir tanesi asla!
Bu taburcu edildiğinde cezaevine buyur edilecek mühim zatın artık iyileşmesi, işinin başına dönmesi lazım. Çünkü o iş bir çok ilgilinin, yetkilinin, mühim zevatın yemlenmesine müsait bir iş!
Yargıtay’ın ilgisiz dairesinin kararı şunu işaret ediyor: Haberal’ı tahliye etmeyen her türlü cezaya müstahaktır!
Hakimler meslekten men edile, az bile, hatta idam edile!
Kararı kendisi de hukukçu olan Taha Akyol, “çok vahim” olarak nitelendiriyor. “Ey adalet, titre ve kendine gel!” diyor. Onlar hukuku titretmeye alışmışlar, kendileri sarsılmaz!
Sürmekte olan bir dava ile ilgili apaçık bir yıldırma hamlesi bu karar, yani asla bir temyiz değil!
Hâkimin tazminata mahkûm edilebilmesi için kesinleşmiş bir beraat kararının olması lazım değil mi? Haberal'ın tutukluluğu devam ettiğine göre bu kararı nereye koyacağız? Ortada Haberal’la ilgili bir karar yok, ama hakimlere ceza var!
Yargı tayı nereye koşuyor? Bunu açıklayacak birileri var mı?
Akif’in peki!
Doğan grubunun entel gazetesine kontenjandan yazar olan bu zatı pek okumam. Okumamakta isabet ettiğimi bir daha anladım. Bu kontenjan yazarı, şahsi hesabını, bir yerlerdeki yenilmişliğinin-ezilmişliğinin hıncını tam da İsrail-neocon-ergenekon ve uzantılarıyla paralel bir tavır takınarak görmeye çalışıyor, Dışişleri bakanına saldırıyor!
Topuğa gelmez çaylar deniz ile savaş eder! (Yunus Emre)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi