Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Irkçılık Cehennemi

Irkçılık Cehennemi

Bu anlamlı terkibi, sevgili kardeşim Mesut Karaşahan, yeni çıkan kitabına isim olarak vermiş. Tebrikler.
İnsan hakları, totalitarizm ve ırkçılık üzerine yaptığı derinlikli araştırmalarıyla tanınan çok değerli dostum Mesut Karaşahan, Irkçılık Cehennemi kitabında, bizzat gidip yerinde incelediği Güney Afrika’daki Apartheid (ırk ayırımı) uygulamasını merkeze alarak, Avrupa sömürgeciliğine paralel olarak türetilen “modern ırkçılığı”, ya da bir başka ifade ile “beyaz ırkçılığı” çeşitli yönleriyle ele alıyor, sorguluyor.
Amerika’da Ku Klux Klan olarak boy gösteren beyaz ırkçılığının felsefi temellerini Avrupa’da buluruz. İnsan Irklarının Eşitsizliği Üzerine Bir Deneme kitabının yazarı Fransız aristokrat ve diplomat Arthur de Gobineau ile başlayan ırkların fiziki ve kültürel özelliklerine göre tasnif edilmesi şeklindeki ırkçı düşünce, Herbert Spencer’in “Sosyal Darvinizm” teorisi ile bilimsellik süsü kazanacak ve zamanla bir elit ideolojisi ve pratiği olarak “beyaz ırkçılığı” ortaya çıkacaktır. Nihayet ırkçılık, fiziksel özelliklerden fiziksel olmayan nitelikler çıkarma çabası olarak Avrupa’nın sömürge imparatorluklarının hizmetine girecek; İngilizlerin elinde sofistike bir vasıta, öjenik (ırk ıslahı) uzmanlarına başvuran Nazilerin elinde kaba ve çılgınca bir enstrüman olarak kullanılacaktır. (s.17-18) Özetle: “Hangi etiketi taşırsa taşısın, Avrupa kaynaklı ırkçılık; sömürgeciliğin, emperyalizmin, soykırım hareketlerinin, kapitalizmin, liberal ekonomik modellerin ve nihayet aşırı tüketim, israf ve konfora dayalı modern Batılı hayat tarzının ideolojisidir.” (s.22)
Son yüz elli yılda “kendi kendini sömürgeleştirme” yöntemi ile Batılı sistemi ve hayat tarzını aynen kopya eden Jön Türkçü-İttihatçı-Cumhuriyetçi elitimiz, Avrupa kaynaklı ırkçı akımdan etkilenerek, bu süreçte Türkçü ideolojiyi yine Batılıların lojistik desteği ile üretmiş ve resmileştirmiştir…
Bu toprakların dokusuna ve bin yıllık kadim İslami geleneğin özüne taban tabana zıt böylesi bir ırkçı ideolojinin “öteki”sini üretmesi kaçınılmazdı. Öyle de oldu. Yine Batılı temellerden hareketle Kürtçülük ideolojisi türetildi. Ulus devlet doğmasına bağlı Türk ırkçısı odaklarla seküler ideallere sahip Kürt ırkçısı odakların farklı dahili ve harici uzantıları olan kavgası, köklü inanç bağı ve ortak mazi ile birbirine sımsıkı bağlı Türk ve Kürt halkına nice acılar yaşattı, yaşatıyor. Bu anlamsız kavgayı durdurmaya yönelik kardeşlik temelli açılımcı, akılcı çabalar ise, tekrar tekrar alevlendirilen bir kör dövüşe kurban edilmek isteniyor…
Böylece, Türk ve Kürt halkı, -maazallah- “Irkçılık Cehennemi”nin dehşetli anaforuna itilmek isteniyor…
Şemdinli’de 11 Mehmetçiğin manidar biçimde katledilmesi ile doruk noktaya çıkan ırkçı terör, sözünü ettiğimiz bu kör ve anlamsız kavgadan nemalanan “derin güçler”den başkasını akla getirmiyor doğrusu…
Hasan Cemal’in tespitine katılmamak mümkün değil:
“Hem dağda, hem PKK’da, hem Ankara’da, hem devletin içinde barış sözcüğünden hiç hazzetmeyenler vardı. Onlar için her şey namlunun ucundaydı.
Onlar için silah ve şiddet, bir türlü kopamadıkları bir hayat tarzı haline gelmişti uzun yıllar içinde…
Hiç kuşkusuz kolay olmayacaktı bu yürüyüş. Barışı Türkiye’ye çok gören akbabalar, ülke sınırlarının içinde eski deyişle mebzul miktardaydı…
Sonuç malum: Şiddetin mantığı yine galip geldi… Yazık değil mi?..” (Milliyet, 19 Haziran 2010)
Birçok yazarın üzerinde birleştiği yorum ise şu: İsrail, PKK ve Ergenekon karşı atağa geçti.
Öyleyse, Türkiye’yi sıkıntılı günler bekliyor demektir. Birliğimizi ve kardeşliğimizi zedeleyecek ırkçı ve şiddetçi kışkırtmalara karşı son derece dikkatli ve temkinli olma zamanıdır.
Halkımızın kan ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar üretmeye çalışanlara fırsat verilmemelidir.
Bilinmelidir ki, ırkçılık; şeytani bir duygudur ve son tahlilde benlik ve üstünlük iddiasına dayanır…
İnsanların arasını sürekli bozmak isteyen Şeytan ise, Rabbimizin beyan ettiği üzere, tarihte ilk ırkçıdır:
“Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, ‘Âdem’e saygı için Allah’a secde edin’ dedik. İblis’ten başka hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.”
“Allah: ‘Sana emrettiğim halde secde etmene ne engel oldu?’ dedi. İblis: ‘Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan.’ dedi.” (A’râf, 11-12; Hicr, 29-33; İsra, 61-62 Sad, 75-76)
Hangi nesneden, hangi ana-babadan, hangi soy-soptan yaratılacağını tercih etme imkanı olmayan insanların birbirlerine karşı üstünlük taslamaları Allah’a isyanla ve O’na secde etmemekle eşdeğerdir.
Yazımızı, Mesut Karaşahan’ın “Irkçılık Cehennemi”nde yer alan bir tespitiyle bitirelim:
“Irkçılık, insan ben’inin derinliklerinde yatan gurur ve kibre hitap ettiği ve insanın var olduğu her yerde tekrarlanma potansiyelini taşıdığı kadar, yol açtığı zulüm ve tahribat itibariyle, insanlık onuruna ters düşen uygulamaları ve sürdürülemez durumları da ifade etmektedir.” (s.24)
(Kitap için www.kitappinari.com tlf: 0212 520 98 90)


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi