Davudoğlu’nun doğru ekseni
Türkiye, yönünü Batı’ya, sırtını Doğu’ya döndürdüğünden itibaren eksen değiştirmiştir. Çünkü Batı bizim akrabamız değil, dindaşımız değildi. Batı bizi işgal eden, bizi yok etme gayreti içinden olan bir dünya idi. Görünüşte cici olsa da içerden yine öyle devam etmektedir.
Batı, zihniyet itibarıyla, eskiden beri tek dişi kalmış bir canavar misali, Türkleri sahip oldukları topraklardan uzaklaştırma ve tarihten silme hamlesi içinde olan bir dünya olmuştur. Tarih boyunca Türklere saldırmak, vatanlarını ellerinden almak için hamle üstüne hamle yaparak bugüne gelinmiştir.
Haçlı seferlerinin hedefi Türkler ve Müslümanlardı. Çanakkale savaşlarının hedefi Osmanlıların son kalesini fethetmek ve bu necip milleti tarih sahnesinden silmekti. Birinci Dünya savaşında Anadolu’da gerçekleşen işgalin hedefi bu idi. Fakat bu hedefte başarılı olamadılar.
Osmanlılar yıkıldı, fakat Türkler yok olmadı, Müslümanlar imha olmadı, sadece parçalanma oldu. Türkiye eksen değiştirdi. Düşmanının karşısında yer alacak yerde onun eksenine girdi, onun yanında yer aldı. Hatta aynileşme çabasına girdi.
Türklerin son kalesi fethedilemeyince, Anadolu’da yepyeni bir Türk Devleti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti… Bu devlet İslâm’ın ve Türklerin son kalesidir. O gün de öyle idi, bugün de böyledir. Bu devletin kurulmasına engel olunamadı, fakat kurulduktan sonra onun mirası üzerine onlarca devletçik kurduruldu. Osmanlının mirası adeta paylaşıldı.
Fakat bu eksen değişikliği, Türklerin Müslüman kardeşlerine sırt çevirmesini, menfaatlerin, ekonomik değerlerin Batılılara teslim edilmesini gerektirdi. Esasen eksen değişikliğinin gereği de bu idi. Yoksa bunun bir anlamı kalmazdı. Her şey Batı menfaatlerine tahsis edildi. Batı efendiliğe yükseltildi, Türkler ise köle mevkiine indirildi.
Birinci Cihan savaşı, hedefine bu muazzam eksen değişikliği ile ulaştı. İşte eksen değişikliğinin anlam ve önemi burada ortaya çıkmaktadır. İlk eksen değişikliğinden Batı ve Batılı kafa yapıları memunundu, mutluydu. Fakat son zamanlarda bu menfaat, Türk milletinin lehine çevrilmeye başlayınca feryatlar yükselmeye başladı: “Türkiye eksen mi değiştiriyor?”
Hayır, Türkiye eksen değiştirmiyor, belki Batı’nın menfaatine ve ona köle olmaya dayalı ekseninden kendi menfaat ve şahsiyet eksenine döndü. Aleyhine değişmiş olan eksen asıl rayına oturma yoluna girdi. İşte eksen tartışmalarının odak noktası burasıdır.
Bir asra yakın zamanda, Osmanlı topraklarında kurulan bu devletçiklerin hiç biri tek devlete tekabül etmemiştir. Zira hepsi Batı’nın istekleri doğrultusunda politikalar üretmişler ve kendi menfaatlerinden çok Batı’nın menfaatlerini gözetmişlerdir. Hâlâ da bu durum devam etmektedir.
Esasen bu devletçiklerin varlık sahnesine çıkarılması bizatihi Batı’nın menfaatini sağlamıştır. Zira Batılıların İslâm dünyasındaki en büyük sermayesi, bu parçalanma, bölünme ve eksen değişikliği idi. Daha önceki eksen aile bütünlüğü gibi tek bir toprak tek bir millet, tek bir siyaset ve tek bir menfaat esasına dayalı idi. Onlar için en büyük tehlike Türklerin Müslüman kardeşleri ile yeniden buluşması ve bütünleşmesidir. Bu gerçekleştiği zaman onların hakimiyeti yıkılacaktır.
Cumhuriyetin kuruluşundan kısa bir süre sonra bu eksen değiştirildi. Başka bir eksene geçildi. Bu eksen Batı uydusu olma, şahsiyeti olmama ve modern kölelik ekseni idi. İşte Batı’nın en sevdiği eksen budur. Bu eksenin değişmesini asla istemez.
Batı, Müslüman milletlerin ve Müslüman halkların bir biri ile samimiyet ve birlik eksenini asla sevmez, istemez, razı olmaz. Onun en büyük sermayesi bu eksendir. Hem siyaseten hem de ekonomik yönden bu eksenden beslenmektedir. Ne buyurursa yerine getiriliyor, kimse ses çıkaramıyor, ses çıkaranın kafası eziliyor, siyasi sahneden uzaklaştırılıyor.
İşte Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Davudoğlu Batı’nın bu menfaat eksenini, efendilik ve hâkimiyet eksenini değiştirmeye ve aslına döndürmeye çalışıyor. Gösterilen rahatsızlık bundandır. Batı, kardeş olan Müslümanları ırkçı politikaları ile bir birinden ayırarak cetvel ile devletler kurdurmuş ve öz kardeşleri bir birinden ayırmıştır.
Kardeşler bir birini yabancı gibi, ancak pasaportla ziyaret edebiliyordu. Şimdi bu engellerin çoğu kaldırıldı. Daha önce nüfus cüzdanı ile seyahat edebilen bu ülkenin vatandaşlarını, bir birine yabancı yaparak ancak pasaportla ziyaret etmek, kendi evine izinle girme tutsaklığını getirdi. “Dünyada yaşayan tüm Müslümanlar kardeştir” ilkesini yıkarak yeni bir eksen geliştirildi.
Müslümanları elli parçaya böldüler, hâlâ da bölmeye devam etmektedirler. İşte eksen değişikliği esasen budur. Yoksa bozulan ekseni iade etmek değildir. Belki bunu yapmak işi tabiatına uygun aslına muvafık hale getirmektir.
Sayın Davudoğlu eksen değiştirmedi, belki Alpaslan’dan bu yana Anadolu’da devam eden milli menfaat eksenini takip etti. Yaptığı iş bu eski ekseni bulmak ve yamulan ekseni aslına döndürmekten ibarettir. Kısaca ekseni doğrulttu. Buna aklı başında, milletini ve menfaatini seven herkesin sevinmesi ve alkış tutması, hiç kimsenin karşı çıkmaması gerekir.
Biz Batı’nın milletinden miyiz, biz Batı’nın dininden miyiz ki, kendi dindaşlarımızla ve kendi komşularımızla yakınlaşıp bütünleşme çabasına girince, öz menfaatlerimizi takip edince, eksen değişikliğinden söz edilsin.
Sonra, bir eksen değişikliği olduğunu farz edelim, biz Batı’nın itaatli bir kölesi miyiz ki, değişik bir politika izleyince kıyametler koparılmak isteniyor. Batı bu hakkı nereden almıştır? Batı’nın itaatli köleleri durumundaki bazı kimseler, hangi hakla bugün gerçekleştirilen milli ve sağlıklı dış politikamıza karşı çıkıyor? Bunu anlamak mümkün değildir. İzlenen milli politikaya değil karşı çıkmak, bu konuda olumsuzluk imasında bulunmak bile Türk Milletine hakarettir.
Sayın Ahmet Davudoğlu’nun izlediği dış politikanın, Türk milletinin menfaatine en uygun olan politika olduğuna inanıyoruz. Bu politika yeni değil, çok eskidir. Türk milleti var olduğundan bu yana devam eden yoldur.
Milletini, ülkesini ve milli menfaatlerini seven hiç kimsenin bundan rahatsız olması tasavvur edilemez. Buna herkesin alkış tutması gerekir. Nitekim kahir çoğunluk da alkış tutuyor. Fakat rahatsız olanlar, acaba neden rahatsız oluyorlar? Bunu anlamak mümkün değildir. Başkalarının menfaatlerinin kaybından rahatsız olmak, başkalarının kölesi olmaktan başka bir şey ile izah edilemez.
Dış politikada uygulanan metot, kanaatimizce milli bir mücadeledir. Bu mücadele ancak şimdi cesaretle başlatılmış ve hızlı bir şekilde başarı ile yürütülmektedir.
Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davudoğlu, genç, dinamik, ilim ve fikir ile donatılmış son derece zeki, aktif, aynı zamanda kâmil şahsiyete sahip olup cesur bir adımla bu mücadeleyi sürdürmektedir. İşinin tam ehlidir. Sanki bu iş için yaratılmıştır. Onun bu yaptıklarını takdir etmek, kutlamak ve moral vermekten başka bir görevimiz olmadığını düşünüyoruz.
Allah kendisine bu mücadele yolunda başarılar vesin, kendisinden beklenen daha büyük hizmetleri vermeye muvaffak etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.