Eşkıya kasabayı basar ve...
Vahşi Batı'da bir film hikâyesi:
Eşkıya kasabayı basar ve silahı ortaya koyar. Talepleri vardır. Bundan sonra kasaba halkının psikolojik sınavı başlar. Ne yapmalı? Kasaba halkından her biri, kendine dokunmadığı ölçüde eşkıyanın taleplerinin karşılanması yolunda görüşler bildirir. Falanca kızı verelim, eşkıyanın hesaplaşacağı adamı vermek, şerifi vermek, para vermek, vermek vermek ve kurtulmak... Bazen bir kahraman çıkar ve eşkıya ile hesaplaşmayı seçer.
Film bu gerilim içinde devam eder.
...
PKK terörü konusunda ülke olarak zaman zaman bu duyguları yaşıyoruz.
Bakıyorum, gazete köşelerinde aydınlarımızdan birçoğu, çoktan yelkenleri suya indirmiş, zihnen girdiği pazarlık duygusunu sütununa yansıtmaya başlamış durumda.
Bu, eşkıyanın psikolojik hâkimiyetinin kabulü anlamına geliyor.
Anlıyorsunuz ki eşkıya, kasaba halkına karşı birkaç vahşi cinayete daha imza atsa, aydınlarımız-kendilerine dokunmadığı ölçüde-daha çok kurban verme noktasına gelecekler.
...
Eşkıyanın şu Kürt meselesinde elde ettiği en kötü sonuç, tüm toplum hayatına el koyma girişiminden önce, tüm Kürt iradesine el koymasıdır.
Ne oluyor?
Eşkıya sanki bütün cinayetlerini, Kürt halkı adına işliyor.
Cinayetler Kürt halkı adına böyle kolektif bir güç ile işlendiğinde de bir tür meşruiyet kazanmış oluyor!!!
Oysa bu da bir başka irade cinayeti.
...
Dün DTP'nin, bugün BDP'nin Kürtler içindeki oy oranı ne?
Ahmet Türk'ün ifadesine göre yüzde 25.
Geriye kalan yüzde 75'lik Kürt iradesi, PKK güdümlü bu siyasi oluşuma destek vermiyor.
Peki, ama onların iradesinin kıymet-i harbiyesi nerede?
Kıymet-i harbiyesi yok, çünkü silahı yok. Çünkü eşkıya ile bağlantılı değil. Çünkü normal insan.
Böyle bir irade cinayeti işte.
...
Türkiye şu anda, eşkıya baskınına uğramış kasabanın haletiruhiyesi içinde.
Herkesin zihni formatı bozulmuş durumda.
Eşkıya dün, dört asker yanında, 17 yaşında bir kız çocuğunu katletti ve soruyu önümüze koydu:
- Yarın başka rehineleri de öldürebilirim. İskenderun'la başladım, Halkalı'ya geldim, yarın Antalya'da ortaya çıkabilirim, öbür gün İzmir'de... Bir iş merkezini havaya uçurmak gibi, bir sokakta bomba patlatmak gibi... Taleplerimi yerine getir, kafamı bozma!
Ne yapalım? Medyaya yansıyan sesler:
- Eşkıyanın başı ile konuşalım. Adam kızdıkça cinayet işletiyor, daha fazla kazdırmayalım. vs...
...
Acaba eşkıyanın talepleri nerede son bulacak? Bu kasaba, onun taleplerinin tümünü karşılayabilecek mi? Talepleri devam ettiğinde, neleri vermeyi göze almalıyız? Bazen alınmak istenen şey, canı vermekten daha çok acıtabilir yürekleri... Eşkıyayı tatmin etmeyi çıkış yolu olarak görenlerin bir kırmızı çizgileri var mıdır, yoksa kırmızı çizgi hassasiyeti eşkıya baskısı karşısında hak ile yeksan mı olmuştur? Bu çevreler, eşkıyanın silahı olmasaydı da bu verilenleri öyle kolayca verecek durumda mı idiler?
...
Eşkıyanın bastığı kasabada bir irade çıkar ve herkesin psikolojisini tamir ettikten sonra bir mücadele çığırı açar.
Der ki:
- Eşkıyalık bir hâkimiyet yöntemi olamaz. Erken kalkanın kasabaya hükmettiği bir düzen, gücü gücü yetene düzenidir. Bu yöntem bir kere sonuç almaya başlarsa, yarın kimin erken kalkacağını ve kasabaya kimin el koyacağını ve nasıl bir bedel ödeteceğini bilemeyiz. O yüzden eşkıyalığı bitirmek en birinci iştir.
...
Türkiye, bu iradeyi kimin kuşanacağına bakıyor. Beklenti iktidara yönelik. İktidar, kasabanın kendisine muhalif olan insan kümeleri dahil tüm varlığını seferber edebilmeli, bu dili bulmayı başarmalı ve eşkıya karabasanını kasabanın üzerinden atmalı.
Şu an iktidar bu sınavı veriyor.
PKK'nın Kürtler'in iradesi üzerindeki ipoteği de kaldırılmalı, tüm Türkiye'nin üzerine koyduğu silah gölgesini de...
...
"17 yaşındaki kız çocuğu Kürtlük davası adına öldürüldü" gibi bir görüntü, Kürtler'e karşı işlenmiş eşkıya cinayetinden farklı bir şey midir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.