Sen işine bak
Dün, CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce aradı... Kimseyi Auschwitz benzeri kamplara yollama niyetinde olmadıklarını, hiçbir zaman da böyle bir beyanda bulunmadığını söyledi.
Haklıydı ama nezaketsizdi...
Bir ara tutamadı kendini, “İşte yandaşlık böyledir, hepiniz böylesiniz” filan gibilerden laflar etti.
Dedim ki, “Muharrem Bey, Muharrem Bey... Siz bu üslubu benimserseniz, önünüze gelene yandaş yaftası yapıştırırsanız, taraftarlarınız da fikrinden hoşlaşmadığı gazetecilere küfür ve tehdit mektupları yollar. İki gündür posta kutum ‘asacağız, keseceğiz, hepinizi bitireceğiz’ yollu maillerden geçilmiyor. Biraz sakin olun, ağzı bozuk serseri takımını cüret sahibi yapmayın.”
Hak verdi.
Küfür maillerinden dolayı üzgün olduğunu söyledi ve uyarım için teşekkür etti.
Nezaketsiz ifadelerle başladığı konuşmasını, bir TBMM mensubuna yakışır nezahetle bitirdi.
Ben de teşekkür ettim. Sulh olup ayrıldık.
Muharrem Bey’i izlerim. Beğenirim de... Dikkat çekici bir üslubu var. İroni mi yapıyor, ciddi mi takılıyor, pek anlayamazsınız ama konuştuğu zaman etki uyandırıyor.
Parlamentonun en renkli üyelerinden biri...
Hatta başlıcası...
Bir ara İmam Hatip filan okumuş... Ama bazı İmam Hatiplilerde görülen kırılganlığa ve “itirafçı” ruh haletine sahip değil. Zaten yapıştırsan da üzerinde durmaz böyle bir şey... Rahat bir adam...
Bu “rahat adam” Baykal zamanında pek ortalarda yoktu. Yahut vardı da ben hatırlamıyorum.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla birlikte açıldı, serpildi, hafif tertip ünlendi ve
bizi “Muharrem Bey” realitesiyle tanıştırdı.
İyi ki de tanıştırmış...
Muharrem Bey, kimseyi Auschwitz benzeri kamplara yollama niyetinde olmadıklarını söylüyor ama iktidar partisi üyeleri için “Yüce Divan’a otobüs kaldırma” hedefinden de vazgeçmiyor.
İroni yapmıyor, hayır.
Gayet ciddi.
Ben de bu “cüreti” anlamıyorum işte.
Muarızları otobüse doldurup Yüce Divan’a yollama yetkisi Muharrem Bey’in partisinde midir? Muharrem Bey, iktidar olduklarında “yargı erki”nin görev alanına gireceklerini mi söylüyor? Nedir?
Böyle düşünüyorsa, şaşırmam.
Nitekim genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’nın bilmem ne beldesinin bilmem ne köyünde, Ulusal Abdal Musa Etkinlikleri çerçevesinde halka seslenirken buna benzer laflar etmiş, yargı erkinin görev alanına gireceklerini müjdelemişti.
Kendi ağzından dinleyelim: “Seçim sandığı önünüze gelecek. Süleyman sizsiniz, mühür sizin elinizde olacak. O mührü ben inanıyorum ki Abdal Musa Şenliği’ne gelenler haksız yere tutuklanan ve yargılananlar için kullanacaktır. O mührü halkı için bedel ödemekten korkmayanlar için kullanacaktır.”
Kimmiş haksız yere tutuklanan, yargılanan ve halkı için bedel ödeyenler?
Kim olacak, elbette Ergenekon sanıkları...
Klıçdaroğlu, devri iktidarında, Ergenekon davasına müdahale edeceklerini ve bir haksızlığı ortadan kaldıracaklarını ifade ediyor.
Ben de diyorum ki, sen işine bak...
Kinin suçlu olup olmadığına, kimin Yüce Divan’a gidip gitmeyeceğine yargı karar versin.
Senin “asal” işin, anayasada yazılı yetki çerçevesinde memleketi yönetmektir... Yargıyı çekip çevirmek değil!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.