İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Dubai şoku, terör kartı ve Karadeniz savaşı!

Dubai şoku, terör kartı ve Karadeniz savaşı!

İran'ın dünyaya açılan kapılarından Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Merkez Bankası, Haziran tarihli BM Güvenlik Konseyi kararı ile hedef alınan onlarca firmaya ait banka hesaplarının dondurulması konusunda mali kuruluşlara talimat verdi. Dubaili onlarca şirket artık İran'la iş yapamayacak. Milyarlarca dolarlık iş kaybı söz konusu.

Peki BAE neden bu kadar acele etti? Güvenlik Konseyi kararlarına uyma konusunda bu kadar istekli olmasının sebebi neydi? Bir hatırlatma yapalım ve dünyada işlerin nasıl döndüğünü bir kez daha görelim.

"Dubai krizi"ne dönelim. Krizi tartışırken; "Dubai krizinin küresel krizdeki payı ne kadar? Kriz sadece ekonomik mi yoksa, arkasında siyasi, bölgesel bir takım planlamalar mı var" diye sormuştuk. ABD ve Avrupa liderlerinin fon dilenmek için önünde diz çöktüğü ülke neden bir anda krize sürükleniyordu? Bir efsane çökecek miydi? Heybetli gökdelenlerin, lüksün, geleceğin yatırım modelinin sahnelendiği büyülü dünyanın sonuna mı gelinmişti?

ABD ve Avrupa ülkelerinin, küresel krizden kurtulmak için piyasalara trilyonlarca dolar vaadettiği bir zamanda, Dubai World ve Nakil şirketlerinin altmış milyar dolar civarındaki borcunu erteleme talebi küresel krizde yeni bir şok dalgasının habercisi miydi? Bunlar elbette önemli sorulardı. Ama başka şeyler de vardı ve onlar krizin ekonomik boyutunda çok daha önemliydi.

BAE'nin baskın emirliklerinden biri Dubai. Diğer baskın emirlik ise Abu Dabi. Dubai finans, turizm, inşaat gibi alanlarda bölgesel bir üs haline gelirken Abu Dabi enerji üretimiyle zenginlik biriktiren bir emirlik. Dubai İran'la çok güçlü ilişkilere sahip. İran'ın kritik bankacılık işlemlerinde, sermaye hareketliliklerinde kilit rol oynuyor. İran'ın Avrupa ve Asya firmalarıyla ilişkileri Dubai'den geçiyor. İran piyasasına girmek isteyen şirketler burada üsleniyor.

Abu Dabi ise emirliklerin en zengini ve ABD'ye çok yakın. İran'la ilişkilerini azaltması için Abu Dabi üzerinden Dubai'ye yoğun baskı olduğu söyleniyordu o zamanlar. Krizden hemen sonra Dubai'nin Abu Dabi tarafından finanse edilmesinin, şirketlerinin satın alınmasının arkasında, İran'la iş yapan veya yapacak olan Doğulu ve Batılı şirketlere Dubai girişini kapatmak olduğuna dair iddialar vardı. Eğer başarılı olursa, Dubai İran'a kapılarını kapatırsa, krizden kurtulacaktı. 800 milyar dolarlık zenginliği ile Abu Dabi devreye girecekti. Nitekim öyle de oldu...

Sadece ABD'nin değil, Abu Dabi'nin de İran'la sorunları vardı: Bölgesel anlaşmazlıklar, İran'ın nükleer çalışmaları, Şii-Sünni sorunları.. ABD'ye bu kadar yakın bir ülkenin İran'la böylesine derin sorunları olmasını, kardeş emirliğin ise İran'ın dünyaya açılan kapısı olması bazılarını çok rahatsız ediyordu.

Dubai ve Abu Dabi'nin bağlı olduğu BAE, İran'a karşı nükleer çalışmalara çoktan başladı. En büyük teşvikçileri ise ABD, biraz da Fransa. BAE'nin ABD nükleer teknolojisine sahip olduğu anda, Dubai'nin bu teknolojiyi İran'la paylaşabileceğine dair paranoya oluşturuluyor.

Dubai-İran arasında 20 milyar dolar civarında ticaret var. Bugüne kadar ABD ve Avrupa'nın, İran ambargosu buradan deliniyordu. Tahran'ın küresel finans çevreleriyle, şirketlerle bütün ilişkilerini kesmeye çalışanlar, Dubai kapılarını İran'a kapatmaya çalışırken bu emirliğe çok ağır bir darbe indirdiler. Abu Dabi üzerinden İran'ı vurdular.

Olayın ekonomik boyutu kadar, belki de çok daha fazla siyasi ve jeopolitik boyutu var. Birileri Dubai üzerinden bölgesel bir operasyon yapıyor. Dubai'ye tek kurtuluş yolu bırakıyorlar: İran'la bütün ilişkilerini kes! Yoksa büyülü dünyayı yerin dibine batırırız" Yaptırım kararından hemen sonra BAE hızlı bir şekilde harekete geçti ve İran'ın Dubai'deki elini adeta kesti...

Başka da seçeneği yoktu. Terbiye edildi, hizaya sokuldu.

Peki İran, yaptırımın ağır baskısını hissetmeye başladığında ne yapacak? Türkiye'nin tavrı çok önemli. Türkiye ile İran arasında daha önce yapılan anlaşmalar, Doğu Karadeniz'in, Trabzon limanının İran için ihracat kapısına dönüştürülmesi belki bugünler düşünülerek planlandı. Milyarlarla dolarlık ticaret Trabzon limanına kayabilir..

Türkiye bu ambargoyu esnetmeli. Hatta uygulamamalı. Rusya'nın, Türkiye'nin öncülüğünde imzalanan "takas anlaşması" üzerinden İran'la pazarlık çağrısı oldukça dikkat çekici. Başka da yol görünmüyor. Böyle bir ekonomik kriz döneminde kimsenin ambargoyu umursama lüksü yok. Dubai gibi, korkuyla diz çöktürülen ülkeler hariç.

Dünkü yazıdaki Doğu Karadeniz'le ilgili tartışmayı tekrar düşünelim. Türkiye-Rusya-Ukrayna neden Karadeniz'de güvenlik ittifakı oluşturuyor? Ve terör neden tırmandırıldı? Yakında Karadeniz bölgesinde PKK saldırıları başlarsa kimse şaşırmasın. Doğu Akdeniz ve Doğu Karadeniz'e dikkat çekerken, terörün bu bölgelere yönelmesinin sebeplerini sorgularken, bu bölgelerin Türkiye için büyük fırsat kapıları da açabileceğine dikkat çekiyoruz. İran-Doğu Karadeniz ticaret koridoru işte bu fırsatlardan biri. Bu yüzden, merkez güçlerin bölgesel hesaplarını bozmak için güçlü bir irade gösterilmesi zorunlu. Hep birlikte...


İsrail neden panikte!


Türkiye'nin İsrail askeri uçuşlarına hava sahasını kapatması Tel Aviv yönetimini çileden çıkarmış görünüyor. Öyle ki, işi Türkiye'yi tehdit etmeye kadar vardırdılar. Sovyetler Birliği'nin başına gelenler hatırlatılarak gözdağı veriliyor. Böyle örnekleri hatırlatanların "terör kartı"nı bu ülkeye karşı kullanmadıklarına inanmalarına ne demeli! Doğu Akdeniz ve Doğu Karadeniz'e yönelik istikrarsızlık girişimleri örnekleri arttığında da bunların akılları başlarına gelmeyecek.

Hava sahasının kapatılması İsrail'e gerçekten çok ağır bir darbe oldu. Neden?

1- İsrail artık Türk hava sahasından İran'a yönelik istihbarat faaliyetlerinde bulunamayacak.

2- Türk hava sahasından geçip Gürcistan'a askeri sevkiyat yapamayacak. İran'ı kuzeyden çevreleme projesi ciddi darbe alacak. Bunun için Romanya'dan Gürcistan'a ulaşmayı deneyecek. Aynı şekilde Azerbaycan'a silah sevkiyatlarında ciddi sıkıntılar çekecek.

3- Türkiye ve Rusya'nın Karadeniz üzerinden İsrail'i kısıtlamaları gerekiyor.

4- Türkiye'yi bölmeyi, parçalamayı bile ima edecek duruma gelmişlerse, hava sahasının kapatılması çok büyük projelere engel olmuş demektir...

5- Öyleyse, ciddi bir savaş hazırlığı var demektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi