Ya birlikte yaşayacağız ya da faşist iki devlette
Kürtlerle birlikte yaşamak zorunda mıyız? Evet, faşist bir devlette yaşamak istemiyorsak Kürtlerle birlikte yaşamak zorundayız. Kürtlerin de 'kovulduğu' bir Türkiye, Türklerin değil derin devletin ve beyaz Türklerin Türkiye'si olacak.
Türklerin Kürtlerle birlikte yaşamasını tartışmaya açmaları boşuna değil. Derin devlet dağılıyor, imtiyazlı sınıflar ve zümrelerin 'üstünlükleri' sona eriyor. Varlık nedenleri olan Kemalist ve militarist devletin demokratik dönüşümünü engelleyemeyenler son hamlelerini yapıyorlar: bölünmeyi tartışmaya açarak, bölünmenin yaratacağı travmayı iktidara dönüş için kullanmak...
Açıkça ve altını çizerek söylüyorum; bu, derin devlet ile 'beyaz Türkler'in ortak projesi. Üstelik bu çabalar yeni değil, uzun zamandır sürüyor. Ben de çok yazdım; 'küçük Türkiye lobisi' dedim bunlara.
Türkiye'yi küçültmeye razılar. Küçük olsun, ama kendilerinin olsun istiyorlar. Üstelik küçülmüş, bölünmüş bir Türkiye'de halkın yaşayacağı büyük duygusal travmanın üzerinden 'Kemalist ve militarist' devleti yeniden dirilteceklerini hesaplıyorlar.
Ama bence yanılıyorlar. Bu ülkeyi küçültseler de devletin demokratik evrimini engellemeleri imkânsız. Projelerinin altında kendileri kalabilir. Bölünmenin yaratacağı büyük travma ve milliyetçi öfke üzerinden 'otoriter' bir iktidar yaratma hesapları yapanların sonu pek iyi olmayabilir. Bosna'da etnik temizliğin mimarı Miloseviç'in başına gelenleri hatırlamalarını salık veririm. Etnik temizlik yapan Miloseviç iktidardan, Savaş Suçları Mahkemesi'ne düştü.
Ne yapmaya çalıştıklarını anlamak zor değil tabii. Kemalist-militarist bir rejimin kurulmasının şartı, 'tek uluslu-tek dinli devlet' olmaktı. İttihatçıların izinden giden politikalarla gayrimüslimlerden 'arındırıldı' ülke. Böylece de dönüp Müslümanları baskı altına alan radikal-otoriter 'laiklik' politikaları uygulanabilir hale geldi. Şimdi sıra bir türlü 'asimile' olmayan Kürtlerden de kurtularak 'tek uluslu' devlet yaratmakta. Bugün bu ülkeyi biraz daha 'Türkleştirmek' istiyorlar, çünkü Türkleri 'derin devletin denetimi'ne almak için bu gerekiyor.
Nüfusun tektipleştirilmesi, dünyadan soyutlanmış otoriter bir devlet yaratmanın şartıdır.
Şimdi soruyorlar, Kürtlerle bir arada yaşamak zorunda mıyız? diye. Cevapları hayır. Kürtler Kuzey Irak'a gitsinler istiyorlar, başörtülüler de Arabistan'a... Türkiye de onlara kalsın; istedikleri gibi yönetsinler, yağmalasınlar... Koltuklarında rahat etsinler, muhitlerine kendilerine benzeyenlerden başkaları girmesin...
Devletin demokratik dönüşümünü engellemenin tek ve son yolu 'bölünmek' onlar için. Demokratik, kalkınmış, dünya ile bütünleşmiş ve farklılıkları çoğulculuk içinde tolere etmeyi öğrenmiş bir Türkiye yerine; küçülmüş, küçülmenin yarattığı travmayla 'Kemalist-militaristler'in peşine düşmüş bir Türkiye istiyorlar. İktidarlarını korumanın, pekiştirmenin başka yolunu bulamıyorlar. Devletin ideolojik denetim mekanizmalarının kırılması, toplumsal taleplere ve kimliklere duyarlı hale gelmesi, dolayısıyla 'niteliksel dönüşüm' geçirmesi, tercih ettikleri bir durum değil. 'Merkeziyetçi, otoriter ve seçkinci' model tamamen şeffaf, demokratik ve çoğulcu bir yapıya dönüşmeden süreci durdurmak niyetindeler.
Liberalleri yıllardır Kıbrıs meselesinde 'ver kurtulcu' diye eleştirenler bugün ülkenin yarısını PKK'ya verip, geri kalanında kendi mutlak iktidarlarını kurmanın hesaplarını yapıyorlar. Devletin demokratik dönüşümüne izin verip iktidarlarını kaybetmektense devleti küçültmek bunlar için daha 'makul' bir çözüm gibi görülüyor.
Kürt sorununun çözümüne karşı çıkıp bölünmeyi adeta kader haline getirenler de aynı çevreler. Değişmiş, demokratikleşmiş, iktidarı halka geçmiş, halkı birbiriyle barışmış, kaynaşmış bir Türkiye yerine 'küçültülmüş', küçültülürken de iktidar kündesine iyice alınmış bir Türkiye'yi tercih edenler bugün gemi azıya aldılar. Bu amaçlarına ulaşmak için seferberler... Medyada, dağlarda, bizatihi devletin içinde...
PKK ile derin devletin ve beyaz Türklerin aynı 'sonuç'ta buluşmaları şoke edici değil mi? Ülkeyi bu 'çıkar şebekesi'ne teslim etmek istemeyenlerin Kürtler ve Türklerin birlikte yaşayabileceklerini göstermesi gerek. Ya birlikte demokrasi içinde yaşayacağız ya da faşist iki devlette...