Ağabeyler ve Numan Kurtulmuş
Hani bir atasözümüz vardır, “açtırmayın kutuyu, söyletmeyin kötüyü” derler. Mümkün mertebe Saadet Partisi ile ilgili yazmamaya özen gösteririm. Ne kutuyu açmak, ne de kötü olmak isterim.
Çünkü iyi de yazsam, kötü de yazsam küfür yiyorum. İyi yazdığım zaman “Haa nihayet anladın” deyip ağızlarına geleni söylüyorlar. Eleştirdiğim zaman da yine bir yığın ağza alınmayacak hakaret ve küfür savuruyorlar.
Hatta birkaç kez İstanbul İl Başkanı sevgili dostum Erol Erdoğan’a durumu ilettim, “Yahu bu işin bir çözümü yok mu? Tabandaki bu tahammülsüzlükleri; seminerlerle, yazılarla, konuşmalar ve görüşmelerle halledemez misiniz” dedim.
Neyse, yine küfür ve hakaret yiyeceğimi bile bile, iyi niyetle ve samimi bir şekilde hatta sınırsız objektif olacak bir tarzda, bir iki şey söylemek isterim. Aman öncelikle şunu belirteyim.
Yazacaklarımdan dolayı beni eleştireceklerin, küfür edeceklerin ve hakaret edeceklerin bir kere yaşının 45’in üzerinde olması lazım. Bu yaşın altındakilerin henüz babaları ve anneleri evlenmemişken, ben bu davanın içinde ve malum büyüklerin çok yakınındaydım. Ne yediklerinden, ne içtiklerinden ve nasıl yaşadıklarından haberdarım.
Bunları söylerken işkembeden atmıyorum, “Siyasal İslam’ın Dünü Bugünü” diye uzun bir çalışma yaptım ve çalışmayı yayınlamadım. Baktım ki, “faydasından çok zararı olacak. Kaş yaparken göz çıkarmanın kimseye yararı olmayacak”, bu düşünceyle vazgeçtim.
Mesela küçük bir örnek vereyim.
Röportaj yaptığım eski bir MSP’li vekil, Refah Partisi döneminde dışarıda kalınca Erbakan Hocam’a ateş püskürüyordu. Konuşmayı kayda almıştım ama böyle bir konuşmayı bırakın yazmayı, anlatmayı bile hoş karşılamadığım için sildim. Ve aynı sayın eski vekil, ne yaptı ne etti, Saadet Partisi’nden aday olunca, Erbakan hocama toz kondurmadı.
Onun için olabildiğince Saadet Partisi üzerine yazı yazmamaya gayret ediyorum. Sadece Erbakan hocama olan saygım yüzünden bunu yapıyorum. Ha bu, Numan Kurtulmuş’a karşı yapılanları hoş karşıladığım anlamına gelmesin. Asla hoş karşılanacak bir davranış değil yapılanlar. Gerçi Numan Kurtulmuş da bir ilk değil zaten.
MSP döneminde, Refah Partisi döneminde, Fazilet Partisi döneminde, bu ve buna benzer nice kumpaslar olduğu için parti bir türlü kendisini toparlayamamıştır. Partinin tavanında iyi bir teşebbüs ruhu vardır ama kötü bir işletmecilik hâkimdir. Ne demek istediğimi anlayan anlar.
Şunu da belirtmek gerekir..
Hepsi de siyasetin dışında iyi insanlardır, hepsi iyi bir ağabey, iyi bir baba ve iyi bir arkadaştır. Yalnız siyasi hırs noktasında, bazı insanî zaafları sözkonusudur..
Büyük bir aile terbiyesi almış, siyasette nezaket timsali olarak gösterilecek olan Numan Kurtulmuş; kişilik, kimlik, bilgi birikimi ve tecrübe bakımından önemli bir isimdir ve toplumun bütün kesimlerini kucaklayacak bir karaktere sahiptir.
Numan Kurtulmuş’un bu yapısı, partinin ellerinden çıkacağı endişesi taşıyan bazı kişilerin hırslarını tahrik etmektedir.
Sonuçta isteniyor ki; Numan Kurtulmuş’un ağzından çıkacak her sözden, önce ağabeylerin haberi olsun.. Hatta Numan bey hiç konuşmasın.
Numan Kurtulmuş iş başına geldiği günden beri bu sıkıntıyı yaşıyor aslında.
Eğer yanılıyorsam inkâr edebilir.
O sebeple derim ki “Sayın Numan Kurtulmuş, size rahat vermeyecekler, ümmet adına bir hayır işleyin ve kim istiyorsa bayrağı teslim edin.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.