Bu Ülkenin Yoksullarını CHP Zihniyeti Bilmez
Bu ülkenin neresinde bir yoksul, bir kimsesiz, bir fakir, bir muhtaç varsa, Deniz Feneri ve benzeri hayır kurumları bilir. Çünkü yoksulların derdinden ancak; “Merhamet, Şefkat ve Vicdan” sahipleri anlar ve yardımlarına koşar.
CHP’nin başında bulunan kişi ve diğerleri, bugüne kadar ne zaman nerede bir fakirin başını okşamış, bir yetimin yüzüne gülmüş, bir yoksula kalem defter almış, aç ve açıkta kalan insanların kapısını çalıp; “ne yiyorsun ne içiyorsun” diye sormuş, soruşturmuştur.
İşte Ramazan geliyor, bu ülkenin varlıklı Müslümanları, Deniz Feneri ve diğer hayır kurumları vasıtasıyla yine yoksulların kapısını çalacak, yine fakir fukaraya yardım edecek ve kazandığının şükrü için, teşekkürü için ve tabi Allah rızası için yardım edecek.
Bu ülkenin bir de yoksul çocukları vardır. Bu çocuklar, Deniz Feneri’nin 1001 dilek projesinde derneğe mektup yazarak ne istediklerini dile getirirler. Fener de onların isteklerini yerine getirmek için canla başla çalışır.
İmanlı yürekleri burkan, önemli birkaç örnek vermek istiyorum. Belki iki de bir yoksul edebiyatı yapan ama fakir fukaraya bakan derneklere savaş açanlar utanır diye. Bir de bu zihniyete inanan zekât sahipleri, belki onların suyuna gitmez diye.
Birol Demirkal, yaş 9. “Dünyada en çok sahip olmak istediğim şey giysi.”
Bekir Arı yaş 9. “Ben, halam, babaannem, halamın kızı ve babam beraber kalıyoruz. Babam hasta sağ tarafı tutmuyor, evimiz kira bize halam bakıyor. Kiramız 390 TL. Annem beni ve babamı bırakıp gitti. Doktor olup babama bakmak, bir de futbol topu istiyorum.”
Salih D. yaş 12. İstanbul. “2 sene önce babamın geçirdiği trafik kazası, bacağını kaybetmesine neden oldu. Bütün yük anneme kaldı. Annem küçük bahçemizde yetiştirdiği sebzeleri satarak bize bakmaya çalışıyor. Ben kendim için bir şey istemiyorum. Evimizin ihtiyaçlarını giderebilmek için anneme bir inek alınmasını istiyorum.”
İlhami Çalışkan, yaş 10. Erzurum. “Biz 5 kişilik bir aileyiz, babam hamallık yapıyor, annemin gözleri görmüyor. Doktorlar ameliyatla iyileşir demişler ama ameliyat ettiremiyoruz. Her gece annemi rüyamda görüyorum, gözleri açılmış mutluluktan gözleri parlıyor. Yıldızlara bakarak annemi iyileşmiş hayal kurarken çok mutlu oluyorum. Sonra annemin yüzüne bakınca içim acıyor. Bir gün çok param olsa, annemi ameliyat ettirir hepsini onun için harcardım. Yırtık ayakkabılarımla eski önlüğümle utanıyorum. Bir de çok yemeğimiz ve çikolatam olsaydı. Bir de annemin beni gözleriyle görmesini isterdim.”
Yusuf Gülmez, yaş 11 Kahramanmaraş. “Doktor olmak istiyorum. Babam inşaat işçisi. Bir gün çok param olursa; savaş mağdurlarına, depremzedelere, Afrika’daki aç çocuklara gönderirdim. Bir kişi bana hediye verseydi, bunun bilgisayar olmasını isterdim. Türk Tarihini ve Türk Dilini öğrenmek, atalarımıza barbar diyenlerin ağızlarının payını vermek isterdim. Hedefim; Türk Silahlı Kuvvetlerinde F-16 savaş pilotu olup; dosta güven, düşmana korku salan, onlarca madalya alan, güçlü kuvvetli korkusuz bir asker olmak. Öğrencilerimden birisinin Genelkurmay Başkanı olmasını isterim.
M.Şirin T. Yaş; 13 Şırnak “Benim sizden istediğim, akşamları yatarken babamın fotoğrafına bakabilmek. Babamın yüzünü hiç görmedim. Hiçbir yerde fotoğrafı yok. Onbeş yıldır baba hasreti çekiyorum, babamın bir fotoğrafını bulup gönderebilir misiniz?”
Evet, binlerce dilek ve istek dolu mektuplardan birkaçı. Deniz Feneri bu ve benzeri istekleri yerine getirmiş. Bu çocuğun babasının fotoğrafını da ilgili nüfus kütüğünden bir numunesi alarak büyüttürmüş, çerçevelettirmiş ve çocuğun başının ucuna koymuş.
Ey Deniz Feneri ve diğer hayır kurumlarının düşmanları; hayatınızda hiç böyle iyilikler yaptınız mı? Ama bu tür hayırlı işler bir nasip işidir, her insana ve her paraya nasip olmaz. Bu sebeple gölge etmeyin kimse sizden ihsan istemiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.