D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Hamakat-ı hayriye!

Hamakat-ı hayriye!

“Hayırda hayır vardır!”
Bu 1960 askerî anayasasına “hayır” diyenlerin şiarıydı. Şimdi nasıl oldu da dönüp dolaşıp askerî anayasayı değiştirmeye karşı kullanılan bir slogan haline geldi?
Türkiye’nin çileli demokrasi tarihinde malûm, iki askerî anayasa var. 1960 anayasası ve 1980 anayasası. Bu iki anayasa da halk oyuna sunuldu. Birincisi yüzde altmışlarla kabul edildi.
Kabul edilmese ne olurdu?
Büyük bir kitle bunu düşündü. Hayır demek istediyse bile, belâyı başından savmak için evet demek zorunda kaldı.
İkincisinde aynı ikilem vatandaşın kafasındaydı. Kenan Paşa ve şürekası hiyerarşik darbe yapmış ve ülkenin yönetimine el koymuştu. Sıkı yönetim sürüyor, Mamak ve Diyarbakır işkencehaneleri tam gaz çalışıyordu. Böyle bir ortamda anayasa oylaması yapılıyor. Her yerden hayır sesleri yükseliyor. Sağcısı, solcusu, orta yolcusu hayır diyor...
Sandıklar açılınca görülüyor ki, yüzde doksanın üstünde evet var!
Milletin bu tutumu, ancak “def-i belâ” olarak yorumlanabilir. Hayır dese, demir yumruk milletin tepesine inmeye devam edecekti.
Millet belayı def etti! Ondan sonra demokrasinin yolu açıldı ve halk seçimlerde oyunun gerçek rengini belli etti. Turgut Özal’ın Anavatan’ı cuntacıların istememesine rağmen büyük bir ekseriyetle seçimi kazandı!
Millet her iki durumda da gerçekten feraset gösterdi.
Bu “göbeğini kaşıyan”, “ağzı çorba kokan”, “bidon kafalı” olduğu söylenen kitlenin onlara bu sıfatları takanlar gibi ahmak olmadığını defalarca ısbat etti. Fakat anlamadılar!
Şimdi referandum kampanyalarını hayretle seyrediyorum. Hayır cephesinin hali malûm. “Evet demek PKK’ya evet demektir” diyor, bir muhalefet lideri! Peki PKK ve yandaşları neden hayır diyor; hatta ötesine geçip boykota tevessül ediyor?
Hamakat öyle bulaşıcı ki, neredeyse bütün hayır cephesini içine alıyor. Her hayırcı kendi “hayır”ının sebebini açıklarken, karşı tarafın hayırını çürütüyor!
Hele de bazı yeni yetme liderlerimizin bulundukları şehre göre, aktüel konuları gündeme getirip “evet derseniz, işsizlik azalacak mı veya kayısı fiyatları etkilenecek mi, fındık meselesi çözülecek mi” gibi mantık fukarası sorularla meseleyi izaha kalkışmalarına ne demeli?
Millete düpedüz “siz salaksınız, aptalsınız, embesilsiniz” demekten başka bir şey değildir bu!
Ülkenin askerî anayasadan demokratik anayasaya geçmesi yolunda bir merhale olan anayasa değişikliklerini hiçe sayıp, halkı hayıra yönlendirmek isteyenler milleti ahmak yerine koyduklarının farkında değiller mi?
Belki de değiller! Kendi siyasî körlükleri, boylarını aşan ihtirasları buna mani oluyor!
Hele de milliyetçi partinin destekçi gazeteleri öyle başlıklar atıyorlar ki, hamakatla milliyetçilik arasında zorunlu bir yakınlık olduğu kuşkusu uyanıyor.
Adı Ortadoğu olan ve fakat, orta Anadolu’yu bile kapsama alanına alamayan bu gazetede bir zamanlar Türkiye’nin gelmiş geçmiş en parlak zekâlarından Erol Güngör’ün başyazarlık yaptığına insanın inanası gelmiyor.
Bu “milliyetçi” gazetelerde, ordu içinde ihanet edenleri ortaya döken “heron rezaleti” ile ilgili bir tek satır bile bulamıyorsunuz. Hani, “aman bizimkiler çok zayiat veriyor, şu heronların rotasını değiştirin veya düşürün” diye bir ses kaydı bunların ihanete hassas kulağına hiç çalınmamış! O çalınmadığı gibi olayı örtbas etmek için yapılan tezgâhlar da sırf bu gazeteleri okuyanların malûmu olmuyor.
Bugünkü ortamda, anayasa değişikliği halkın kendini daha iyi ifade etmesi, halk hakimiyetinin daha fazla sağlanması için bir merhale iken “hayırda hayır var” sloganı ile milleti ufak yemlerle kandıracağını sananlar, halka sürekli hakaret ediyorlar. “Sen ahmaksın, değişiklikleri anlayamazsın!” “Sen aptalsın, kendi kendini yönetemezsin!” “Sen enayisin, kendin için iyi olanı bilemezsin!” diyorlar.
Halk bu hamakat korosuna “hayır!” diyecek!



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi