Recep Bey cevap versin bakalım
İlk önce isminizden başlayalım sormaya...
Recep Bey, sizin isminizde niye Kemal yok? Mustafa Kemal’e mi benzemek istemediniz Kemal Kılıçdaroğlu’na mı?
Bunun hesabını vereceksiniz... Çünkü sizin aklınızdan geçenleri biz çok iyi biliyoruz...
Söyle Recep Bey, İnegöl’deki, Dörtyol’daki çatışmaları sen veya senin arkadaşların organize etmediler mi?
İsbat edebilir misin bu çatışmaları AKP oyları artsın diye sizin çıkarmadığınızı?
Recep Bey, niye rahat durmuyorsun?
Bak işte Saadet Partisi’nde de ihtilaflar kaynattınız...
Şevket Kazan bizim namdar genel sekreterimiz Önder Sav’ı ziyaret edince neden tahammül göstermediniz?
Önder Sav değerli bir büyüğümüzdür... Bir yandan Numan Kurtulmuş’u, diğer bir yandan Necmeddin Erbakan’ı fitleyen siz olmadığınızı isbat edebilir misiniz?
Ayıp olmuyor mu?
Recep Bey, Orgeneral İlker Başbuğ ile yine gizli bir görüşme yaptı...
Niye gizli yapıyor görüşmeleri?
Açıklamasını istiyorum derhal... Yoksa ben açıklarım, o zaman müşkül duruma düşer...
İlker Başbuğ Paşa’yı tehdit mi etti, aldattı mı hepimizin bilmesi lazım değil mi?
İngiltere Başbakanı’nın ne işi var ülkemizde?
Başka Avrupa ülkeleri başbakanları da gelecekler bilahare...
Burası yolgeçen hanı mı?
Recep Bey neden görüşmeleri açıklamıyor? Ne diye gizli kapılar ardında ağırlıyor yabancı konukları?
Recep Bey, her gün neler yediğini, neler içtiğini ya Resmi Gazete’de fasılasız açıklar, ya da yoldaşım, gardaşım, ameldaşım Devlet ile ben açıklarız... Hem de en yüce divana, yani Everest’in zirvesine çıkartır yargılarız kendisini...
Recep Bey, hangi gün doğmuştur? Niye gizli tutuyor doğduğu günü?
Bir korktuğu mu var?
Bilsin ki korkunun pilav yemeye faydası yoktur...
Recep Bey, her sabah yanıma gelip gördüğü rüyaları bana anlatmazsa hesabını soracağım...
Bir başbakan nasıl gizli rüya görebilir?
Ya gördüğü rüyalar içinde CHP’yi Kervankıran kuşuna benzetiyorsa?
Eee, sormaz mıyım bunların hesabını?
Sessiz kalırsam bana da “Dersimli Dede” demesinler...
Duydum ki, Recep Bey, Deniz Baykal ile görüşmüş...
Nerede, ne zaman, hangi konular için?
Belli değil...
Rivayet olsa bile benim dikkatimi çekmiştir... Recep Bey bir açıklık getirmek zorundadır... Deniz Bey için ikinci bir kaset yayınlamamızı istiyorlarsa derhal, hem de Sıhhiye Meydanı’nda gereği yapılsın...
Recep Bey, şu sıcak günlerde sıcak çay içmiş... Bu nasıl yapılır? Hiç tek başına sıcak çay içilir mi? İçilirse o arada kumpas kurmadığına beni inandıramaz...
Çay içeceğine çavdar suyu içsin..
Recep Bey kendini layüsel mi sanıyor?
Recep Bey referandumda EVET oyu verilmesini istemiş?
Nasıl ister? Burası sahipsiz bir ülke mi? EVET oyu isteyeceğine hiç benim gibi hayırda hayır var tekerlemesi telaffuz etmek aklına gelmemiş mi? Yoksa kimseyi umursamıyor mu Recep Bey?
Yüce divanı bir daha hatırlatırım...
Bir kolundan ben, bir kolundan Önder Sav ağabeyim, öbür kolundan Bahçeli/bostanlı Devlet ortağım, bir kolundan da Ergenekon sanıkları tuttuğu gibi alaşağı ederiz...
Sahi kaç tane kol olur bir adamda?
Tabii çaresi var... Sabih Kanadoğlu üstadımız kaç taneyi layık görürse o kadar kolu olur bir kişinin...
Pirimiz, üstadı muazzamamız Süleyman Demirel ve yardımcısı birinci yamağı Hüsamettin Kindoruk 5 derse 5; 59 derse 59...
Recep Bey cevap versin bakalım...
Recep Bey’e son sorum:
Recep Bey beni kıskanıyor... Evlad-ı Resul olduğum için, Nasreddin Hoca torunu olmamdan dolayı, Hacı Bektaş Veli’nin özbe öz yeğeni oluşum sebebiyle; niye kızarsın Recep Bey? Ben daha Donkişot’un dayım, Hasan el Sabbah’ın uzaktan amcam, İsmet Paşa’nın teyzem oğlu olduğunu söylemiyorum...
Bunlar seni çıldırtıyor değil mi Recep Bey?
Geveze çağında hep lafa boğulduk
Laftan öte laf-ü güzafa boğulduk
Ağzımız tad görmedi fani dünyada
Her saat yalana hilafa boğulduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.