Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Haber pazarı

Haber pazarı

Gel vatandaş gel, bunlar haber pazarının nadide haberleri..
Mesela Bahçeli’nin TSK’daki “sanık koruma” operasyonuna ve YAŞ kararlarına ilişkin şöyle bir şey söylemesini bekler mi idiniz:
Sürpriz diye buna denir işte..
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz. Burası Türkiye. Bu ülkede her şey mümkün..
Mesela Borsa durup dururken çıldırır, durup dururken düşüverir.. (?!)
- Bahçeli
- Kılıçdaroğlu e-muhtıra konusunda Büyükanıt’a saldırıyor, ama e-muhtıra yayınlandığında ilk sahip çıkanlar kendileri olmuş.. “Altına imzamızı atarız, Türkiye gözün aydın” diye bayram yapmışlar.
Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki; iktidara geldiğimizde dava açma konusu zamanaşımına uğramamışsa, o zaman dava açarız.
Yapma be Kılıçdaroğlu. Dava açmak, savcılığa suç duyurusunda bulunmaktan ibaret. Bu, yargıya güvensizlik ilanı.. Elindeki bilgi ve belgeleri koy ortaya.
Hani bir savcı, açsın bir soruşturma, çağırsın şu adamı.
Kılıçdaroğlu da meydan okuyor, Büyükanıt da.. Ne diyelim, kolay gelsin.. İki yiğit çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane..
Sahi Kılıçdaroğlu, bu salvosu ile kimin safında kılıç sallıyor dersiniz..
Komik duruma düşüyorlar, tutarsız, dengesiz, yalpalayarak giden bu kadro, bakalım ne zaman, nereye toslayacak..
- Ah Süleyman Mercümek ah! Haber doğru ise yazık, çok yazık.. Haberturk’un manşeti: “Mercümek eski dostuyla davalık” RP’nin kasası olduğu bilinen Mercümek, yıllardır ticari ilişkide bulunduğu Erbakan ailesine karşı sahtecilik davası açıyormuş.. Davanın hedefinde Kemalettin Erbakan’ın çocukları var.. Akçeli işler bunlar. Bir işin içinde kadın, para, makam, silah varsa, o işin sonunun nereye varacağını kestirmek kolay değil.. Bu konularda şaka olmayacağı gibi kimseye de güven olmaz.
Hani yarın bir de Ali Nabi Koçak bir dava açarsa, tam olur. Bakarsınız yarın Selametköy dosyası da açılır..
Bu arada Hatay’daki olayların arkasından bakın kim çıktı... Araç bir MHP’liye ait. Ama tetiği çeken PKK’lı. Adam “arabamı kaçırdılar” diyor ama, şikâyette bulunmamış.. Kişi gözaltında.. Hani çık şimdi işin içinden çıkabilirsen...
Nereye el atsan elinde kalıyor. Teröristi çoban sanan paşaya emniyet 2 gün önce saldırı istihbaratını bildirmiş aslında.. Dağdaki teröristi çoban sananlar, kekik toplayan köylüleri terörist sanıp vurmuşlar iyi mi?
Vakit’in sorumlu müdürüne ifadesini bile almadan mahkûmiyet veren yargı, bir yanda, darbe planladığı iddiası ile hakkında tutuklama kararı verildiği halde elini kolunu sallayarak dolaşan ve kendini tutuklamaya gelecek polisi tutuklama tehdidinde bulunan paşa öte yanda.. Şimdi görev HSYK’ya, yüksek yargıya, Barolara düşüyor. Hadi konuşsanıza.. Buyurun! Hadi Baykal, Kılıçdaroğlu, konuşsanıza..
Sahi şu bizim Kozmik Oda hikayesi ne oldu? Arınç’a suikast planı unutuldu gitti sanki.. Şu iki kamyon dolusu patates gibi kamyona yüklenip Ankara’ya gönderilen el bombaları ile ilgili yeni bir gelişme var bu arada. Bombalar Ergenekondakilerle aynı kafileden..
Kurtulmuş ve Erbakan’ın son açıklamalarından sonra SP’de iplerin iyiden iyiye gerildiği anlaşılıyor.. Bu saatten sonra geri dönüş olur mu bilmem. Ama Erbakan son kartını da açtı ve bu işe “dış güçler”in müdahale ettiği imasında bulundu.. Kurtulmuş’u “oyuna gelmekle” suçladı. “Yeni kadro” ve “yeni söylem”e kapıları kapattı..
Erbakan’ın tavrı açık ve net. Erbakan cephesinde yeni bir durum yok. Tapulu arazime gecekondu yaptırmam diyor. Yani “Selametköy”de asayiş şimdilik berkemal değil..
SP’deki karışıklık bitmeden BBP’de de siyaset kazanı kaynamaya başladı.. Orada da kongre sesleri yükseliyor..
Bu pazarda görüldüğü gibi kimseye rahat yok. Herkes bir şeyler söyleyip duruyor.. Referanduma kadar sular durulmayacak gibi. Referandumdan sonra da bu defa seçim tartışmaları, Anayasa değişikliğinin devamı olan yasa değişiklikleri, yüksek yargıda seçimler ve atamalar, yeni Anayasa ve yasa değişikliği teklifleri, ardından milletvekili seçimlerine ilişkin tartışmalar..
2010 böyle geçecek, yetmeyecek 2011’in ilk yarısı da bu tartışmalarla geçecek gibi sanki..
Demokrasi böyle bir şey.. Gürültülü, gergin. Hele bizdeki gibi yarım bir demokrasi olunca, daha da pahalı, hantal, gürültülü oluyor.. 19. yy. demokrasisi ile 21. yy. bilgi otoyolunda hız denemesi yapmaya kalkarsanız, olacağı budur..
Arabanızın değişen, ses çıkartan parçalarını değiştiriyorsunuz. Buyurun demokrasinin bu gürültü çıkartan unsurlarını da değiştirin.. Önünüzde sandık var.. Önümüzdeki 12 ayda en az iki defa sandığa gideceğiz. Birinde darbe anayasasından kurtulmak, ötekisinde yasama organı üyelerini seçmek ve yeni yönetim kadrosunu belirlemek için..
Buyurun, kolay gelsin.
Haber pazarında şimdilik gördüğünüz gibi, her şey var, derde devadan gayrı..
Gel vatandaş gel, taze haberlerimiz var..
Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi