M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Dövmede son nokta

Dövmede son nokta

Geçen haftadan bu yana sürdürdüğümüz "dövme" konusuna bugün son noktayı koyalım.
Bu sütunun takipçileri iyi hatırlayacaklar:
Hz.Peygamber (sas)'in bir hadis-i şerifinden yola çıkarak gençleri ilk yazımızda "dövme" konusunda uyarmıştık.
Sonraki iki yazımızdan biri dövme ustasının, diğeri de dövme yaptıran bir gencin mektubunu içeriyordu.
Gelen pek çok tepki ve mektuplardan anladık ki, "dövme" işi Türkiye'de de çok ciddi bir sektör oluşturmuş.
Bir kısmı, bunu bir özgürlük alanı olarak görüyor.
Bir kısmı da, bunun dinle imanla bir ilgisinin olmadığını düşünüyor.
Bazı okuyucularımız ise, konunun dinen çok önemli olduğunu, mutlaka tedbir alınması gerektiğini belirtiyorlar mektuplarında.
***
Bu "dövme" işi yeni değil.
İnsanlar, çok eski zamanlardan beri vücutlarının çeşitli yerlerine dövme yaptırmışlar.
Bugün, bu adet sürdürülüyor.
Avrupa ve Amerika'da bazı gençler bunu bir "süs" şeklinde yaparken, bazıları da bir inanç sembolu olarak yaptırıyor.
Ülkemizde ise, bir kısım gençler onları sadece taklit ediyorlar.
Cahiliye Arapları dövmeyi süslenmek için yaparlar ve bedenlerine çeşitli şekil ve suretler çizerek bununla mafsallarının güç kazandığına inanırlardı.
Biz, bu konuyu ilk kaleme aldığımızda referansımız islam idi.
Bunun için de, o malum "dövme" hadisini zikretmiştik.
Bu konuyu yorumlarken de, mesleye dini çerçeveden bakmak gerekiyor.
Çünkü, biz müslümanız ve bizi bağlayan nass'lar, yani ayet ve hadisler var.
Şunu baştan söyleyelim.
Dövme'nin yasak oluşuyla ilgili Kur'an'da bir ayet yok!
Dolayısıyla buna "haram" denemez.
Zaten, İslâm dini; insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirgin hâle getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme gibi davranışlarını mübah kılmıştır.
Fakat, yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır.
Nitekim Peygamberimiz (sas), bu amaçla süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranları en hafif ifadeyle kınamış, başka bir ifadeyle tel'in etmiştir.
Zira, dövme vücutta kalıcı iz bırakır ve o artık vücudun bir parçası haline gelir.
Dolayısıyla dövme yapmak ve yaptırmak dinen caiz görülmemiştir.
Ancak, dövmenin kendisi abdest ve gusül almaya engel değildir.
Burası önemlidir.
Çünkü dövme, derinin üzerinde değil, altında olup vücudun bir parçası haline gelmiştir.
Dövme yaptırmış biri abdest de alabilir, namaz da kılabilir, oruç da tutabilir, zira dövme yaptırmak kişiyi İslamdan çıkarmaz.
Bazıları, dövmeyi kına ile karıştırmaktadır.
Kına (henna) vücutta kalıcı iz bırakmaz, yıkandıkça temizlenir.
Peki, önceden döğme yaptırmış, sonra bunun caiz olmadığını öğrenmiş bir müslüman ne yapacaktır?
Yaptırdığı dövme, haç gibi batıl bir din sembolü veya ahlaka aykırı çirkin bir şekil olmadıkça, onu kazıtması, yok ettirmek için eziyete girmesi gerekmez.
Şayet gideremiyor, buna imkan bulamıyorsa, o şekilde bırakır.
Çünkü Allah Teala kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez. onun üstesinden gelemeyeceği, yapamayacağı şeyleri istemez.
Bilmeden böyle bir günahı işlemiş olan kimse, Allah'tan mağfiret diler, tevbe istiğfar eder.
Ve inşallah da tevbesi kabul edilir.
Allah, samimi olarak yapılan tevbeleri kabul edeceğini va'd etmektedir.
***
Dini konuları, nefsî ve hevaî duygularla yorumlamak yanlış olur.
Eğer Allah'a inanıyor, peygamberlerin yolundan gittiğimizi söylüyorsak, onların söz ve işaretleri bizim için bağlayıcıdır.
Bunlara inanmıyorsak, zaten ortada bizi ilgilendiren bir mesele de yok demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi