TSK
Son Askerî Şûra, TSK için yeni bir milad oldu.
Sonuçta sanıkların terfisi yapılmadı. Hükümetin istediği oldu.
Şimdilik 1. Ordu ve Kara Kuvvetleri’nde bir belirsizlik var.
Askerî Şûra’nın başlangıcında Iğsız ve Saldıray Berk gibi hakkında tutuklama kararı olan birilerinin, utanmayıp oraya gelip oturması büyük bir skandaldı.
Bu, yasama, yürütme ve yargıya karşı meydan okumadır..
Yasalar hiçe sayılmıştır. Jandarma Genel Komutanı oradadır. Orada o kişinin tutuklanması gerekirdi.
Diğer generaller de suça iştirak etmişler, suçluya yardım ve yataklık etmişlerdir.
Teamülden söz ediyorlar. Teamül dedikleri şey darbecilerin hukuk dışı dayatmasından ibaret bir fiili durumdur. Hukuka karşı, yasaya karşı teamül mü olur?
Her şeyden önce hukuki bir teamül, daha doğrusu kural var. O da bu kişilerin terfi ettirilmesi değil, açığa alınması ve gereğinde tutuklanması. Bu hukuk teamülünü, kuralını görmezden gelenlerin askerî bir teamülden söz etmesi makul ve mantıklı bir şey değildir.
Hele muhalefet partilerinin buna arka çıkmalarının mantığını anlamak kolay bir şey değil.
Türkiye’yi bölmek isteyenler, aslında yasama, yürütme ve yargı denetiminin dışına çıkmak istiyorlar sonuçta. Peki, aynı şekilde yasama, yürütme, yargıyı hiçe sayanlar ne yapmış oluyorlar. Üstelik bunu yapanlar silahlı çete kurmak, cinayet planları yapmakla suçlanan kişiler değil mi?
Bunlar topyekûn istifa konusunu bile konuşmuşlar. Keşke böyle bir şey yapsalardı. Bir zafiyet oluşmazdı, aksine TSK bir kamburdan kurtulurdu.
Kime, içeride terör ve dışarıda savaş tehdidi varken TSK ile inatlaşmanın savunma zafiyeti doğuracağından söz ediyor.. Bu konuda iktidarı taviz vermesi değil, söz dinlemeyen, suça karışmış, itaatsiz askerlerin yola getirilmesi gerekir.. Bu kadrolarla Türkiye bu tehditleri bertaraf edemez..
Diyorlar ki, bu gözaltılar neden bu güne denk geldi? Özellikle Saldıray Berk konusu bugünün işi değil. Aylardır TSK bir zanlıya sahip çıkıyor.. Bu iş bugüne kadar da geldi..
Diğer sanıklarla ilgili soruşturma çok önceden başladı..
Hayır! Yargıya emir verildiği için olmuyor bunlar. Ama daha önce Sacid Kayasu ve Ferhat Sarıkaya’nın hukuk dışı yollarla görevden alınması, askerlerin siyasilere ve yargıya baskısı sonucu alınan kararlardı.
TSK kararları, MGK kararları sadece istişari nitelikli kararlardır.. Askerlerin hukuku içlerine sindirmeleri gerek.. Hükümet ya da Çankaya, noterlik makamı değildir..
Evet, eski köye yeni adet geliyor. Bu iş bundan sonra hep böyle olacak.. Bu bir başlangıç. Darbecilerin raconları bundan sonra teamül böyle diye hukukun yerine ikame edilemeyecek..
KKK’a yeni bir atama yapılmamış. 30 Ağustos’ta Iğsız kendiliğinden emekli olur ve ondan sonra da hem 1. Ordu’ya, hem de KKK’ya yeni bir atama gerçekleştirilir.. Bakarsınız Iğsız istifa eder, ya da tutuklanır. Ya da yeni bir uzlaşma ile sorun çözülür..
Ama bu tartışmanın bir şekilde böyle devam etmesi, gündemde kalması, hem TSK’nın bundan sonrası, hem de referandum açısından önemli.. CHP’nin Baykal’la birlikte çetelerin avukatlığına devam etmesi önemli..
Çakma Gandi’nin işi zorlaşıyor. Artık Önder Sav yetmiyor, Kılıçdaroğlu bir de yanına Gürsel Tekin’i alıp halkın karşısına çıkacak..
CHP’nin ‘kozmik oda’sındaki 1 numaranın Sav olduğu söyleniyor.. Kılıçdaroğlu bu durumdan sanki rahatsız gibi.. Gürsel Tekin’in partinin vitrininde yer alması ile tabanda ve genel merkezde nasıl bir tepki alacak, bunu göreceğiz.. Ama görünen o ki; Tekin içeride de olsa, dışarıda da kalsa, sorun bitmeyecek... Kılıçdaroğlu meydanlarda dolaşırken; partinin Sav’a emanet edildiği ve partideki dengeleri, siyaseti yönlendiren kişinin Sav olduğu kanaati hakim.. Göreceksiniz; CHP’nin geleceğinde Gandi, Baykal, Sav ve Tekin farklı kamplarda yer alacaklar.. Ve bugünkü birliktelikleri de uzun sürmeyecek.
TSK’daki durumun CHP’de derin sarsıntılara sebeb olacağı belirtiliyor. Hele Baykal’ın sanık sandalyesine oturtulmasının ardından CHP’de başka isimlere daha fezleke düzenlenebileceği belirtiliyor.. Bu iş CHP ile sınırlı kalmayabilir.
YAŞ’dan sonra MHP’nin tepkisini de görmek gerek..
YAŞ kararları, Ergenekon sanıkları için olduğu kadar, TSK içindeki çeteler için de bir sükûtu hayâle sebeb olmuş olabilir..
Bu tartışma 30 Ağustos’a kadar sürecek. Ama şimdi sırada yargı kararları var.. Ardından devir teslim törenleri.. Askerler, CHP ve MHP ne kadar öfkeli bir dil kullanırsa, referandumda “Evet” o kadar artacak..
Bu YAŞ, ihraç kararı çıkmayan tek şûra oldu son yirmi yılda. Mesela 1997: Toplamda 297 kişi, 1998’de 127 subay, 145 astsubay, toplam 272 kişiyi bir defada, irtica bahanesi ile ordudan ihraç ettiler..
Darbelerden sonra TSK’da inanılmaz kıyımlar yapıldı, kriz olmadı, şimdi birkaç terfi durduruldu diye, birileri rejim krizi ve ulusal güvenliğin tehlikeye düşmesinden söz ediyor. EMİNSU’ları unutmadık daha.. Asker askeri astı, sürdü, Başbakan astı, rejim krizi olmadı da, silahlı çete kurduğu iddiası ile hakkında yakalama emri çıkartılan askere terfi vermeyince mi kriz çıkacak.. Adam iktidar partisinin il-ilçe yöneticilerini tutuklama planı yapıyor, şu kadar gazeteciyi, yazarı-çizeri temizleme planı yapıyor, yüzlerce STK’nın kapısına kilit vurma planları yapıyor, bir de utanmadan geçmiş karşına oturuyor ve terfi bekliyor.. Bu, bir haliyle kabadayılık ve meydan okumadır.. Başbakan’dan istenen “kendi celladını alkışlamak” mıdır? Muhalefet utanmadan bu talebe destek mi vermektedir?..
Teamül diye bugün yasaya karşı hile yolu arıyorlardı. O kadar sanık vardı, onların hiçbirini ihraç etmediler.. Bu ayıp YAŞ’a yeter. Yarın uyuşturucu ve işret işine adı karışan yeni isimlerin adı da çıkarsa şaşmasınlar o zaman.. Kendileri bilmiyor mu sanki.. Söz konusu olan irtica olunca, kimsenin sesi çıkmıyor..
Öfkeleri akıllarını zail etmiş sanki. İhtirasları gözlerini kör etmiş..
Birilerinin bunlara, hiçbir rütbenin onuru, kendine komuta eden makamın onurundan daha yüksek olmadığını, olamayacağını söylemeli. Koruduğunu sandığı değere ihanet eden disiplinsiz kişilerin de bu anlamda cezalandırılması gerekirdi aslında..
Şimdi Genelkurmay, Kara Kuvvetleri ve 1. Ordu’daki belirsizliğin çözülmesi gerekir.. Bu da çözülmez bir dert değil..
Sonuç olarak YAŞ’da gergin saatler yaşansa da beklenen oldu. Gül ve Erdoğan’ın kararlı duruşu bu süreçte önemli idi.. Demek ki, isteyince oluyor.. Bu sonuç alınmasaydı, asıl o zaman ciddi bir durum ortaya çıkmış olurdu.. Bu sonuç Türkiye’nin geleceği açısından ciddi bir kazanım olmuştur.. Hukuk tanımaz, laf dinlemez darbeci çetenin meydan okumasına pabuç bırakılmamıştır.. Bu karar, bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının bir işaretidir.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.