YAŞ’lı subayları bilmem, “Genç” subaylar rahat!..
YAŞ sonuçlarının açıklanmasından iki saat önce gazete merkezimize gönderdiğimiz yazıda dedik ki: “Yakalama kararına” muhatap olan askerlerin terfisi söz konusu değil.
Sayın Gül’ün; ‘tamam terfi ettirmeyelim ama emekliye de ayırmayalım’ çözümü benimsenecek.
•
Bu, elbette sızıntıya dayalı bir değerlendirmeydi… Lâkin; öyle bir sızıntı olmasaydı da, büyük ölçüde hükümetin dediğinin olacağını iyiden iyiye seziyorduk.
Zira, İlker Başbuğ’un da etkilendiği rüzgâr, çürük yaprakları önüne katmış, kışlanın dış taraflarına doğru götürüyordu!..
•
Değişim rüzgârı bu; önünde durmak ne mümkün.
Askeriye’ye sinmiş darbecilerde “sahipsiz kaldık” havası var.
Etkinliği ve sayısı gittikçe artan bir başka grup ise, “Darbe, muhtıra dönemi bitti. Darbe yapanların hem kendilerini hem ülkeyi ne hallere düşürdüğünü gördük” noktasında.
Değişimden etkilenmemek kimsenin elinde değil.
Özellikle “Genç Subaylar” sıkı ilerliyor!..
İnterneti avuçlarının içine alan, dünyadaki ve güçlü ordulardaki teknolojik gelişmeleri anı anına takip eden Genç Subay; siyasete bulaşmanın Kahraman Ordu’yu nasıl bir sıkıntıya sürüklediğinin farkında!..
Genç subay ruhsuz mu ki; Ordu’nun elin istihbaratına muhtaç durumda olmasının, her PKK saldırısında biraz daha zemin kaybetmesinin acısını, ezikliğini hissetmesin!..
Bir ülkenin hastanesi ne ise postanesi de o…
Ülkenin uluslararası ilişkileri güç geçtikçe gelişiyor, zenginleşiyor ve derinlik kazanıyorsa…
Bir ülkenin partilerindeki “darbeci” yapılanmalar; iki kutuplu dünyadan kalma politikacılar tasfiye ediliyorsa…
“Onbaşı bilgisiyle Paşalık yapan” birkaç kişi de zemin kaybedecektir!..
•
Ergenekon sürecinin başlangıcından…
Yok hayır; süreci daha da geriye alalım;
28 Şubat darbesinden bu yana kaydedilen her gelişme Türkiye’yi demokrasiye biraz daha yaklaştırdı.
Burada Erbakan Hoca’nın, darbecilere karşı gerekli mücadeleyi verememiş gibi görünse de, “pil tüketmek” bakımından önemli rol oynadığını teslim etmeliyiz.
Ve hemen akla gelen başka gelişmeler:
¥ Refahyol’un yıkılmasının ardından kurulan “darbe hükümetlerinin” başarısızlıklarıyla AK Parti iktidarının yolunu açmaları;
¥ AK Parti’nin iktidarın ilk yıllarında, Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne entegrasyon yoluyla dönüştürmeye ağırlık vermesi;
¥ Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yı akla ziyan kararlar almaya itmesi;
¥ AK Parti’nin, 27 Nisan muhtırasına hakkıyla cevap vermesi;
¥ Kapatma davası iddianamesindeki garabetlerin başarılı bir şekilde öne çıkarılması,
¥ “Darbe girişimlerini” soruşturan ekibe “işinize karışmayız ama haksızlığa uğrarsanız, arkanızdayız” mesajının verilmesi;
¥ Medyadaki güç dengelerinin hızla değişmesi;
¥ “Açılım”ın rahatsız ettiği PKK’nın şiddet dozunu artırması ve bu süreçte terörle mücadeledeki eksiklik ve sıkıntıların iyice ortaya çıkması;
¥ Süper bir hamle olarak, geniş kapsamlı anayasa değişiklikleriyle, PKK-DTP-CHP-MHP-DP gibi yapılanmalar arasında büyük ölçüde görüş birliği olduğunun gözler önüne serilmesi;
¥ AK Parti-Saadet ve BBP’nin yargıdaki “karşılıklı sırt kaşıma” düzenini ortadan kaldırmayı hedefleyen Anayasa değişikliklerine destek, yukarıda sıraladıklarımızın da köstek olması;
¥ Böylece; “Dindar ve değişimden yana” olanlarla, “Din’e yan bakan darbeciler” saflarının netleştirilmesi;
¥ Bütün bunlar olup biterken; İsrail’le, Türkiye’nin küresel düzeydeki itibarını tırmandıran “çekişmeler” içine girilmesi;
¥ İlk defa geri adım atan bir İsrail ve ilk defa geri adım attıran bir Türkiye imajıyla halk desteğinin tırmandırılması;
¥ Batı ekonomilerinin çöktüğü küresel ekonomik krizin Türkiye’den gerçekten de teğet geçmesi;
¥ Bu sayede halk desteğinin büyük ölçüde muhafaza edilmesi…
•
Ve bugün…
YAŞ’ta, hakkında “Yakalama” emri bulunan askerlerin terfisine engel olan bir hükümet iradesine sahibiz.
Bu olurken; CHP Başı Kılıçadaroğlu’nun “Askerin işine karışmayın!” demek suretiyle açığa düşmesi daha doğrusu “maskesini düşürmesi” de iyi oldu.
Bu arada; Jandarma’nın Dört Yol provokasyonunda rol oynamakla suçlanan MHP yöneticisinin kendilerine “muhbirlik yaptığını” açıklaması da, ballı kaymak!..
Bir de; Diyarbakır’ın BDP’li Belediye Başkanı, çatışmaların tırmanmasını teşvik edercesine “Bir bayrak daha” istemez mi!..
Bir de Cintonik amcamızın, “Darbecilerden yana tavır almasını” ekleyin…
Hatay Dört Yol-MHP..
Diyarbakır-BDP!.
Ankara-CHP!..
Zincirbozan Cintonik!.. Dört dörtlük bir süreç!..
•
YAŞ’ta hükümetin dediğinin; yani hukukun dediğinin olması, Türkiye’nin çok önemli bir virajı geçmesi anlamına geliyor.
Bundan sonra hedefte referandumun yüzde 60 civarı bir sonuçla geçmesi var.
Zor ilerliyoruz ama iyi ilerliyoruz…
Bu arada, Ordu da faydalanıyor bu gidişten.
Askerlerimiz kahir ekseriyetle biliyor ki, çökertilmekte olan “Ordu” değil, darbecilerdir.
Süreç tamamlansın en büyük faydayı, sadece göreviyle uğraşacak olan Asker elde edecektir.
Bilhassa Genç Subaylar elde edecektir!..
VE “YAŞ”LI SUBAYLAR!..”
Geldik oraya…
Kara Kuvvetleri Komutanlığına hukuk gereği ataması yapılmayan Hasan Iğsız’ın yerine gelmesini beklenen Org. Atilla Işık, emekliliğini istedi.
Şimdi, KKK’nın kim olacağı belirsizmiş; Aslan Güner, Ordu Komutanlığı yapmağı için, Saldıray Berk de pasif bir göreve çekilmesini gerektiren malum handikapı olduğu için olmazmış.
28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanı’ndan habersiz tank gezdirdiğini ifade eden Erdal Ceylanoğlu’nun yanı sıra Hüseyin, pardon Hayri Kıvrıkoğlu da olabilirmiş.
Türk Ordusu’nun önümüzdeki 18-20 yılını ilgilendiren zincir tehlikeye girmiş.
Ne demek bu; sistem dediğin adama bağlı olur mu?
Gecinden olsun, herhangi bir sebepten dolayı üç beş orgeneral aniden vefat etse, Ordunun önümüzdeki 20 yılı yine sıkıntıya mı girecek?
Benim Ordum büyüktür, bir iki “or” eksik olmuş ne fazla olmuş, olmamış etkilenmez.
Etkilense etkilense, koltuklar etkilenir.