İki nükleer öngörü
Castro, 4 yıllık sessizliğini bozarak yeniden ekranlara ve mikrofonlara avdet etti. Lakin avdetinin bir hikmeti olmalıydı. Hikmet-i hükümet gibi liderlerin sözlerinin de hikmeti olmalıdır. Sözlerinin hikmeti olmalı ki dönüşlerinin bir anlamı olsun. Galiba bu beklentilere cevap mahiyetinde bazı öngörülerde/kehanetlerde bulundu. Eski tüfek veya devrimci dünyanın sonunu iyi görmüyor ve Ortadoğu'nun nükleer bir savaşa sahne olabileceğini söylüyor. Amerikalıların ve İsraillilerin bölgeyi tutuşturabileceklerini ve yakabileceklerini ileri sürüyor. Fidel Castro'ya göre, Kuzey Kore ve İran nükleer bir vuruşmaya ve savaşa sahne olabilirdi. Lakin bu yaşlı kurdun öngörüleri de artık açık kulak bulamıyor. Kuşaklar arası değişim nedeniyle artık bu yaşlı kurdu can kulağıyla dinlemeye amade ve hevesli insanların sayısında bir azalma var. Küba'da da aslında raiç ve gözde veya hakim kavram ve cereyan, değişim. Castro ise en az değişen tarihi şahsiyetlerden birisi. Başkaları geleceğini yaşarken o mazisinde gömülü yaşıyor. Bundan dolayı galiba Kübalı gençler de Castro'nun kehanetlerini değil ölümünü bekliyorlar. Kehanetlerine kulak kabartmıyorlar. Değişim ya da sünnetullah Castro'nun tanımadığı ve tanımak istemediği bir kavram. Hâlâ Kaddafi gibi bir iki beylik sözlerle birlikte geri dönebileceğini ve gündeme tekrar oturabileceğini ve kitleleri tesir edebileceğini düşünüyor olmalı. Lakin Küba Devrimi üzerinden 50 yıl geçmiş ve şimdi devrimciler bile devrimin mirasını koruma ve kollama konusunda isteksizler. Yani devrimin altı oyulmuş. İhsan Sabri Çağlayangil'in meşhur bir sözü vardır: 12 Mart'ta CIA bizim altımızı oymuş. Küba'da CIA değilse de zaman galiba devrimin altını oymuş ve Castro devrimiyle tek başına kalmış. İktidardakilerin ona sadakati, devrime sadakatten ziyade bahşettiği iktidara sadakat olmalıdır.
Castro, İran ve Küba merkezli olarak bir nükleer armageddon (nuclear armageddon) beklentisi içinde. Böylece Kuzey Kore ve İran'ın altından kalkamayacağı bir saldırıya maruz kalacağını düşünüyor. Buna mukabil, El Cezire'de mutat konuşmalar yapan ve Nasır'ın eski propagandisti veya papağanı olarak da anılan Muhammed Haseneyn Heykel ise daha farklı konuşuyor. Muhammed Haseneyn Heykel'e göre, bölge ülkelerinden birisinin nükleer silahlara kavuşması halinde İsrail, bavulunu toplayarak bölgeyi terk edebilir. Heykel, El Cezire ekranlarında yaptığı yorumunda Türkiye, Mısır veya İran gibi bölge ülkelerinden birisinin nükleer silahlar elde etmesi halinde İsrail'in bu riskle yaşayamayacağını ve pılını pırtısını toplayarak bölgeden çekileceğini öngörmektedir. Esasında, Muhammed Hasaneyn Heykel'in söyledikleri bir kehanet değil bir varsayım, çıkarım ve yorum, Castro'nun söylediği ise eğer bir şom ağızlılık değilse; kötümser bir kehanettir. Nejat ve Beşşar Esed'in söyledikleri türünden. Bununla birlikte, kardeşi Raul Castro'nun bile Fidel'in bu beylik laflarına kulak asmadığı ve onun bir borazanı ve yankısı olmayı reddettiği ifade ediliyor.
84'lük yaşına rağmen Fidel Castro ayakta ve devrimin başında kalmaya çalışıyor. Bunun için de hikmetli sözleri ihtiyacı var. Eskiden bunu sloganlarla karşılıyordu. Şimdi ise slogan atacak ve attıracak mecali yok. Bunun yerine yeniden kamuoyuna dönmesini sağlayacak çıkışların peşinde. Lakin bu çıkışları dördüncü dünya savaşını müjdeler gibi. İlla da çıkış yapması için 'yalnız baykuş' olması mı gerekiyor? Eskiden bazıları afakta şöhret edinmek için zemzem kuyusuna bevl eder ve bu suretle amacına ulaşırmış. Castro gibiler ise şeamet tellallığı yaparak veya baykuşluğa özenerek bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.