Biz gördük ki onlar görüyor
Görmenin ne demek olduğunu görmeyenlere sormak lazım. Ben görmeyenlere sordum. Canı dışında bütün varlığını seve seve vermeye hazır olduklarını ve hatta ömrünün sonuna kadar bile değil, görmenin ne demek olduğunu hissettikleri an yetermiş.
İnsanoğlunun üzerinde yaşadığı her kara parçası, görülmek için yaratılmış ve insanın istifadesine sunulmuştur. Gördüğü halde görmezden gelen duygusuz görme sahiplerini hariç tutarsak, göremeyenleri ışığa kavuşturmak ve üzerine bastığı kara parçasında birlikte yaşadığı insanları göstermek, hiçbir maddi güçle ölçülemeyecek kadar yüce bir duygudur.
Yine bilinir ki, insanoğlu, kainatın en şerefli varlığıdır. Bu şerefli varlık, yaratılmışlığının şerefine, başta insan olmak üzere diğer bütün canlılara karşı; şefkat ve merhamet duygusuyla yardım etmek mecburiyetindedir. Bu kutsal vazife, gücü olan herkesin boynuna bir borçtur.
Bu borcun ne demek olduğunu bilen insanların fedakarlıklarını, Türkiye’den Sudan ve diğer Afrika ülkelerine giden yardımlar sayesinde, “ışığa kavuşanlardan” öğrendik. Birisi Türkiye’de diğeri Sudan’da. Biri görüyor, diğeri görmüyor. Gören görmeyene yardım ediyor ve görmesini sağlıyor. Her ikisi de birbirini tanımıyor ama aralarında bir duygu köprüsü var.
İşte o köprünün hikayesini yerinde görmek ve yaşamak için, hafta sonu üç günlüğüne Sudan topraklarında; “acı, gözyaşı, merhamet, kardeşlik, yardımseverlik, fedakarlık, dayanışma, paylaşma ve mutluluğun” izlerini sürdük.
Bu büyük köprünün mimarları olan, İHH İnsani Yardım Vakfı ile Dayanışma Vakfı’nın gerçekleştirdiği “Afrika Katarakt Projesinde” devletimizin ve halkımızın, çaresiz Afrika halkına nasıl bayram yaptırdığını gördük ve gözlemledik.
öncelikle şunu söylemeliyim. Türkiye büyük bir devlet ve halkımız, “Osmanlılığını” hâlâ sürdürüyor. Her ne kadar içeride devletin ve milletin büyüklüğüne ambargo ve darbe vurmak isteyenler olsa da bu büyük devlete, kimsenin gücünün yetmeyeceği çok aşikardır.
Sudan gezisinden heybemiz epey yüklü döndük. Bütün yükümüz; “duygularımız, düşüncelerimiz, gördüklerimiz, yaşadıklarımız ve dinlediklerimiz.” Asıl bu yükü sırtlayan, omuzlayan, elini taşın altına koyarak, emek harcayan, ter döken, kimi zaman canı yanan, kimi zaman gurbet acısı çeken, kimi zaman yaptığı işin mutluluğundan dolayı gözyaşına boğulan, kimi zaman küçük bir tebessümle bütün ağırlığını üzerinden atan kahramanlar var ki, asıl olan, onların yaptıklarıdır ve işte yükün kutsallığı oradadır.
Heybemizdeki yükü birden boşaltmadan “Afrika Katarakt Projesinin” ana hatlarından söz ederek neler yaşadığımızı ve gördüklerimizi sonraki günlere bırakayım.
Sağlık Bakanlığı ve Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı’nın (TİKA) destek verdiği, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Dayanışma Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen “Afrika Katarakt Projesi” kapsamında, katarakt ameliyatlarının daha profesyonelce yapılması için Sudan’ın Başkenti Hartum’da “Türk Göz Hastanesi’nin” resmi açılışı yapıldı. Resmi açılışı yapılan hastanede 2007 yılı Eylül ayından bu yana 5 bin kişi ameliyat edilerek ışığa kavuşturulmuş ve 20 bin kişi de muayene edilerek sıraya alınmış.
Katarakt ameliyatlarını hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak Afrika’ya giden gönüllü Türk doktorlardan oluşan “çöl doktorları” yapıyor. Sağlık Bakanlığı’nın idari izinli saydığı bu doktorlar, bir ay bölgede kalarak büyük bir şefkat ve hoşgörüyle işlerini yapıyorlar.
Katarakt sadece Sudan’da değil, bütün Afrika’da hemen her üç kişiden birinin yakasına yapışmış vaziyette. Sudan seçimi ise Afrika’nın en büyük ülkesi olması. Türkiye’nin yaklaşık 3 katı büyüklükte bir ülke olan Sudan’da katarakt vakasının ise, 2 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Bu arada ameliyatlar sadece Sudan’da değil, diğer Afrika ülkelerinde de devam ediyor. Yeri geldiğinde onları da anlatacağım. Bugünlük bu kadar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.