Özerkliğin uygulanması
Barış ve Demokrasi Parti (BDP) ‘li belediye başkanlarının, Diyarbakır’da toplanarak, ‘merkezi hükümetten tamamen bağımsız hale gelmek için mücadel’ edecekleri haberi yayımlandı. (Taraf, 25 Haziran)
Hazırlayanın adı yazılmayan haberde, PKK liderlerinden Cemil Bayık’ın bu karardan sonra söylediklerine de yer veriliyordu:
“Kürt sorununu bu temelde çözmek istiyoruz. Eğer Türk devleti çözüme yanaşırsa, biz demokratik özerkliği Türk devletiyle gerçekleştiririz. Türk devleti buna gelmezse, Kürt sorununu demokratik özerklik temelinde yine çözeriz. Şimdi yapmak istediğimiz de budur. Yakında bunun resmî ilanını da yapacağız.”
Haberde, BDP Yerel Yönetimler Komisyonu Başkanı Demir Çelik’in de, “Bizim Demokratik Özerklik
Projemizin de özerklik şartıyla ortak yönleri var. Biz alternatif bir yerel yönetimler yasası öneriyoruz. Buna
dönük seminer ve çalıştaylar düşünüyoruz. Bir de kitapçık bastırdık, yakında dağıtacağız” dediği bildiriliyor.
Öğretim üyesi Ahmet Özer’in yorumu da habere eklenmişti: “Bugün 73 milyonluk
bir ülkeye mevcut sistem dar geliyor.
Yerel yönetimler yeniden reorganize edilmeli ve merkezin yükü bölgelere dağıtılmalı. Bu söylediklerim, Yerel
Özerklik Şartı’nın da gereğidir.”
Bu sözlerdeki ‘özerklik’ kelimesi, sözlük anlamıyla birlikte, Avrupa Birliği’nce 1985 yılında yayımlanmış ‘Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ (AYÖŞ) anlaşması yerine de kullanılmaktadır.
Özerk kelimesinin sözlük anlamı; ‘Ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendisini yönetme yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom’dur. Siyasal hayatta ilk kez 1950 sonrası tartışmaları sırasında çeşitli kurumlar için özerklik istenmiş ve üniversite ve devlet radyo yönetimlerinin ‘özerklik’ özelliği 1961 Anayasası’na konulmuştu.
1991’de Türkiye tarafından uygun bulunan AYÖŞ’nin, 31 hükmü vardır.
Bunun 11’ine hükümetimiz katılmamış, yani kabul etmemiştir.
Yerel yönetimlerin kendi iç idarî örgütlenmelerini kararlaştırması;
özerk yönetim ilkelerine riayetin sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkı; yapılan hibelerin belli projelerin finansmanına tahsis edilme koşulu taşımaması gibi hükümlere çekince konmuştur.
Şimdi PKK’nın ne yapacağına gelelim: Niyet pek açık değil!
Belediyelerin çalışmalarında ‘özerk davranmak’ mı istenmektedir? Yoksa, kendi anlayışları içinde muhtar olmak için ‘özerklik ilan etmek’ mi tercih edilmektedir?
Birincisi, belediye kanunu ve bütçe kanunları içinde AYÖŞ hükümlerinin uygulanmaya başlanması, merkezi idarenin uygulamaya katılmasının sağlanması, il özel idarelerle belediyelerin ortak proje yürütmeleri ve eksik yönetmeliklerin tamamlanması gibi çalışmaları yürütmektir. Bu yol idaremizde büyük değişimi başlatır, Türkiye’ye yeni bir ufuk açar.
İkincisi, hiçbir hazırlık yapmadan, raftan indiriyormuş gibi ‘özerklik ilan etmek’ ise, sadece kavga çıkarır! Ne idareye, ne oralardaki belediyelere, ne Kürtlere, ne Türklere yararı olur.
Kürt siyaset tarafının sorumlusunun kim ya da kimler olduğu açıklanabilse, olayların nasıl gelişeceği tahmin edilebilirdi; ama Meclistekiler, dağdakiler veya bir yerdekiler halk yerine birbirlerine bakarak konuşuyorlar, anlaşmadan anlaşmış görünüyorlar!
Bu konuda daha çok yazacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.