“Yazın Ramazan meşakkatli olur” dediler ama olmadı
Bu Ramazan benim ikinci yaz orucum. İlk Ağustos Ramazanımda çok gençtim ve hiçbir şey hissetmediğim gibi fazla da bir şey hatırlamıyorum. Üçüncü Ağustos Ramazanı biraz zor görürüz gibime geliyor, Allah’tan ümit kesilmez ama inşaallah görürüz.
Daha Ramazan ayı gelmeden sokaktan başlayıp, sesli, görüntülü ve basılı medyaya kadar uzanan; “Bu yıl Ramazan zorlu geçecek, havalar çok sıcak olacak” yaygarasından galiba etkilenmişim, kaç gündür bekleyip duruyorum “Nasıl zor geçecek” diye ama şu ana kadar gayet güzel geçti. Hem de kış oruçlarımdan daha iyi.
Sonra geriye dönüp; “Böyle söylentileri kimler çıkarır, kimler yazar, kimler konuşurmuş” diye bakınca gördüm ki, hepsi de oruçsuz, namazsız, hatta “İslâmsız” kişi ve kişilermiş. Ezanda kulağı olmayanın, namazda gözü olmazmış.
Ramazan’ın bereketi geçmiş yıllara göre daha belirgin bu yıl. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve kaynaşma had safhada. İnsana hizmet amaçlı televizyonlar, Ramazan ayına ve mânâsına önem verirken, ticari amaçlı televizyonlar da hasat mevsiminden faydalanma adına geçmiş yıllarda olduğu gibi pek fitne ve fesat çıkarmıyorlar...
Kentlerden, ilçelere ve beldelere kadar, Ramazan’a karşı duyarlı belediyeler başta olmak üzere yine aynı duyarlılığı taşıyan sivil toplum örgütleri, bir bayram havası içerisinde halkımızla Ramazan bereketini birlikte yaşıyorlar. Belediyeler muhtarlıklar aracılığıyla tespit ettikleri bütün yoksulların kapısını çalıyor. Belediyelerin ulaşamadığı yerlere de hayır kurumlarımız yetişmeye çalışıyor.
Teravih namazlarında camilerde yer yok. Havanın da güzelliğiyle dışarılar dolup taşıyor. Namaza gelenlerin büyük ekseriyeti genç ve orta yaştakiler. İhtiyarlarımız zaten demirbaş. Bizim ülkemizde yaş 50’yi aşınca, sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunmuş hemen herkes camiyle öyle veya böyle tanışır ve cami önünün son park alanı olduğunu bilir.
Bu sebeple yaşlıların camiye akın etmelerinden ziyade gençlerin gelmesi daha önemlidir. Çünkü gençler cami ile ne kadar tanışır ve uzlaşırlarsa, memlekette huzur o kadar artar ve büyür. Huzuru bozanlara baktığımızda camiden uzak, cemaatten kopuk, kendisini bu topluma ait hissetmeyen çevreler olduğu görülür.
Her Ramazan ayında ortaya çıkan Müslüman görünümlü fitne ve fesat odakları, bu yıl pek milletin dinine, diyanetine hakaret etmediler. Ya da ben rastlayamadım. Mübarek gün, isim vermemek lazım.. Ama neydi o her yıl ortalığı karıştıran fitneciler... Onlara cevap vermek için ehli din insanların çabaları, gayretleri...
Şeytan öyle bastırırdı ki; doğruyu söyleyenlerden çok, şeytan kültürlü heriflerin sesi çıkar, bizler de Ramazan’ın esas gündemi dışında onların peşinde koşar dururduk. Bu yıl pek rastlamadım. Ya da oruç başladığı günden bu yana, malum kesimin basılı, sesli ve görüntülü yayınlarını takip etmediğim için rastlamamış olabilirim. Eğer öyleyse bile yine iyi sayılır.
Ramazan ayı gelince gerçek şeytanlar bağlanırmış. Dinimiz böyle diyor. Fakat insan şeytanlar bağlanmadığı için, Allahû alem, gerçek şeytanlar daha mutlu oluyorlardır. Çünkü en azından onların hızını geçen ve vazifelerini kendilerinden daha iyi yapan birileri var.
Gerçek şeytanlar Besmele çekince insandan uzaklaşırlarmış. İnsana benzeyenler ise bırakın Besmele çekince gitmeyi, kaçmayı, uzaklaşmayı; insanın üstüne üstüne geliyorlardı. Besmele çekince insandan uzaklaşan şeytan, bunlardan daha mübarekmiş demek ki. Geçelim...
Ramazan’a dair iyi şeyler söyleyelim derken yine çizgi dışına çıktım ama o kadar da arıza olmalı. Yıllardan beri milletin diniyle, diyanetiyle; oruç demeden, bayram demeden, mübarek gün ve ay demeden, öylesine uğraştılar, öylesine kepazelik sergilediler ki; insan bir anda unutup gidemiyor işte. Neyse bu kadarla yetinelim...
Hayırlı Ramazanlar, ibadetiniz ve dualarınız kabul olsun inşallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.