“Akil insanların” Numan Kurtulmuş’a kaderi zorladığını anlatması lazım. Bu iş malum ihtiyarlar ve onların arkasındakilerle yürümez. Demek ki onların bu seviyede kalması gerekiyor. Memleketin ve milletin selameti açısından Allah böyle bir kaderi uygun görmüş.
Numan Kurtulmuş kaderi zorluyor. İhtiyarlar ve ekibiyle iş yapacağını zannediyor. Kardeşçe, dostça, arkadaşça ve hatta Müslümanca birliktelik sergileyeceğini düşünüyor. Eğer böyle duygu ve düşünceler içerisindeyse, büyük bir yanılgının peşinde olduğunu bilmeli.
İşin iç yüzünü Numan Kurtulmuş’a anlatacak çok akil insan var. Sayın Kurtulmuş bu insanlarla görüşmeli, konuşmalı ve ihtiyarlara yazılan mevcut durum kaderini zorlamamalı. Fıtrata müdahale, kadere müdahale iyilik getirmez. Ok yaydan fırladı ve hedefi belli değil.
Her şeyin en iyisini bilen Allah, eğer bu insanlara böyle bir dönemde bu şekilde kalma kaderini uygun görmüşse, yapılacak bir şey yoktur. Küçük bir örnek vermek isterim. Refah Partisi ilk seçimde birinci parti olunca haliyle genel merkezde büyük bir sevinç olmuştu.
Ankara’da bulunan herkes parti genel merkezine koşmuştu, genel merkezin etrafı çaka çaka insan doluydu. Herkesin yüzünde mutluluk rüzgârı esiyordu. Sonra genel merkezden bir vekil dışarı çıkarak oradakileri şöyle bağırıyordu:
“Çarşaflı ve sakallılar burayı terk etsin. Gözükmesinler, medya ordusu var, imajımızı bozuyorlar,” demişti. Bu sözü duyan çarşaflı ve sakallı Müslümanlar, şarapnel yemiş gibi bu sefer acı ve gözyaşları içerisinde Refah genel merkezini terk etmişlerdi.
Diyorlar ki; “Allah’ın sopası yok ki, Numan’ın kafasına vursun.” Evet, Allah’ın sopası var ve önceki gün iftarda Numan Kurtulmuş’a önemli bir ikazda bulundu. “Bu adamlarla yapamazsın” dedi ama galiba bu gerçeği Sayın Kurtulmuş anlamak istemiyor.
Oysa Numan Kurtulmuş helal süt emmiş, helal ekmek yemiş, pırıl pırıl bir Müslüman evladı. Üstelik kendisini çok iyi yetiştirmiş bir akademisyen ve siyasetçi. “Bir Müslüman nasıl olmalı” vasfına uyan 10 kişi gösterilse, ilk sıradaki kişi Numan Kurtulmuş olur. Lakin yanlış yerde ve yanlış zamanda bir tercihte bulunmaya devam ediyor.
MNP, MSP, Refah, Fazilet ve Saadet Partisi’ne olan vefasından zerre şüphe etmediğim ve malum ihtiyarları kılcal damarlarına kadar tanıyan akil bir insanın, Numan Kurtulmuş’a mesajı şu;
“Bırak sevgili kardeşim, çek elini eteğini otur köşene, derin bir nefes al. Bak şu mübarek günde güya en çok Ramazan-ı Şerife sahip çıktığını zannedenlerin birbirlerine yaptıklarına. İftarda masa devirenler, iktidara geldiklerinde neleri devirmezler. Demek ki, Allah senin bu insanlarla birlikte yürümeni istemiyor, ne diye kaderi ve fıtratı zorluyorsun.”
Yahu söylenecek ve yazılacak o kadar çok şey var fakat susmanın kutsallığına sığınmalı. Numan Kurtulmuş’a kimi çevreler diyor ki; “Mücadeleye devam et.” Kimi çevreler de “Bırak” diyor. “Devam et” diyenler de “Bırak” diyenler de kendi çaplarında haklılar.
“Mücadeleye devam et” diyenler, iyi niyetli ve bir şeylerin düzeleceğine kendilerini inandırmışlar. “Bırak” diyenler ise ihtiyarları iyi tanıyanlardır. Ben de “Bırak” diyenlerden yanayım. “Vazgeç bu işten” diyenlerin haklı çıkması için fazla zaman harcanmamalı.
Bütün bu olup bitenler, parti tabanında ve Numan Kurtulmuş’ta değil, tüm dünya Müslümanları arasında büyük bir ruhi çöküntüye sebep oldu. Bu leke zor temizlenir. Dünya Müslümanlarının gözü önünde böyle bir olay sergilenmemeliydi.
Yaşananlar; siyasi hırs, öfke ve kinin tarifiydi. Milletin ve memleketin selameti açısından şimdi artık veda zamanıdır. Veda edince kıyamet kopmaz, aksine yeni kapılar ve yeni heyecanlar meydana gelir. Bugünden daha güçlü bir parti olur ve buna ihtiyaç var.
Başbakan R. Tayyip Erdoğan ile Ak Parti kurulmadan önce bir görüşmem olmuş ve malum ihtiyarları konuşmuştuk. Meğer ne kadar haklıymış, nasıl da görmüş bugünleri.