Soğan-sarımsak-siyaset
Sarımsak ve soğan, sevimsiz gibi dursalar ve gözükseler de insan için en faydalı yiyeceklerdendir. Biri acı ama yiyince insan sağlığına müthiş katkı yapıyor. Diğerinin tadı da acı ve kokusu hiç hoş olmasa da insanoğlu için direkt şifa hazinesidir.
Siyaset ise tatlı gözükür fakat zerre zerre insana acı verir, kör eder; duygu, düşünce ve bir fikir hırsızıdır. Bu sebeple de Türkiye’deki siyasetin tarifi direkt kavgayla endekslidir. Dünyanın en geri ülkelerinde bile böylesine bir siyaset anlayışı yoktur.
Oysa siyaset insanları mutlu etme sanatıdır. Hırs, kin, öfke ve düşmanlık sanatı değildir. Ülkemizdeki siyaset, insanları birleşmeye değil, ayrışmaya götürüyor. Fitne, fesat ve kargaşaya kapı açıyor, hem de ardına kadar açıyor.
Meseleyi son yaşanan SP iftarına falan getirmek istemiyorum. O konuyu kapattım. Tam siyasi yazılardan uzak kalmaya karar vermiştim ki, böyle talihsiz bir olay meydana gelince birkaç günlüğüne dönmüş oldum.
Tecrübelerim, bilgi birikimim, geçmişte gördüklerim ve yaşadıklarım rahat vermedi, huzurumu kaçırdı. Hiçbir faydası olmayacağını bile bile, kıyısından köşesinden bir yerlerden bazı şeyleri anlatmaya çalıştım, hepsi o kadardı.
Bu yazıda malum iftar olayı yok. Birazcık soğan ve sarımsaktan söz edeceğim. Modern tıpçılar ne der bilmem fakat geleneksel tıpçılar ve bitkilerden anlayanlar bilirler ki, soğan ve sarımsak, insanoğlu için direkt şifa deposudur.
Her bölgenin soğanı ayrı lezzette ve ayrı hastalıklara devadır. Mesela Edirne’de yetişen soğan ile Çankırı’da yetişen soğan, şekil itibariyle ve gözyaşı akıtma mahareti ile aynı olsa da ilaç anlamında birbirinden çok farklıdır. İsmini yazdığım vilayetler bir örnektir.
Sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde böyledir. Avrupa’daki bir hastalığa o bölgede yetişen soğan şifadır, Asya’da yetişen bir soğan, Avrupa’da vuku bulan bir hastalığa çare olmazmış. Rabbim müthiş bir denge kurmuş. Hani dermansız dert olmazmış ya. İşte öyle.
Şimdi bunları aktarınca şu soru akla gelebilir: “Soğanı çiğ mi tüketmek lazım, yoksa yemekle mi tüketmek lazım.” O kadar uzatmayayım, yemek tarifleri yazmaya başladığımda onları da söyleyeceğim. “Siyasetle tükenir ve tüketir gibi tüketmeyelim de nasıl tüketirsek tüketelim” demekle yetineyim.
Sarımsak meselesine gelince, kokusundan herkes kaçar ama bir ecza deposudur. Sarımsak da soğan gibi yetiştiği bölgelerde meydana gelen hastalıklara şifa olmakla birlikte, genel anlamda son derece faydalıdır. Günde bir diş sarımsak yemenin iyi geldiği söylenir.
Yine sorulacaktır; “Peki, sarımsağı nasıl tüketmek lazım” diye. Siyaset gibi kokutmadan nasıl tüketirsek tüketelim, mutlaka işe yarar. Kokusunu gidermenin yolunu bulanlar, istedikleri gibi yiyebilirler.
Soğan ve sarımsak hücreleri yeniler, güçlendirir, siyaset ise hücre ölümleri için birebirdir. İnsanca yaşamak isteyen, soğan ve sarımsakla hayatına devam eder, ruhsal arızalara gark olmak isteyenler de siyaset yiyip içebilirler.
Soğan ve sarımsak tükettiğimizde toprağa, üreticiye ve tüketiciye faydalı oluruz. Siyasetle tükendiğimizde de toprak başta olmak üzere hemen her canlıya zarar vermiş oluruz. Soframızdan soğan ve sarımsağı eksik etmeyelim, siyaseti de kovalım.
Soğan sarımsak topraktan, siyaset şeytandandır. Üçünü de tüketirken özellikle Euzü Besmele çekmek şarttır. Soğan ve sarımsak yerken besmele çekmek şifa dilemektir. Siyaset için besmele çekmek şeytanı kovmaktır.
Siyaset yorgunluğunun ilacı yokmuş. Son birkaç gündür bunu bir kere daha öğrendim. Tuzu kurular siyaset yapıyor, benim gibi bacağı çıplaklar ardından koşuyor. Onların atları arabaları var, benim gibiler tabana kuvvet. İşte bu yazı da böyle bir yorgunluğun eseridir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.