Böyle Tesettür Olmaz!
Bazı İslâmcı kadınlar Feminist İslâmcılar, modern ve çağdaş Müslüman kadınlar!.. Sizi uyarmama izin veriniz.
Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi hepimizin üzerine olsun!..
Bundan sonra:
Malumunuz olsun ki, çoğunuzun tesettür kıyafeti Şeriat-ı Ahmediyyeye uygun değildir.
Başınıza renkli bir bez parçası dolamakla tesettüre girmiş olmazsınız.
Size şer'i tesettürün bazı şartlarını hatırlatıyorum:
1. Yabancı erkeklerin dikkatini, şehevî bakışlarını çekmeyecek,
2. Vücut hatlarını göstermeyecek.
3. Işıltılı, parlak, frapan, yaldızlı olmayacak.
4. Göğüsleri, kalçaları belli etmeyecek.
5. Örtünün altındaki saçlar deve hörgücü gibi olmayacak.
6. Tesettürlü kadın makyaj yapmayacak.
7. Ev dışında parfüm kullanmayacak.
Bugün bazı tesettür firmalarının "Tesettür kıyafeti" diye pazara sürmüş oldukları kıyafetler şer'î tesettür değil, şeytanî tesettürdür.
Hayır hanımlar hayır!.. Ben sivri dilli değilim. Âcizâne emr-i mâruf ve nehy-i münker yapıyorum o kadar.
Biliyorum kimileri bana kızacak. Çok zaman Hak ile halkı aynı anda razı ve hoşnud etmek mümkün olmaz.
Şuurlu Müslüman hanımlar ve kızlar Kur'ân'a, Sünnete, fıkha, Şeriata uygun tesettüre girsinler. Onlar için hayırlı olan budur.
Daracık, rengârenk, dikkatleri çeken giysilere ve başörtülerine bürünerek sokaklarda, caddelerde, meydanlarda arz-ı endam etmekle Müslümanlık sergilenmez, sahte İslâmcılık sergilenir.
Para kazanmak için, zengin olmak için İslâmî tesettürün canına okuyan firmalara yazıklar olsun!
Ey ulemâ, ey fukaha, ey hükema, ey Müslüman ashab-ı mesâlih!.. Nerdesiniz? Niçin halkı uyarmıyorsunuz?
Bu uyarıları yapmak benim işim değil, öncelikle ulemânın işidir.
Maalesef tesettürün de canına okudu bazıları.
Uyanalım... Bu tesettürle kurtuluş olmaz.
İnşaallah hakikî ve şer'î tesettüre bürünen mü'mine kadınlar şehid sevabı alırlar.
* (İkinci yazı)
FELÂKETLERE KARŞI ÖNCEDEN TEDBİR ALMAK
DÜNYADA iklimlerin değiştiği inkâr edilemez bir gerçektir. Pakistan'daki son yağmurlar tarihte benzeri görülmemiş bir felâkete yol açtı, 15 milyon insan evsiz barksız kaldı. O kardeş ülkedeki felâkete karşı tedbir alınabilir miydi? Elbette alınabilirdi ama alınmadı.
Birkaç gün önce Rize'de yağmurlar bir beldemizi alt üst etti. Deniz kenarındaki (o hesapsız kitapsız aptalca yapılmış) yol yer yer çöktü, dehşetli toprak kaymaları oldu, insanlarımız öldü, maddî zarar büyük. Acaba bu felâkete karşı önceden tedbir alınamaz mıydı? Muhakkak alınabilirdi ama alınmadı.
Yağmur sularının selleşmesini, heyelanları (toprak kaymalarını)ne önler? Ormanlar önler, üzerinde bitki bulunan topraklar önler... Dere yataklarına bina yapılırsa ne olur? Seller akacak yol bulamaz, felâketler olur.
Yağmurlu bir bölgede denizle karanın bitiştiği bir sahile yol yapılırsa ne olur? Fırtınalarda, sellerde, heyelanlarda yol çöker, felâket olur.
Büyük iklim değişikliği ile ülkemizin bir kısmı çölleşecektir. Buna karşı tedbir alınabilir mi? Elbette alınabilir. Çöl demek üzerinde hiçbir bitki bulunmayan yer demek değildir.
Çölleşmeye başlayan bölgelerde çöl bitkileri, çok sıcak ve susuz iklimlerin bitkilerinin yetiştirilmesi için tedbirler alınır, çalışmalar yapılır.
Bu yaz alışılmamış sıcaklar gördük. Acaba kış ılık mı geçecek, yoksa aşırı sıcaklara mukabil dondurucu soğuklar mı olacak?Ben uzman değilim, kesin bir şey söyleyemem. Devletin, belediyelerin uzmanlara danışarak tedbirler alması gerekir.
Tedbirlerin önceden alınması gerekir.
İstanbul yirmi milyonu aşan nüfusu ile (sakın az gösteren rakamlara inanmayın, güvenmeyin) başlı başına çok büyük bir problemdir. 20 küsur milyon nüfusla yetinmeyip şehri kırk milyona çıkartma plan ve teşebbüsleri olduğunu duyuyorum... Üçüncü köprü ile hayli orman ve yeşil arazi tahrip edilecek ve yapılaşma olacaktır. (Rantçılar önceden çok arazi kapattılar...) Günün birinde İstanbul civarında da, Rize'de olduğu gibi seller, toprak kaymaları, çeşit çeşit felâketler görülebilir. Bundan birkaç yıl önce Ayamamaderesi kenarına yapılan binalar yüzünden sel olmadı mı, insanlarımız ölmedi mi?
Hülasa-i kelâm:
1. İklim değişikliklerine karşı BÜTÜN tedbirler alınmalıdır.
2. Bu tedbirler en kısa zamanda hayata geçirilmelidir.
3. Sellere karşı...
4. Toprak kaymalarına karşı...
5. Bazı bölgelerde çölleşmeye karşı...
6. Karadeniz sahil yolunun çökmesine karşı...
7. Bu tedbirlerin hayata geçirilmesi esnasında harcanacak devlet ve belediye paralarının bir kuruşu bile asalak ve haşarat rantçılara kaptırılmamalıdır.
8. Hazırlanacak raporlar konusunda Japonlardan, Güney Korelilerden, Singapurlulardan, başka medenî ve başarılı ülke uzmanlarından ve kurumlarından yardım ve hizmet alınmalıdır.
Hz. Ömer "Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa, ilahî adaletin benden soracağından korkuyorum..." buyurmuşlardır.
* (Üçüncü yazı)
PROTESTO
İktidarı sigara konusundaki yasakları, kısıtlamaları, engelleme ve kösteklemeleri konusunda ne kadar tebrik ve tahsin ediyorsam; alkollü içkilerin üretiminin artması, ülkenin meyhaneye dönmesi, rakı fabrikalarının çoğalması konusunda da o derecede kınıyorum.
Bir Müslüman olarak başka ne yapabilirim?
Eskiden Tekel rakısı vardı, şimdi 16 çeşit rakı üretiliyormuş. Rezalet!
Sigara sağlığa zararlı da, alkollü içki değil mi?
Bir Müslüman, Müslüman olduğu için alkollü içkilere, sarhoşluğa karşıdır.
Alkollü içkilerle, yasal sınırlar içinde mücadele etmek, emr-i mâruf ve nehy-i münker farizası içinde mütalaa edilen dinî bir vazifedir.
Bugün Rusya'nın başındaki en büyük belâ, alkollü içkilerin yaygın ve aşırı şekilde içilmesidir. Allah saklasın Türkiye de bu konuda Rusya'nın haline düşebilir.
Müslümanlar!.. Alkollü içkiler, kumar, fuhuş, zina, riba, haram yeme, lüks, israf, sefahat gibi konularda gevşeklik göstermeyiniz. Gösterirseniz ileride büyük bir felâkete uğrayabilirsiniz.