MHP'nin Kürt politikası değişecek mi?

MHP'nin Kürt politikası değişecek mi?

Referandum akşamı bir kanalda "hayır" koalisyonuna mensup bir hukukçu hızını alamamış, hâlâ madde madde itiraz gerekçelerini anlatıyordu. Oylamanın bittiğini ve sonuçların neredeyse kesinleştiğini hatırlatmak zorunda kaldım. Demokrasinin herkesin içine sindirmesi gereken en doğal sonucu: Sandık ortaya çıktı ve halk hükmünü verdi. Şimdi herkes bu sonucu saygı ile hazmedecek. Dava görüldü, ihtilaf çözüldü ve nihaî hüküm verildi. Artık herkes bu hükme göre amel edecek.

Referandum elbette sadece bir anayasa oylaması değildi. Parti tercihleri ve politikaları referandum ile test edildi. CHP çok zorlandı; MHP ise bu zorlu virajı alamadı. MHP lideri, şapkayı eline almış arabanın sağını solunu kontrol ediyor, nerede hata yaptığını bulmaya çalışıyor.

Referandum boyunca Eski MHP dokusu ile Yeni MHP yapısı tıpkı iki ayrı parti gibi rekabete girişti. Orta Anadolu'nun klasik milliyetçi-muhafazakâr seçmeni ile öne çıkan Eski MHP, Batı Anadolu'da yeni yeni oluşan laik-ulusalcı Yeni MHP referandum ekseninde tam karşı kutuplara yerleşti. Bu kutuplaşma MHP yönetimi ile Ülkücülerin çatışması olarak kamuoyuna yansıdı. Milliyetçi-muhafazakâr taban, 12 Eylül ile hesaplaşma kadar, yargıyı değiştirmeye de destek verdi.

Referandumda "evet" oyu kullanan MHP'lilerin MHP yönetimi ile doku uyuşmazlığını gösteren bir başka çok önemli özelliği daha var. Geleneksel milliyetçi-muhafazakâr taban, Kürt sorunu konusunda da MHP içinde en ılımlı kesimi oluşturuyor. MHP Batı Anadolu'da anti-Kürt dalga üzerine yerleşip yükselirken, asıl geleneksel tabanı Kürt sorununa daha "muhafazakâr" yaklaşmayı sürdürüyor. PKK terörüne tepkiyi vesile ederek yükselen anti-Kürt eğilimler, İç Anadolu'da hiçbir zaman Türk-Kürt düşmanlığına dönüşmedi. Kürt karşıtlığı, sadece kozmopolit nüfusa sahip Batı bölgelerinde MHP'ye yönelen bir siyasî anlam ve derinlik kazandı.

MHP'nin referandumda aldığı ağır yenilgi, Kürt politikasının da iflas ettiği anlamına geliyor. MHP referandumu, demokratik açılımın bir ara aşaması olarak tanımlamış ve pakete muhalefetini neredeyse tamamıyla Kürt sorununa endekslemişti. Anayasa değişikliği, demokratik açılımın hazırlığıydı. Referandum sandığında çöken de, işte MHP'nin bu tezi oldu.

MHP'nin Kürt sorununun çözümüne yönelik atılan adımlara karşı etkili bir blokajı var. 2007 yılında askerler, 24 yıl takip edilen silahlı çözüm stratejisinin iflasını ilan edince devlet politikası eksen değiştirdi. Zorunlu asimilasyon politikasının yerini, TRT Şeş'te somutlaşan gönüllü entegrasyon politikası aldı. MHP ise, Kürt taleplerini dengeleyen, verilecek tavizler için çıtayı belirleyen, bunun için de terk edilen politikaları savunan bir partiye dönüşerek oluşan boşluğu doldurmaya girişti. MHP'nin atılan her adımı kilitleyen sert ve yıkıcı muhalefeti, anti-Kürt dalgayı arkasına alarak üniter-millî yapıyı müdafaa etmek anlamına geliyordu. AK Parti, MHP'nin bu sert blokajını kıramadı. MHP neredeyse tek başına Kürt sorununun çözümünü kilitledi.

AK Parti'nin kıramadığı bu blokajı, tek başına referandum sandığı kırmış görünüyor. Şayet MHP, sonuçları il il analiz eder ve hatayı kendi politikalarında ararsa, Kürt politikalarının çöktüğünü fark edecektir. MHP, bu sonucu fark etsin veya etmesin karşı karşıya olduğu bu objektif durum, Kürt sorununun çözümü için ılımlı bir iklimin çok önemli işaretlerinden biri.

Türkiye Kürt sorununu çözmek zorunda. MHP, Kürtleri karşısına alıp, Türklerin desteği ile yoluna devam eden bir parti olma şansını kaybetti. Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü için Kürtleri ikna etmeye çalışan bir MHP, bu ülke için büyük bir kazanç olmaz mı? Kürtlerin eşitlik taleplerini karşılamak bu ülkenin bölünmesine değil, bütünlüğünü sürdürmesine hizmet edecek. Demokratik açılım, MHP'nin iddia ettiği gibi PKK açılımı değil, tersine PKK'yı tasfiye edecek olan sürecin adı. MHP'nin gördüğü şey, durduğu yere bağlı. Referandum MHP'yi farklı bir yere taşıdı. Bu yerde MHP'nin Kürt politikası köklü biçimde değişmek zorunda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi