Son sıralarda Batı'da, Müslümanlar arasında çoğulculuğun sembolü olarak sık sık Kurtuba ve İbni Rüşd'e atıflar yapılır oldu. Aslında bu meseleyi müstakil olarak ele almak gerekir. Bununla birlikte Sıfır Noktasında 'terör anlayışına panzehir' olarak düşünülen Kurtuba İslam Merkezi beklenilenin tam tersine Batı'daki azgınların daha da azgınlaşmasına neden oldu. Hatta projenin isim babası olan Faysal Abdurrauf, Kurtuba İslam Merkezi'ne karşı çıkan Amerikalıları 11 Eylül saldırganlarına benzetmiştir. Lakin kendisini merkezlerinde ağırlayan CFR Başkanı Richard Haas aksine dünyadaki her 100 teröristten 99'unun Müslümanlar arasından çıktığını savunuyor. Demek ki, CFR değişmemiş bizim bildiğimiz CFR. Hâlâ bıraktığımız yerde otluyor. Herkes Faysal Abdurrauf'un kaşı yapayım derken göz çıkardığını ve eski yaraları deştiğini savunuyor. İyi niyetli olmak güzel ama bazen sonuç vermiyor. En azından Faysal Abdurrauf'un girişimi bize bunu gösterdi. Adeta bu projesiyle birlikte arı kovanına çomak soktu. İki toplumu birbirine yaklaştırmak isterken tam tersi bir sonuçla karşılaştı. Böylece Sıfır Noktasının İmamı lakabına da istihkak kesbetti (Feisal Abdul Rauf - the so-called Ground Zero Imam./ The imam behind the New York mosque enjoys his megaphone/ By Dana Milbank Monday, September 13, 2010; 3:28 PM.). Abdurrauf'un girişimi ABD ile İslam alemi arasındaki uçurumun daha da artmasına ve derinleşmesine vesile olmuştur. Tamir edeyim derken yarayı azdırmıştır. Sıfır Noktasının İmamı Faysal Abdurrauf bu kızışma ve gerilim atmosferinden sonra kendisini ve projesini izah etmek ve savunmak durumunda kalmış ve Arap alemine çıktığı seferden döndükten sonra kendisini Amerikan medyasına anlatma lüzumunu hissetmiştir. Larry King'e konuk oldu ve New York Times'a konuyla ilgili yazdı ve ABC'ye konuştu. Bunun ötesinde CFR'ye konuk oldu ve burada huzura çıktı ve sorulara cevap verdi.

Abdurrauf Amerikan medyasını suçluyor ve medyanın çılgın papazın Kur'an yakma teşebbüsünü büyüttüğünü, şımarttığını ve böylece olayın kontrolden çıktığını düşünüyor. Bununla da kalmıyor ve Sarah Palin gibi 'Modern Age yani modern çağ' siyasi Mesihlerini de suçluyor. Bunlar kışkırtma ustaları. Irak Savaşını destekleyen Fox Tv gibi kanalları da kışkırtma odakları olarak zikretmekten kendini alamıyor. Sözgelimi, projeye karşı çıkan fanatik Amerikalılar, Manhattan'a cami veya İslam merkezi yapmanın terörü ödüllendirmekten başka bir anlama gelmeyeceğini savunuyorlar. Halbuki, Faysal Abdurrauf'un tezi tam tersine burasını ılımlılığın kalesi ve 11 Eylül düşüncesinin de panzehiri haline getirmek. Unuttuğu şey Müslümanları ılımlılar ile radikaller arasında saflaşmaya ve cepheleşmeye itenler aslında kendileri bu ayrıma inanmıyorlar. Onlara göre, İslam'ın hepsi de bir. Faysal Abdurrauf gibiler sadece kutuplaşma aracı olarak kaldıkları sürece bir beis yok. Yoksa cazibe odağı haline gelmemeliler. Aksine, Abdurrauf kendi aşırılarını teskin etmek isterken Amerikan fanatiklerini kışkırtmış oldu. Netice itibarıyla, anayasal bir hak olmasına rağmen Amerikan halkının yüzde 66'sı Manhattan'a bir cami yapılmasına karşı çıkıyor.

İti tarafın radikallerini aynı kampa toplayan Faysal Abdurrauf bunların karşısına da panzehir olarak kendisini koyuyor. Üsame Bin Ladin, Sarah Palin ve Franklin Graham'ı aynı fustata veya cepheye toplayan Abdurrauf bunların karşısına da kendisini koyuyor. Lakin bu tasnif Amerikalara pek kaba gelmekte ve Sarah Palin ile Bin ladin'in aynı kefeye konulmasını hazmedememektedirler. Onlar 'bizim radikalimiz iyidir' havasındalar. Faysal Abdurrauf ise tam tersini savunuyor. Kamplaşmanın Müslümanlar ile gayri Müslimler arasında olmadığını bilakis her dini geleneğin ılımlılarıyla aşırılar arasında yaşandığını savunuyor. 50 yıl önce de John F. Kennedy, ülkedeki Protestan ile Katolikler arasında armoni ve uyum sağlamaya çalışmıştır. Hâlâ da Katolik ve Protestan ayrımı yer yer devam ediyor. Derinden derine siyah beyaz ayrımı devam ettiği gibi. Buna bir de kısmen Müslüman-gayri Müslim zıtlaşması eklenmiştir.