‘Nüfus bombası’ tarihe karışıyor!
Bush, 2002 yılına ait BM'nin Araplar arasında beşeri kalkınma ve gelişme seviyesiyle alakalı raporundaki verilerin düşüklüğünü istismar ederek ve suret-i haktan görünerek Arap dünyasına yönelik Napolyon ve Churchill'den sonraki en büyük askeri hamlesini yapmıştı. Lakin son veriler gerçekten de dehşet verici ve tüyler ürpertici. Adeta gelecek 10 ya da 20 yıl içinde Arap nüfusu gerileyecek ve belki de eriyecek gibi. Bush'un umurunda mı? Belki de onu ve onun gibilerini en sevindirici husus bu olabilir. Araplar da ölmüş ağlayanı yok makamında 'la bevakiyete lehu' derler. Gerçekten de Arapların ağlayanı yok. Bundan 10 yıl önce özellikle muhafazakar kabul edilen Suudi Arabistan gibi ülkelerde boşanma oranlarını duyunca az kalsın küçük dilimi yutuyordum. Yine aynı yıllarda Suudlu hiç evlenmeyen bekar kadın sayısının 1.5 milyon civarında olduğunu öğrenmiştim. Belki de bu sayı bugünlerde çok daha yüksek oranlarda olmalı. Hatta İran ve Suudi Arabistan gibi muhafazakar veya daha İslami rejimlere dair verilerle Tunus gibi laik rejimlere ait veriler arasında pek de büyük bir farkın olmadığı anlaşılıyordu. Yine BM raporlarına göre, Tunus'un komşusu Libya'da evlenme yaşı bu kadar yükseklerde seyreder ve boşanma oranlarındaki hız aynen devam ederse bu ülke gelecek birkaç on yıl içinde tarihe karışabilir. Yine 2010 ile 2020 arasında Suriye gibi doğum oranının yüksek olduğu bir ülkede dahi nüfus hızının durgunlaşacağını öğrenmiştim. Lübnan'dan sonra (Marunilere karşı Şiiler) Filistinlilerin de mefharet yani övünç kaynağı olan yüksek doğum oranları da sarsılmaya başladı. Aile düzeninin tepetaklak olmasıyla birlikte artık tek yarış alanımız olan demoğrafik alanda da pes etmeye ve havlu atmaya başladık. Batı hastalığı burada da bizi vurdu.
Newsweek dergisinde Dan Ephron adlı yazarın Israel's New Math başlıklı yazısında ortaya konduğu gibi hala Filistinlilerin nüfus artış hızı ve doğurganlık oranı Yahudilere nispetle bire iki seviyesinde olsa da veriler Filistinliler arasında da nüfus hızının yavaşlamakta olduğunu ortaya koyuyor (September 6. 2010). Tunus'da ise her iki gençten birisi evlenmeyi düşünmüyor. Hiç evlenmeyen kadınların sayısının 4 milyon 900 bir kadın arasından 1 milyon 300 bini aştığı ifade ediliyor. Doğurganlık tehlikede olduğu gibi ülkenin geleceği de tehlikede. Bu hususta İslam dünyası Batı ile arasındaki mesafeyi maalesef çok hızlı bir biçimde kapatıyor. Geçmişte birçok insanın aktardığı ve inandığı "2050 yılında son Alman'ın cenazesini bir Türk kaldıracak" yönündeki şaka da artık gerçeği ifade etmiyor. Kaddafi, Türklerin katılımıyla AB'nin bir İslam kulübü olacağını iddia etse de bunlar gerçeğe tekabül etmiyor. Kaddafi Batıların korkularını depreştirse de neticede onun uyarısı Bernard Lewis'in bu yöndeki sahte uyarısı veya kışkırtmasından başka bir şey değil. Zaten nüfus üstünlüğü de tartışmalı bir üstünlüktür. Organize kabiliyeti olmayan çoğunluklar azınlıklar tarafından idare edilmeye mahkumdur.
Tekrar Tunus faciasına dönecek olursak; erkeklerin yüzde 46'sı ve kadınların ise yüzde 38'i evlenmiyor. Tunus'da toplam bekar oranının 3 milyon 273 bine ulaştığı ifade ediliyor. Hollanda'da aile dağılırken aile fertlerinin atomizasyonu yaşanıyor ve aileden değil, single yani fertlerden bahsediliyor. Lakin Tunus gibi bir ülkenin de Hollanda seviyesine doğru hızla ilerlediğini görüyoruz. Bu demektir ki, toplumun fertleri birbirine karşı yabancılaşmış. Akrabalık ilişkileri ölmüş ya da can çekişiyor. Belki de dünya böyle bir dönemi ilk defa yaşıyor. İnsanlığı savaşlar değil bencillik ve dünyevileşme kırıyor. Demek ki dünyayı çok sevmek ve ona dalmak insanı var etmiyor belki insan soyunu tüketiyor. Tunus'da evlenme yerine bekarlaşma eğilimini iki nedene bağlıyorlar: Bunlardan birincisi, yüksek öğretim. İkincisi de Batılılaşma ve batılı değerlere göre hayat tarzı sürdürme. Doğurganlığı önleyen en büyük etkenlerden birisi de 'vücudum benimdir ve onu istediğim gibi kullanırım' anlayışı. Bütün bu veriler aslında tehlike çanlarından öte anlayan için ölüm çanları. Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az. Burada bir hadisi şerifin anlamı tecelli ediyor: Sizden öncekilerin(Hıristiyanlar ve Yahudiler) izlerini ve yollarını karış karış takip edeceksiniz onlar kertenkele çukuruna girse de siz onları orada da takip edeceksiniz. Biz hâlâ başörtüsü; din ve laiklik girdabında kavga verirken; ülke ve ülkeler ellerimizin arasından kayıp gidiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.