Battal Gazi ve Milli Piyango
Karındaşımdan farksız bir kardaşımın yeğeninin düğünü için hafta sonu Malatya’daydım. Battal Gazi ruhlu Malatyalılar; barışta ve savaşta hep öncü olmuşlardır. “İyi huya” ve “temiz mayaya” sahip olanları, fedakârlıkta ve vefakârlıkta yarış halindedirler.
İşte Malatya’da böyle dostlarla birlikte olduk. Malatyalı olmadığı halde aynı ruha sahip ve bir Malatyalıdan öte bir Malatyalı gibi halka hizmet etmekte yarış eden; dili, gönlü, yüreği hizmet ve iyilik için atan ruhu pak, düşünesi hak olan insanlarla beraberdik.
Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun, elbet paylaşacağım anılarım var lakin bir cümleyle; “Tavacı Şükrü” adıyla bilinen üç kattan ibaret ve her türlü sosyal tesise sahip ünlü mekândan söz etmeliyim. Malatya’ya yolu düşenlere Tavacı Şükrü’yü tavsiye ederim. Yemeklerin lezzeti kadar, sahibi ve çalışanlarının güler yüzlülüğü daha önemli ve güzeldi.
Malatya’ya yolum düştüğünde uğramadan geçemeyeceğim yerlerden birisi de Battal Gazi İlçe’si sınırlarında bulunan Ulu Camii’dir. 1224 yılında, Selçuklu Hükümdarı I. Alâeddin Keykubat zamanında yapılan eserin mimarı Mansur bin Yakup. Plan ve yapımında kullanılan malzeme bakımından Büyük Selçuklu mimarisinin Anadolu’daki tek örneğidir.
Ulu Camii’nin içinde dolaşmak, oturmak, dinlenmek çok keyiflidir. Bir nevi psikoloğum gibidir. Ayrıca Büyük İslam kahramanı Battal Gazi’nin ruhunun da ilçede olduğunu bilmek daha da rahatlatır. Yani rahatlatırdı. Bu seferki ziyaretime kadar öyleydi.
Pazar günü Battal Gazi’ye geçip Ulu Cami’ye gittik, 800 yıllık bir mimarinin altında insan kendisinin eridiğini hisseder burada. Mührü Süleyman’a baktıkça, o çinilere ve tuğlaların inci gibi döşenişleri arasında gezindikçe insan bir hoş olur. Caminin serinliği, genişliği ve temizliği ise insanı daha bir huzura gark eder. Şükürler olsun bunları yaşadık.
Camiden çıktıktan sonra şehrin sokaklarına daldık. Etraf epeyce süslenmişti. Battal Gazi Kervansarayı’nın açılışı ile akşama da kaç bin liraya mal olduğu bilinmeyen bir konser varmış. Açılış ve konserle birlikte Milli Piyangonun bilmem kaçıncı çekilişi de oradaymış. Haliyle çekilişin adına da; “Battal Gazi Milli Piyango” çekilişi denilmiş.
Battal Gazi ile Milli Piyongo’yu yan yana getiren zihniyetin ne Battal Gazi’ye ne de Malatyalılara karşı saygısının olmadığını düşündük. Milli Piyango gönüllü bir kumardır. Bu işin esası, kazanma umudu “bir” olan ama kaybetme kesinliği “yüzde doksan dokuz” olan “umut tacirliğidir.” Battal Gazi’nin ismiyle yan yana gelmesi ise büyük bir saygısızlıktır.
Bir de Battal Gazi Kervansaray’ına uğrayalım dedik. Kervansaraya doğru giderken şu afişler dikkat çekiciydi; “Battal Gazi Ruhunu Canlandıran bilmem kime teşekkür ederiz.” “Tarih Kokan Battal Gazi’ye Hoş Geldiniz.” “Dünü Gördük, Bugünü Yaşadık, Geleceği Aydınlatıyoruz.” Ve Kervansaray’ın giriş duvarındaki son afiş de şuydu; “Ağlayan Bir Vakıf Eseri Daha Gülüyor.”
Gülen vakıf eserinin ilk avlusuna girdik, sonra ikinci kapalı kısma geçtik. Açılış münasebetiyle içeride resim sergisi varmış. Ama ne resim sergisi. Kadın veya erkek fark etmez, normal bir aile bireyinin; yani erkekse; anasıyla, bacısıyla, karısıyla gezemeyeceği, kadın ise kocasıyla, babasıyla, kardeşiyle rahatlıkla gezip göremeyeceği bir sergiydi.
Türkiye’de kadına iki türlü bakış vardır. Birinci bakış, “Annedir.” Bu bakış; kadını başkalarına karşı her türlü cinsel obje ve cinsel istismar malzemesi olarak kullanmaz. Herhalde hiçbir evlat annesinin cinsel meta olarak görülmesini istemez ve düşünmez.
Bir görüşe göre de kadın cinsel objedir metadır. İşte bu sergide kadın öyle resmedilmişti ki, kadın portrelerinin hemen hepsinde kadının cinsel özellikleri ön plana çıkarılmıştı. Kim yapar, kim eder, kim sergiler, kim bu işlere ev sahipliği yapar bilmem, bilmek de istemem. Yalnız bilirim ki; camide çan çalınmaz, kilisede de ezan okunmaz. Soru: “Kervansaraylar hizmet verdikleri yüzyıllarda NÜ resimlere hiç ev sahipliği yapmış mıdır?”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.