Malatya, Hamido, İnönü, Özal ve Erdoğan
Malatya; insanıyla, doğasıyla, yemesiyle içmesiyle; siyasal, sosyal, kültürel ve tarihi dokusuyla en renkli illerimizden birisidir. Kayısısı, bulguru, yarması, siyah mercimeği, yani fabrikasyon olmayan tüm yiyecek ve içecekleri çok özel bir ilimizdir.
Tabii Bey Dağı ve Kernek bir de Kanal Boyu, Malatya’dan söz ederken hemen akla geliveren güzelliklerdir. Esasında Malatya’nın bir de insanları çok ünlü ve özeldir. Malatya’yı insanları daha çok meşhur etmiştir. Malatya denilince akla gelen isimleri alt alta koysak, yazı dizisi olur. O sebeple bir iki isimden söz etmek kâfidir.
Yazının başlığında yer alan isimlerden bir tek R. Tayyip Erdoğan Malatya’da dünyaya gelmemiştir ama Özal’dan sonra Türkiye’nin her yerine olduğu gibi Malatya’ya da çok önemli hizmetler getirmesi hasebiyle Malatyalılar Başbakan Erdoğan’ı da hemşehrileri sayıyor ve “O önce bir Türkiyeli, sonra da bir Malatyalıdır” diyorlar.
Böyle söylemelerinde hakikat payı var. Hükümetin ve belediyenin önemli hizmetleri sayesinde Malatya’nın çehresi çok değişmiş. Özellikle altyapı ve şehir içi yollarında yıllardır yapılmayanlar yapılmış ve alt geçitli-üst geçitli bir Malatya meydana gelmiş, halen çalışmalar bütün hızıyla devam ediyor.
Malatya’nın önemli isimlerinden birisi de rahmetli Hamido’dur. Hamido Malatyalılar ve vatandaşlarımız tarafından ne kadar tanınır bilinir bir ölçüm imkânım yok ama Hamido Malatya’nın “talihsiz tarihinde” bir dönüm noktasıdır. Yani CHP zulmünden kurtuluşun diğer adı Hamido’dur ve Hamido dönemidir. Bu sebeple de suikasta kurban gitmiştir.
Malatya ve CHP zulmü demişken, kentin ünlü isimlerinden İsmet’ten de bahsetmeden geçmek olmaz. Türkiye’deki ve Malatya’daki en büyük heykel, İnönü’ heykeliymiş. Adını taşıyan meydanda Valilik binasına arkasını dönmüş durumda dikilen İnönü heykelinin, milletten nasıl zorla para toplanarak inşa edildiği de ayrı bir drammış. Geçelim.
Malatya’nın ünlü simalarından birisi de Allah rahmet eylesin Turgut Özal’dır. Malatya tarihi boyunca merkezi hükümetten bir Özal zamanında yatırım görmüş, bir de halen, Erdoğan zamanında hizmet almaya devam ediyormuş. Elle tutulur gözle görülür ne kadar yatırım ve hizmet varsa, altından ya Özal hükümeti çıkıyor ya da Erdoğan hükümeti.
Özal ve Erdoğan hükümetleri arasında geçen kargaşa ve kaos yıllarını ise kimse hatırlamak istemiyor. Malatyalılar şimdiye bakıyor, yarına bakıyor. Barışa, huzura, kardeşliğe hizmet etmek amacıyla tarihinde olmadığı kadar büyük bir oranla referandumda “Evet” demenin haklı gururu ve onurunu yaşıyor. Bu onur ve gurur ise sokakta çok net görülüyor.
Özal rahmetlinin Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde hakikaten Malatya köy görünümünden çıkıp kent olmuş. “İnönücüler gibi milletin evinden bulgurunu, ununu alıp pazarda sattıktan sonra heykel yaptırmamış.” Bu ifadeler Malatyalılara ait bana değil.
Rahmetli Özal’ı ben de çok severim. Bu yüzden Özal’dan söz eden herkesi de severim. Yazıya başlamadan önce haberlerde oğul Ahmet’in babasının suikastıyla ilgili açıklamasını okudum. Söz buraya gelmişken, oğul Ahmet Özal’a buradan şunu söylemek isterim:
“Şimdiye kadar neredeydin efendi? Yıllarca onun için mi Mesut Yılmaz’ı şıp şapladın, onun için mi ‘Ret’ cephesinde yer alanlarla beraber olup, önce ‘Hayır’ diyeceğim sonra ‘Evet’ diyeceğim’ diye bocaladın. Babanın ve nice böyle faili meçhullerin cinayetleri aydınlansın diye Türkiye referandumda ‘Evet’ derken, sen karanlığın sürmesini isteyen özde değil, sözde demokrat ‘Ret’çilerle beraber oldun. Şimdi çıkmışsın, ‘Babamın dosyası açılsın” diyorsun. Niye referandumdan önce söylemedin bunları?” Geçelim.
Olabildiğince iyiliklerden, güzelliklerden söz edeyim istedim ama yine beceremedim. İnönü ve oğul Özal araya girince işin tadı kaçtı. Ama şunu da unutmamalı; “Böyle kişiler iyilerin imtihanıdır. Aksi takdirde iyiler, imtihanda olduklarını unuturlar.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.