Ee vaktiydi!
ÖSYM’de dokuz kişi görevden alınmış. E çok şükür! Başka ne diyelim. KPSS, ÖSYM, sırada diğer harflerin kombinasyonlarından oluşan diğer bütün akronimler olabilir (!). Nedir bu Allah aşkına! Ne ciddiyetsizlik. Günlerdir bekliyorduk, sorumlular nerede, ne zaman “su” yüzüne çıkartılacak diye tabii bir taraftan da gelişmiş ülkelerde olsaydı değil yakın sorumlular, en başta bakan istifayı basardı diye iç geçirerek… Bu kadar demokrasiye bu kadar deontolojik etik olmalı! Ağırdan, aheste ve bir miktar yani. Şimdi bir adım geri gidip salim kafayla düşünelim: Türkiye’de bir süredir bilgi ölçme aparatında sorun yaşıyoruz. Sadece aparat bozuk olsa haydi idare edin, bazen içi de yolun ortasında bırakıyor insanı. ÖSYM yaz boz tahtası, SBS yine öyle. Çocuklarımızın, gençlerimizin, ev geçindirecek memurların hayatıyla oynuyor birileri. Sınav deniyor tamam (aslında tamam falan da değil de haydi neyse, o bir başka yazı konusu. Bu zamanda, hangi gelişmiş ülkede merkezi tek bir sınavla insanların kaderleri belirleniyor? Böyle bir at yarışı batılılaşmanın neresine oturuyor?) ama ya soru yanlış çıkıyor, ya da birden fazla cevabı oluyor, ya siyasal doğruluktan uzak, yoruma açık, problemli sorular soruluyor, ya da hiçbir şey olmadı kopya, hırsızlık bulaşıyor. Yaz boz tahtası mı ki bu haydi, sil baştan olsun, harcanan emek, vakit ve de nakit! İtibar kaybıysa cabası (ama öyle gözüküyor ki buna pek aldırış eden de yok.)
Darısı RTÜK’e!
Başlığa yukarıda okuduklarınızdan bağımsızlık atfetmeyiniz. Bu akronimimiz ne işe yarar meraktayım. Derin bir merak benimkisi. Bakıyorum televizyonlarımız her geçen gün müthiş bir hızla seviyeli (!) yayınlarına bir yenisini ekliyorlar. Ama ne ekleme. Açılım yapıyorlar. Ama ne açılım (!) Gözleriniz fal taşı gibi açılamıyor çünkü gördüğümü görmüş olamam değil mi ile beyninizle kendinizce tartışmaya girmişken, parmaklarınız kazanıyor çekişmeyi ve kendinizi kanalı değiştirmiş halde buluyorsunuz. Çok şükür bir rahat nefes alabilirsiniz şimdi!. De bu neydi şimdi? Birileri milletin örf ve adetine, din ve ilkesine meydan okuyan bu sahnelerle kanalları işgal ederken RTÜK ne ile iştigal eder? Armut mu toplar?
Özenir bezeniriz, karşısında ezilir büzülürüz. Batı. Batı televizyonlarında var mıdır bu ahlak dışı görüntüler, mahremi ortaya döken sahneler? Bu kadar umarsızca, pervasızca. Gelin görün ki yok! Aşağılık kompleksinin verdiği hızla olmalı, onların döndüğü yoldan daha biz yeni gidiyoruz. Gidelim bakalım. Ama şunu da bilelim bu yol iyiye götürmez bizi. Sadece dönüşümüzü geciktirir. (Tam da ben kendi kendime söyleniyordum ki yalnız olmadığımı farkettim. Adı geçmeyen iki dizi hakkında Konya'da bir üniversite öğrencisi şikayetçi olmuş, dava açılmış. Halkımız devlet makinemizden her zaman önde!. Yetkililerin toparlanıp hareketlenmesi hafta sonunu buldu. Öğrendik, RTÜK uyarı cezası vermiş "malum" iki diziye. Bir başka deyişle vaziyeti kurtarmış. Eh zahmet etmiş!)
Eğri oturup doğru konuşalım... Son sekiz yılda bu ülkede birçok güzel şeye imza attı bu hükümet. Halktan yana Haktan yana. Ama toplumsal kültürel yozlaşmaya engel olmak bunlardan biri olmadı. Ve hatta çanak tuttu. Bu yozlaşmanın önde gelen aktörlerini rol modelleştirdi. Tabiri caizse koluna taktı gezdirdi. Gün gelir hesap döner, korkarım pişman olurlar. Bizden hatırlatması.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.