Ah, ah!..
“SP’de fırtına ne zaman kopacak” diye bekliyordum. Görünen köyün manzarası hiç de iyi değildi. Bu partiye gönül veren insanların alışık olmadıkları şeyler yaşanıyordu son zamanlarda.. Sonunda beklenen fırtına koptu.
Hem de hiç beklenmedik bir şekilde..
Erbakan kanadı, Kurtulmuş’u kongreye zorlamak için İstanbul il kongresine hazırlanırken, Ankara’dan gelen haber siyaset dünyasında şok etkisi yaptı. Mahkeme, SP’yi, kayyuma devretti.. Kayyum olarak da davacı tarafı kayyum olarak tayin etti.
Bu, Türkiye’de bir ilk. Dünyada da ilk olabilir..
Kayyum fikri kimin aklı idi onu bilmiyorum. Ama bu fikrin SP’ye hayır getirmeyeceğini biliyorum..
İşin tadı kaçtı. Kurtulmuş ve ekibinin SP ile bundan sonra yollarını ayıracağını düşünüyorum.. Bundan sonra artık; oğullar, damatlar, kızlar rahat rahat yönetime alınabilir.. Böyle bir partinin seçimlerde yüzde kaç oy alacağını hep birlikte göreceğiz.. Eğer Numan Kurtulmuş siyasete devam kararı alırsa, onun yüzde kaç alacağını da görürüz..
Bana kalırsa SP’nin işi zor.
Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, BBP arasında bir seçim ittifakı gündeme gelebilirdi..
Şimdi, Kurtulmuş seçime girmek istiyorsa, kongresini tamamlamış bir parti bulması gerekir kendine.
Tabii tahminde bulunmak için vakit çok erken. Daha mahkeme kararına itiraz yapılacak herhalde.. Kurtulmuş ve arkadaşları gelinen noktadan sonra nasıl bir karar verecekler göreceğiz..
Kayyum fikri Sav’dan çıktı ise, Sav SP’ye iyi bir gol attı.. Bu keskin sirke politikasının kimseye faydası olmadığı çok açık. Ama birtakım içeriden birilerinin fikri ise bu, demek ki, o kişinin bu sonucu elde etmek için Sav’a ihtiyacı yok.
Birilerinin Kurtulmuş’tan kurtulmak için Sav’ın kılavuzluğuna ihtiyacı varsa, işte o kılavuzluğun partiyi getirdiği yer burası..
Zamanı geriye sarmak mümkün değil. Olan oldu. Bundan sonra da hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmek mümkün değil..
Kurtulmuş; SP için son ve önemli bir şanstı. Öfke ve ihtiras bu son şansı da yok etti..
SP’de dikensiz gül bahçesi döneminin başladığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.. Bugün bu kavga burada bitmiş gibi gözükse de, devam edecek.. Kurtulmuş ekibi yeni kararlarını açıkladıktan sonra tartışma ve çözülmeler devam edecek.. Bir kısmı oraya, bir kısmı buraya gidecek ama insanların bir kısmı da küsüp evine gidecek. Bu kavgada taraf olmayacak.. Yine bir başka kısmı, başka denizlere yelken açacak..
Bu iç hesaplaşma bittikten sonra asıl tartışma, Erbakan sonrasında kendini gösterecek.. Erbakan yaşadığı sürece oğlu, kızı, damadı işin içinde olacak.. Ama ondan sonra Erbakan misyonunu kimin üstleneceği sorunu var.. Erbakan ailesinden biri mi üstlenecek bu misyonu, yoksa eski ağabeylerden biri, mesela Oğuzhan Asiltürk mü üstlenecek? O da kendi yaşarken, kendi emanetçilerini parti kadrosunda kritik görevlere atamak isterse ne olacak?
Bu sorunun birçok kişinin canını sıkacağını biliyorum.. Ama şimdiden soruyorum.
Kim ne yaparsa yapsın ama, bu haksız, hukuksuz ayıplı kavgaya dinî söylemleri, kavramları, kurumları karıştırmasın lütfen..
Siyaset, makam, para, güç, kadın, silahla şaka olmaz. Bunlar araya girdiğinde kardeş kardeşi tanımaz olur..
Siyaset velayet değil, vekalet müessesesidir..
Siyasetçiye güven olmaz. Bu konuda kişi kendi nefsine de güvenmemeli. “Beni bana bırakma” diye dua eder iyi bir siyasetçi ya da kamu görevi üstlenen, sorumluluğu üstlenen kişi.
Hz. Ali’nin makam odasının kapısını yıkarlar, Hz. Ömer’den hutbede cübbesinin hesabını sorarlar..
Bu işlerin buraya geleceği belli idi. Ama taraftarlar bunların konuşulmasını istemiyor. Hakaret ediyor, tehdit ediyor. Sonra da olan oluyor işte.
Bu işlerin bu kadar acele ve böylesine kötü gelişmesi sakın SP’nin EVET tercihinin faturası olmasın..
İnşallah birileri gelinen bu noktada tekrar Önder Sav ya da Haberal’a, Demirel’e fikrini sormaya kalkmaz.. İşler zaten yeterince karıştı.. Şimdi biraz sessizlik gerekiyor. Ayaktakiler otursun, oturanlar sırtlarına yaslansın.. Sabır ve dua ile.. Zararın neresinden dönülürse kârdır..
Bu şarkı böyle bitmemeliydi..
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.. Dünyaya nizam vermekten sözedenler, kendi meselelerini çözmek için mahkeme kapısına düşmeselerdi..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.