Bursa Emniyet Müdürü’nden demokrasi dersi!
Geçtiğimiz ay Gaziantep’ten kendi ifadesine göre “Sürpriz bir şekilde” Bursa Emniyet Müdürlüğüne atanan Halil Yılmaz, dün Acemler’deki Polisevi Sosyal Tesisleri’nde, Bursa’da faaliyet gösteren medya kuruluşlarının temsilcileri ile tanışma ve görüş alışverişi amacıyla kahvaltılı bir toplantı tertip etmişti. Gönderilen davetiye üzerine ben de toplantıya iştirak ettim. Çok geniş katılımlı bir medya ordusu toplantıyı takip etti. Şimdi sizlere, bu toplantı ile ilgili gözlemlerimi ve notlarımı aktarmaya çalışacağım.
Bursa’nın yeni Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, 1959 doğumlu ve çekirdekten yetişme polis camiasının içinden geliyor. 1982’de Polis Akademisi’ni bitirdikten sonra, ilk olarak İzmir’de görev yapmış. Daha sonra Erzurum ve yurtdışında görev yaptıktan sonra tekrar Erzurum’a dönen Halil Yılmaz, Ankara emniyetinin değişik birimlerinde çalıştıktan sonra, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde de sekiz yıl görev yapıyor. Oradan İstanbul’a tayin olup İstanbul’da Emniyet Müdür Yardımcısı ve Basın Sözcüsü olarak görev üstleniyor. Bunu takiben 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfi eden Halil Yılmaz, Osmaniye ve son olarak da Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü görevlerinden sonra Bursa’ya atanıyor. Bu arada, görev yaptığı süre içerisinde Hukuk Fakültesi’ni de başarı ile bitiriyor.
Benim ilk gözlemlerime göre, Bursa Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, kendini çok iyi yetiştirmiş, konusuna son derece hakim birisi ve en önemlisi de, konuşmasının başından sonuna kadar devamlı demokrasi vurgusu yapması. Hatta, kendi ifadesi ile “Polis öyle olmalıdır ki, yaptığı görev sonunda demokrasi gelişsin” diyebilecek kadar demokrasiye, insan haklarına ve serbest piyasa ekonomisine inanmış birisi. Yine, şu tespiti de önemli: “Şu anda Emniyet teşkilatı olarak, temel hak ve özgürlüklerin korunduğu bir ülkede çalışıyoruz. Demokrasinin polis tarafından korunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Polis teşkilatı olarak, özgürlük ve güven anlayışını dengede tutmak istiyoruz”.
Halil Yılmaz, rutin güvenlik hizmet anlayışının ötesinde ve ilerisinde “katılımcı” bir anlayışa sahip. Güvenlik hizmetlerini ülke gerçeklerinden ayrı düşünmüyor ve en önemlisi de, “proje” üreten bir yapıya sahip olması. Bursa’da göreve başlayalı henüz 1.5 aylık bir süre olmasına rağmen girişimlere başlamış ve Uludağ Üniversitesi ile birlikte “Umutla başlıyoruz” isimli bir projeyi hayata geçirmiş. Buna göre; Uludağ Üniversitesi’ni bu yıl kazanan 11 bin öğrenciye ve ailelerine ayrı ayrı mektuplar göndererek, Bursa’da nasıl huzur içinde bir eğitim göreceklerine dair bilgilendirme ve dayanışma önerilerini sıralamış. Gerçekten de, üniversite, aile ve polis arasında bir güven ve koordinasyon sağlanması açısından takdire şayan bir girişim olarak görüyorum. Yeni Emniyet Müdürümüzün ayağının tozu ile hayata geçirdiği proje sadece bundan da ibaret değil. Milli Eğitim Müdürlüğü ile “Kozadan Kelebeğe Güvenli Geçiş” isimli proje ile ilk ve orta dereceli okullardaki eğitimin güven içinde yürümesi hedeflenirken, sanayi kuruluşları ile de, Pakistan’daki felaketten etkilenen çocuklara yardım amacıyla bir başka projeye de imza atılıyor.
Yurdun değişik yerlerinde görev yaptığını ama artık Bursalı olduğunu ifade eden Halil Yılmaz, Bursa’nın değerlerine uygun hareket edileceğini, turistlerin ve sanayicilerin de güven içinde olmaları için görev yapacağının altını çizerek, “Bursa’nın değerlerine değer katmanın çabası içinde olacağız” şeklinde konuşarak Bursa’daki herkesin desteğine ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
EMNİYET MÜDÜRÜ’NE “HALİÇ’TEKİ SİMONLAR”
SORUSUNU KİM SORDU?
Bursa Emniyet Müdürü Halil Yılmaz’ın konuşması bitince, soru-cevap faslına geçildi. Meydan Gazetesi yazarlarından İhsan Bölük, Hanefi Avcı’nın yazmış olduğu “Haliç’te yaşayan Simonlar” adlı kitaba atfen, bu kitapta anlatılanlar çerçevesinde Bursa Emniyet Müdürü Halil Yılmaz’ın hangi tarafta olduğunu sordu.
Halil Yılmaz, bu soruya verdiği cevapta, “İnsanın öncesinde deklare etmiş olduğu görüşler neyse, onu kabul etmek gerekir” diyerek, Hanefi Avcı’nın, öncesinde söylediği sözlerle kitaptaki görüşlerinin çeliştiği imasında bulunarak, kendisinin; “Polisin özgürlük ve güvenlik dengesini gözetmesinin savunucusu olduğunu” ifade etti. İhsan Bölük’ün tekrar ısrar etmesi üzerine de “Akıl sahipleri, muhataplarının ne olduğuna, kim olduğuna onun yaptıklarını gördükten sonra karar verir. Kafamızın arkasında başka şey aramaya gerek yok!” şeklinde konuşarak, 1. Sınıf bir Emniyet Müdürü’nün böyle bir açıklama yapmasının disiplin suçu teşkil edeceğini de hatırlattı.
Acaba, sevgili İhsan kardeşimiz, yeni Emniyet Müdürümüzün hangi tip bir Emniyet Müdürü olduğunu kestirebildi mi?
Ben, tecrübeli, araştırmacı, demokrasi ve özgürlük yanlısı, proje koyabilen, çağdaş ve bilime önem veren birisi olduğu izlenimine vardım. İnşallah, hep beraber Bursa’ya güzel hizmetlerde bulunuruz..
BURSA’DA, “YAZAMAYAN YAZARLAR!”
Bir müddetten beri, Bursa medyasında bir gariplikler yaşanmakta, bazı köşe yazarları susturulmak istenmektedir. Kim ne derse desin; böyle bir şeyi kabul etmemiz beklenemez. İlk dikkatimi çeken, Yüksel Baysal’ın yazılarının durmasıdır. Yüksel Baysal’ı eskiden beri tanırım. Dünya görüşlerimiz farklı olsa da, ona bir haksızlık yapılmasını istemem. Kendisine neden yazdırılmadığını bilemiyorum ama, neden olursa olsun, bu duruma bir son verilmesi gerektiğine inanıyorum. Demokrasilerde, eleştirilere de tahammüllü olmak gerekiyor. Eğer, yalan yanlış yazıyorsa, onun da hesabının görüleceği yasal merciler var. Ama, bu şekilde “susturma” yoluna gitmek, kabul edilemez.
Bu konuyu araştıracağım ve sebep olanları da burada teşhir edeceğim. Tenkit ve eleştirilere tahammülü olmayanların, meydana çıkmaması gerekir. Diğer dikkatimi çeken bir şey de, Okan Tuna’nın yazılarının çok kısalmasıdır. Fırsatını bulup kendisi ile görüşemedim ama bu işte de bir “bit yeniği” olabilir. Bakalım, yakında anlarız..