Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Jones’tan sonra Bishoy

Jones’tan sonra Bishoy

Bilindiği gibi 2010 yılı Türkiye’de Kur’an yılı olarak ilan edildi ve bu yıl çeşitli etkinliklerle devam ediyor. Allah’ın bir takdiri, bu yıl belki de akıllarda Kur’an-ı Kerim’e saldırıların en yoğunlaştığı yıl olarak kalacak ve hatırlanacaktır. Bilindiği gibi, Amerikalı kaçık ve çılgın bir papaz olan Terry Jones kuyuya bir taş attı ve akiller çıkarmakta zorlanıyor. Adam, Hollandalı nobran politikacı Wilders’ten sonra Kur’an-ı Kerim’in şiddet kitabı olduğunu savunan ikinci kişi ve Mushaf-ı Şerif’i yakma planına öncülük ettiyse de son anda girişimini fiiliyata dökmekten vazgeçti. Lakin onun çığırını başkaları devam ettirdi ve dolayısıyla maksadı hasıl olmuş oldu. Şimdi de dalga başka bir biçimde Mısır kıyılarına vurdu ve bu ülkedeki 8 milyonluk besili, örgütlü ve Atlantik ötesinden destekli Kıpti toplumu, zayıflayan İslami otorite karşısında baskın çıkmaya çalışıyor ve bunun için de beklenmedik ataklarda ve saldırılarda bulunuyor. Bu bağlamda, Mısır Ortodoks Kilisesi’nin ikinci adamı olan Bishoy olmadık bir biçimde Kur’an-ı Kerim’le alakalı olarak kinini ve gayzını kustu. Açıkça Kur’an’a sataştı. Mısır’ın Kıbrıs Büyükelçisi önünde Kur’an’da teslis gibi Hıristiyanlık akidesi ve anlayışıyla çelişen ve ters düşen ayetlerin olduğunu ifade ettikten sonra bunların Hazreti Muhammed’in(S.A.V.) vefatından sonra Kur’an’a sokuşturulmuş ve ilave edilmiş olabileceğini söyledi. Elbette ki bu sözleriyle maksadı ve çizmeyi aştı. Elbette teslis doktrini noktasında bizimle onlar arasında temelde bir anlaşmazlık bulunuyor. Bu sır değil. Herkesin malumu olduğu bir gerçek. Lakin öteki ifadeleri Müslüman mahallede salyangoz satmaktan ibaret. Neden bazı sosyologlarımız mahalle baskısı tabirini bilirler de Müslüman mahallede salyangoz satılmayacağını bilmezler ve anlatmazlar ya da bu yönde uyarıcı konuşmalarda bulunmazlar!
¥
Papaz Bishoy Kur’an-ı Kerim’in pey der pey 23 yıllık periyod halinde indikten ve tamamlandıktan sonra Hazreti Osman döneminde katıp karıştırmalara sahne olduğunu ima etmiş ve Hıristiyanlıkla alakalı farklılığın da bu ilavelerin eseri olduğunu ileri sürmüştür. Adamın zoruna bakın! Bu açıklamaların volkan gibi etki yapması ve Müslüman-Kıpti gerilimini yeniden tırmandırması üzerine tedarik bağlamında Bishoy geri adım atmak yerine suçu sözlerini yanlış anlayanlara hamletmiştir. Özrü kabahatinden beter olmuş ve bir de suçuna pişkinliğini ilave etmiştir. Sözlerinin başka bağlama çekildiğini ve kendisinin İslam inançlarıyla Hıristiyanlık inançları arasında tezatlar olduğunu söylediğini ama bunu eleştirme ve hakaret bağlamında yapmadığını savunmuştur. Herhangi kötü bir maksat taşımadan Hıristiyanlık inançlarıyla tezat teşkil eden bazı ayetlerin sonradan ilave edilip edilmediğini sorduğunu söylemiştir. Aslında bu son sözleri, kıvırtma payı mı, yoksa ‘hâlâ sözlerimin arkasındayım’ın dolaylı bir ifadesi midir? Elbette yangına körükle giden bu papaz parçasının sözlerinden sonra Mısır halkı galeyana geldi ve İslam toplumu ayağa kalktı. Biraz da Müslümanları yatıştırmak üzere Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip nihayetinde harekete geçti. Halbuki, aynı çeteler tarafından Kamilya Şahata’nın kaçırılması karşısında lal-u ebkem kesilmiş ve ağzını bıçak açamamıştı. Bishoy’un defaatle yaptığı vukuatların ardından ve son vukuatı karşısında daha fazla sessiz kalamamış ve sonunda sessizliğini bozmuştur. Kur’an-ı Kerim’in masuniyetinin Müslümanların kırmızı çizgisi olduğunu söylemiş ve aksi takdirde, milli bütünlüğün ve beraberliğin bundan zarar göreceğini ve yara alacağını söylemiştir.
¥
Bishoy’un ardından Kıpti Ortodoks Kilisesi adına konuşan Papa III. Şennude ekran karşısına geçerek Müslümanların kalplerini kırmaktan ötürü çok müteessif ve üzgün olduğunu söylemiştir. Burada özürden ziyade üzüntünün takdim edildiği gözleniyor. O da Müslümanların kalplerini kırmaktan mütevellit. Yoksa sözlerin yanlışlığından dolayı bir özür takdimi yok. Kıpti Kilisesi Kutsal Sinod’un Sekreteri Bishoy’un sözlerini silmek için değil de yol açtığı tepki dalgasını kırmak ve yatıştırmak için Şennude’nin böyle bir yol izlediği anlaşılıyor. Esasında, Enver Sedat, hayatının son dönemlerinde toplumsal ve dini fitneye (taifiyye) yol açtığı için Şennude’yi gözetim altına almıştı. Lakin Mübarek yeniden iade-i itibarda bulunarak ayaklı fitnenin önünü bir kez daha açmıştır. İmdi icra-ı sanatını bir kez daha sergiliyor. Şennude dini diyaloğun ortak meseleler üzerine hasretmesi gerektiğini söyleyerek karşılıklı olarak akide ve inanç konusunun ele alınmasından kaçınılmasını ve sorgulanmamasını istemiştir. Bu zeminde tartışmaların doğru olmadığını savunmuştur. ‘Biz kesinlikle farklılıklara girmeyiz’ demiştir. Kıptilerin gemi azıya almaları sebebiyle Mısır içtimai olarak çoktandır büyük bir aktif volkan haline dönüşmüştür. Ülke barut fıçısı üzerinde oturuyor. Yer yer Kıptilerle Müslümanlar arasında çatışmalar yaşanıyor.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi