Bence hiçbir hayır gelme imkânı yoktur... çünkü bütün çıkış yolları en iptidai barikatlarla kapatılmış...
Yasak yasak yasak!..
Ya gerekçesiz, ya da gülünç gerekçelere istinat ettirilmiş yasaklar.
Sistemin kulpundan yakalayan farzımuhal 500 yaşaya, bu beşyüz senede tuttuğu kulpu bırakmıyor...
Bize yakın ülkelerde de durum aynı...
Kıbrıs adası sanki Türkiye'den daha mı demokrat, daha mı huzurlu...
Bu soruyu Denktaş hariç herkese soruyorum...
Denktaş Kıbrıs'ın Süleyman Demirel'i... İptidailiklerin temelli temsilcisi...
Yeşil adayı kin, nefret, benlik, dikta benzeri otoriteye mahkûm eden bir heyula...
Tıpkı, mason biraderi Süleyman Demirel gibi...
Bendeniz masonlar arasındaki dayanışmayı takdirle karşılarım... Keşke Türk ve İslâm inancında olsalardı da bu ısrarlı beraberlikleri sürdürselerdi.
Doğru, o zaman sistem haklarından gelirdi...
Bir de Haydar Aliyev vardı ideoloji arkadaşları... Aliyev elbisesi eskiyince Türkiye'ye gelir, Demirel vatandaşın kazancından keserek Aliyev'e elbise diktirirdi...
Avrupa'ya yapacağı bir seyahat öncesi Aliyev'e Ankara'dan telefon gider.
- Aman ha ülkenden ayrılma... Omon (polis) teşkilatı senin yokluğunda darbe yapacak...
Aliyev, Süleyman gardaşından bu uyarıyı alır da çaresine bakmaz mı?
Nitekim bakmıştı...
Azerbaycan emniyet müdürlüğüne daha yatakta yatıldığı saatlerde bombalar patlamış, silahlar ölüm kusmuş, seçkin polis teşkilatı başkanıyla birlikte katliama tabi tutulmuş, 400 civarında polis öldürülmüştü...
Mason dayanışması böyle bir şey işte...
Pazar günü tv kanallarının birinde yine Demirel vardı... Roteryanların kongresini tebrike gidiyordu... Koluna girmişlerdi ve o yüksek rütbeli bir kişi olmakla birlikte mason derneklerine fidelik yapan Roteryan derneğine koşuyordu...
Amma yalnız masonlar mı bu sistemin sigortalığına soyunan ve laikçi korku yayma görevi yapanlar?
Atatürk sömürücülüğünde öne çıkmış siyasetçiler, gazeteciler, bilimcilik kuluçkasına yatarak, darbeci civcivler çıkaran proflar, belirli bir soygun düzenine göre dizayn edilmiş medya patronları, sermaye kalantorları, sanat bezirganlığı ile ülkenin cılkını çıkartan tosunlar...
Hepsi aynı yolun yolcuları...
Hepsi de "yaşı ermiş doksana, aklı düşmüş noksana" takımından hırslı, acımasız, ülke menfaatini hiçe sayanlar, su borusuna tıkaçlık yapan malzeme misali gençliğin önünde, demokrasinin ve hukukun önünde dikili duruyorlar...
CHP genel başkanlığına aday olacağını açıklayan Umut Oran isimli iş adamı diyor ki:
- Emeklilik yaşı gelenler CHP'de tıkaçlık yapıyorlar... Ne gidiyorlar, ne de yerlerine gelmesi gereken gençlere kapı açıyorlar...
önemli bir noktaya parmak basmış doğrusu...
Siyaset tarlasına adım atanı artık ordan ölmeden önce çıkarmak müşkül ve imkânsız...
Zaten birisi gidecek olsa, yani ahiret yolculuğuna çıksa, yerine aynen kendisi gibi bir başka kaşarlanmış oturacaktır...
Gençler beklesinler sabır taşı çatlayana kadar...
Geçmişte 20 yaşlarındaki bir grup üniversite öğrencisi İsmet İnönü'ye 80. yaş günü ziyaretinde bulunmuşlardı... Ve İnönü ve o gençlere/Sizlerin de 80'. yaş gününüzü beraber kutlarız/demişti...
Yani gençler 80 yaşına basacaklar, 80 yaşın üstüne bir 60 yaş daha ekleyecek İnönü, 140 yaşında gençlerin yaş günlerini kutlayacak... O gençler asla bir baltaya sap olamazlar... çünkü yolları kapatılmıştır...
Bekleyin ki Türkiye "muasır medeniyeti" yakalasın...
Yaşlı siyaset hastalarımız medeniyeti bıraktılar ve şimdi alayı feci şekilde "Ulusalcı" takılmaktadırlar...
Darbe yapmaya kim daha yakın? Elbette araştırıyorlar ve orada konuşlanıyorlar...
Kemalizm'i din, laikçiliği mezhep şeklinde algılayan muhterisler, hiç bir şey vermediler ülkemize... Götürdüler sadece... Yıkımda görev aldılar, amma yapımda yoklar...
Tekrar soruyorum size:
Bu sistemden hayır gelir mi ülkemize?
----------
Her taraf hırsızla doldu sayende bay şapkalı
Civcivler canavar oldu sayende bay şapkalı
Suya-toprağa sirayet eyledi pisliklerin
Ormanlar saçını yoldu sayende bay şapkalı...