D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

CHP’nin kadın vitrini

CHP’nin kadın vitrini

Dün Bahriye Üçok’un ölüm yıldönümü imiş. Kimse anmadığına göre unutulmuş! Oysa cenaze merasiminde yükselen seslere bakılırsa, unutulmazlar arasına katılmış olmalıydı...
Bahriye Hanım unutulmamalı mıydı?
Tamamen unutulmasa bile şu sıralar hatırlanmalıydı! 20 yıl önce bir derin devlet operasyonu sonucu hayatını kaybetmişti. Cenazesi çok müthiş lâiklik gösterilerinden birine sahne olmuştu...
Tek parti ideolojisini benimseyenlerin, CHP’nin sevdiği bir öğretim üyesi idi. İlahiyatçı olmamasına rağmen (Dil Tarih Fakültesinin tarih bölümü ve Konservatuvarın opera bölümü mezunu imiş), İlahiyat Fakültesi’nde bir teşehhüd miktarı çalıştığı için “ilahiyatçı” olarak lanse edilir, böylece dindar halka karşı kullanılırdı.
Bu sayede 1971’de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörü yapılmış. 1977’de CHP’ye katılmış. 12 Eylül’den sonra Halkçı Parti’nin kurucu üyeleri arasında yer almış. 1983 seçimlerinde bu partiden Ordu Milletvekili olmuş. 1986’dan itibaren SHP’li ve 1990 Eylül’ünde bu partinin parti meclisi üyesi seçilmiş...
Onun İslâmî ilimlerden bî behre olduğu gibi, dinî hassasiyet taşımadığını, Kasım 1988’da televizyonda yapılan bir açık oturumda, “İslâm’da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığı”nı iddia etmesinden kolaylıkla çıkarabilirsiniz.
Nedense, son günlerde başörtüsü meselesi tekrar hem de CHP tarafından gündemimize sokulduktan sonra, televizyonlarda boy gösteren CHP milletvekili hatunlar, bana Bahriye Hanım’ı hatırlatıyor.
Ölünün arkasından iyi şeyler söylemek lazım ama, normal şartlarda üniversite ile alakası olmaması gerekirken, bir proje olarak öğretim üyesi yapılıp İlahiyat Fakültesi’nin içine sokulmuş olmalıydı. “Türkiye’nin ilk kadın ilahiyat hocası!”
Bahriye Hanım, Türkiye’de dindar kamouyunu terbiye maksadıyla kullanıldı. Bu rolü çok benimsemişti. 12 Eylül darbesinden sonra İlahiyat Fakütesi’nde din öğretim üzerine bir toplantı yapılmıştı. Çeşitli bölümlerde konunun uzmanları görüşlerini açıklıyor, değerlendirmeler yapılıyordu. Bütün toplantıların sabotörü Bahriye Hanım ve adını unuttuğum başka bir “ilahiyat” hocası hatun idi.
Din öğretimine öylesine karşı idiler ki; en sonunda oturumu yöneten ve dinle diyanetle alakası olmadığı anlaşılan keçi sakallı profesör, “Yahu etmeyin, liselerde din dersi olunca bütün talebenin hemen dindar olacağını mı sanıyorsunuz? Liselerde fizik dersi var da, çocukların hepsi fizikçi mi oluyor yani?” deyivermişti!
CHP’nin şimdilerdeki üç kadın atlısından ikisi akademisyen; Bahriye Hanım gibi ilahiyat sahasında at koşturmayı seviyorlar. Görevli oldukları sırada gencecik kızların örtü yüzünden üniversiteye girmemesi için bütün güçlerini kullanmışlardı. Kaç kızımızın onlar yüzünden psikolojisi bozulmuş, hayat boyu sürecek bir kırılmaya maruz kalmıştı. Bu CHP vekillerinden bir tanesi, ikna odalarının mucidi ve uygulayıcısı idi...
Bu niteliklerinden ötürü, siyasete buyur edildiler ve milletvekili yapıldılar. Şimdi partileri siyaset alanını genişletmek için bir manevra yapıyor ve bu vekillerin varlık sebebini ortadan kaldırıyor!
Gel de çık işin içinden!
Eğer başörtüsü meselesi CHP’nin de tasvibiyle çözülürse, bu üç kadının siyasette yeri olmaz. Baksanıza, Bahriye bile unutuldu.
Mezbuhane feryatları bundan!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi