Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yok, bu kadarı fazla!

Yok, bu kadarı fazla!

“İMKB Bileşik Endeksi, 70 bin 143 puanla tarihinde ilk kez 70 bin puanın üzerini gördü.” İlk bakışta göze-kulağa hoş gelen bir haber..
Ekonomi iyiye gidiyor. Bu da doğru. Ama, “Bileşik Endeks yaklaşık 2.5 ay içinde 60.000-70.000 puan aralığını da geçmiş oldu. 15 Ekim 2007 günü 58.231,90 puanla tüm zamanların kapanış rekorunu kırdıktan sonra 5 Nisan 2010 tarihinde 58.644,98 puanlık kapanışa kadar rekoru unutan Bileşik Endeks, birkaç gün sonra 9 Nisan günü 59.000 puanın üstünde kapanışla rekoru yeniledi.”
Peki bu arada ne oldu..
2007’de böyle bir yükseliş olmuştu.. Şimdi o rekor da aşıldı.. 2.5 ay içinde 60.000’den 70.000’e yükseldi borsa.. Fabrikaların üretimi mi arttı, yeni bir yatırım mı söz konusu, dünya ekonomisinde radikal değişiklikler mi oldu?
Hayır!
O zaman bu iyileşme nereden kaynaklanıyor.. Hareketlilik 300 şirket içinden sadece 5 şirket üzerinde yoğunlaşıyor..
Hangileri onlar: İş Bankası, Garanti Bankası, Erdemir, Akbank, Turkcell..
Mesela Akbank’ın % 50’si borsada. % 20’si, Citybank’da. Sabancıların payı % 25 gibi bir şey..
Borsada en çok işlem gören şirketler de bunlar. Yani sonuçta, bir bardak suda fırtına kopartılıyor.. Bana bu işler biraz manüpülatif gibi geliyor..
Ekonomi ile politika ikiz kardeş gibidir. Bu anlamda ben ekonominin, en genel anlamda borsa ve para politikalarının mutlak anlamda özerk olmalarının doğru olmadığını düşünürüm. Bu işlerin tamamen hükümete bırakılması durumunda da bu defa bu yapıyı siyasileri manüpülatif maksatlı kullandıklarını yaşadık..
Eğer bu konuda hükümet tamamen dışarıda bırakılacak olursa, ekonomik manüplasyonlarla iktidarlar ciddi anlamda zor durumda bırakılabilir. Tek başına bürokratlardan oluşacak bir ekip, bu tür manüplasyonlar karşısında yeterli olamaz ve sonuçta bu işin faturası siyasilere çıkartılır.. Onun için bu konuda değişen dünya şartları, iç dinamikler ve Türkiye’nin gelecek vizyonu açısından yeniden ele alınması gerekir..
Bu yapı, Merkez Bankası yöneticilerinin elini bağlayan değil, elini daha da güçlendiren, bir yapı olmalıdır.. Ancak bu güç, özerk yapı ile iktidarı karşı karşıya getirmemeli, ying/Yang örneğinde olduğu gibi birbirini tamamlayan bir şekilde dizayn edilmelidir..
Karma ekonomi modeli de değil bu.. Opsiyonel bir sistemden söz ediyorum. İlla devletçi ya da tamamen kapitalist bir model de olmamalı. İhtiyaç duyulmadığında normal şartlarda özerk gibi hareket eden, acil durumlarda devletin ağırlığını hissettireceği, ara dönemlerde karma ekonomi modeline yakın, multi disipliner bir sistemden söz ediyorum. Pasif denge değil, aktif denge politikası para politikasında da uygulama alanı bulabilir..
Mesela hükümet, hazine bonosu şeklinde değil, ama teşvik ve kamu borçlarının ödenmesinde, 1000 liralık kupürler halinde, vadeli ve farklı amaçlara yönelik farklı renk, desen ve seri numaralarda özel paralar çıkartabilmeli..
Aslında bunları üniversitelerimiz tartışmalı, meslek odaları tartışmalı. Hayat dinamik bir süreç. Statükoyu kıracaksak imali fikretmemiz gerekiyor. Değişen şartlara uyum sorunu yaşayanları hayat tasfiye eder..
Ben borsada yaşanan gelişmelerin mantıklı bir gerekçesini bulamıyorum. Sıcak paranın piyasa üzerindeki baskısı ile oluşan sun’i bir yükseliş gibi geliyor bana. Bu rüzgar kesildiğinde borsa gerileyecek. O zaman da bugünkü iyimser hava tersine dönecek.
Ben sanki bunun seçimlerden önce gizli bir elin sürece müdahalesi gibi algılıyorum.. Bu konunun da iyi bir şekilde takibi gerekli.. Ani bir düşüş, piyasalarda telafisi zor çalkantılara sebeb olabilir.. Psikolojik çöküş, ekonomide durağanlığa sebeb olabilir. Türkiye’nin kredi notu düşürülebilir.. Durgunluk işsizliğe sebeb olabilir.. Filler tepişirken, borsadaki küçük şirketler ve küçük tasarruf sahipleri ciddi kayıplar yaşayabilir. Borsadaki kimi şirketler beklenmedik bir şekilde el değiştirebilir..
Borsa gelişmekte olan ülkelerde bazen bir illüzyon kutusuna, kumara dönüşür.. Kuşkusuz olumlu birçok yanı var. Ama bazen karanlık ellerin sürece müdahalesi ile siyasi ve iktisadi sonuçları bakımından getirdiğinin çok fazlasını götürebilir de..
Borsanın bir illüzyon kutusuna, ya da kumara dönüşmemesi için sanırım daha fazla denetim. Mali istihbarat, eğitim ve erken uyarı sistemlerine ihtiyaç var. MİT’e de Emniyet İstihbarat’a da bu konuda görev düşüyor..
Borsa eğer tamahkarla muhterisi buluşturur ise oradan hayır gelmez.. Para, kadın, koltuk, bazan faka takılmış peynir gibidir.
Rasûlullah, “Ümmetim, bataklık güllerinden sakınsın” buyurur. Zira, “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı.” Dikkat etmek gerek..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi