Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Çok kültürlülük ve düşmanları

Çok kültürlülük ve düşmanları

George Soros’un gaye-i hayatı olan Karl R. Popper’ın Açık Toplum ve Düşmanları adlı muhalled eseri veya başyapıtında dile getirdiği felsefe, günümüzün ana akımını veya felsefesini de temsil ediyor. Daha doğrusu bu felsefe Soğuk Savaş sonrasına daha muvafık. Soğuk Savaş döneminde komunizm veya birtakım ideolojiler gerçekten de açık toplumun düşmanıydılar. Bu ideolojilerin felsefesi sınırlandırmaya dayanıyordu. Bundan dolayı da 1945 sonrası SSCB’nin kanatları altındaki bölgeye veya peyklerine Churchill tarafından Demir Perde adı verilecektir. Komunizm nasıl açık toplum ve düşmanlarını temsil ediyorsa bugün de çok kültürlülük ve düşmanlarını Batı temsil ediyor. Hâlâ bir bütün olarak olmasa bile parçalı olarak maalesef böyle. AB karşısında Türkiye’ye çıkarılan sayısız engeller ve İslam kültürüne karşı Batı’da gelişen İslamfobya bunun çarpıcı ve reddedilemez kanıtlarıdır. Müslümanlar tarihleri boyunca ve bahusus Avrupa’da melting pot yani kaynaştırma kazanını temsil etmişler ve kozmopolitan bir toplum modeli ve yapısı kurmuşlardır. Burada kozmopolitanlık vasfı İslam toplumu içinde dahili alanı değil beraberlik alanını ifade etmektedir. Dahili değil canibidir. Kurtuba modeli ve Saraybosna modeli buna örnektir. Garaudy gibiler bu modeli günümüze uyarlamak istemişlerse de pek muvaffak olamamışlardır. Zira İspanyol Müslümanları bir araya getiren İslam Konseyi Sözcüsü Isabel Romero’nun pek yerinde ifadesiyle İslami canlanma karşısında Kurtuba Piskoposu Demetrio Fernandez gibileri harekete geçiren saik kesinlikle İslamfobyadır. Hatta Endülüs sonrasında Batı bir bütün olarak Engizisyon Modeli ve anti Endülüs modeli haline gelmiştir. Bugün de yabancılarla birlikte yaşayamayan Batılılar çok kültürlülüğün iflasını kendileri ilan etmiş bulunuyorlar. Dolayısıyla bu, baskıya ve dayatmaya mazeret üretme arayışından başka bir şey değildir.
¥
Bugün çok kültürlülük modelinin düşmanları Batı’dadır. Batı’da çok kültürlülük modelini iktidar mevkiinde yaşatan tek deneyim ve tecrübe İslam olmuştur. İslam sonrasında Avrupa derin bir ricata düşmüş ve Kurtuba modelinin çöküşünden sonra 1492 yılında Yahudiler de Müslümanlarla birlikte kader birliği ederek çareyi İslam diyarına kaçmakta bulmuşlardır. Kalanlar ise ya zorla Hıristiyanlaştırılmış ya da bazı Yahudiler gibi kripto kimlikler altında varlıklarını devam ettirebilmişlerdir. İslam’dan sonra Endülüs’te Haniflik gibi bazı izler kalmıştır. Moriskoların torunlarından olan Endülüs tarihi yazarlarından Antonio Manuel Rodriguez, dedesinin işinden veya gün batımından sonra abdeste benzer ritüeller icra ettiğini hatırlamaktadır. Demek ki, bu tarz hareketler İslam’dan devreden ve geriye kalan ibadet tarzları ve örnekleridir. Endülüs’ün şaşaalı döneminde Kurtuba’da karma bir biçimde yarım milyon Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi birlikte yaşamaktaydı. Bu armoniyi bozan İsabella ve Ferdinand zihniyeti olmuştur. Bu zihniyet Batı’da yeniden hortlamaktadır.
¥
Hıristiyanlık sonrasında Batı’nın yakalamış olduğu nispi çok kültürlülük ortamı veya Kurtuba’ya öykünmek ise iflasın kıyısında bulunmaktadır. ‘Papaz kızı’ olarak ünlenen Almanya Başbakanı Merkel çok kültürlülük modelinin iflas ettiğini duyurmuştur. Bu duyurunun kendisine hiçbir siyasi maliyeti olmamış, belki getirisi olmuştur. Hemen ardından yapılan kamuoyu yoklamalarında siyaset borsasında hisseleri artmış ve iki puanlık bir yükselişe geçmiştir. İsabella’dan sonra çok kültürlülüğe karşı kaldırdığı isyan bayrağının ardından Merkel’in popülerliği iki puan artmıştır. Dolayısıyla İslam’a düşmanlıkları, esasında bu tahammülsüzlük kültürünün ürünüdür. İslam gittiği her yeri Hızır gibi yeşertmiş ve 72 milleti kucaklayıcı olmuştur. Kurtuba ve Saraybosna arkaik ve modern örnekler olarak karşımızda durmaktadır. Sırplar ve Hırvatlar bu modeli yıkmasalardı Saraybosna Avrupa’nın en karma toplumunu oluşturuyordu.
Atlantik’in öte yakasında da İslam’a karşı tahammülsüzlük almış başını gidiyor. Sıfır Noktası Camii sonrasında Juan Williams isimli soytarı uçağa bindiğinde Müslüman kılıklı insanları görünce gerildiğini söylemiştir. Soytarılık bu noktada kalsa, şahsi bir takıntı der geçersiniz. Lakin Cumhuriyetçi Parti’nin 2012 adayları arasında bulunan Sarah Palin de aynen İslam’a karşı Haçlı bayrağını çekerek Merkel’e ortaklık etmektedir. Onun gibi İslam düşmanlığına ve İslamfobyasına destek vermiştir. Bu şeamet tellalları ve kara sesler, post Hıristiyanlık döneminden sonra Batı’nın yakaladığı çok kültürlülük parantezini kapatmak istiyorlar. Yapılanlar bunun ayak sesleri.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi