Cumhuriyet bozgunu
Kendini cumhuriyetle aynılaştıranlar, daha ötesi “cumhuriyet benim” diyenler gerçek bir bozgun yaşıyorlar. Onların değişmez, asla değiştirilemez cumhuriyetini ihlal eden gelişmeler zihin sağlıklarını zedeliyor. Sükunetlerine kaybetmelerine yol açıyor. İtidal elden gidiyor. Ağızları bozuluyor, küfürden başka sözleri kalmıyor.
Cumhuriyet bayramı günü manzara buydu...
Bazı gazetelerin cumhuriyetle özdeş yazarları sütunlarını küfürle, hakaretle doldurdular. Ne söylediklerini bilmediğimiz, yazıya dökmedikleri için alenileşmemiş olanlar da aynı durumdaydılar.
Gerçek bir bozgun havası! Kendilerini inandırdıkları yapma değerlerin şeklen de yok olması...
Bu havada kendi “resepsiyon”larını yaptılar. Orada konuşulanların gazetelerde yazılanlardan farklı olmadığını tahmin edebilirisiniz... Esasen onların sorusu şu: Neden bu hallere düştük! Bu soruya doğru cevap verselerdi, sonuç farklı olurdu.
Türkiye’de cumhuriyet totaliter bir sistem olarak kurulmuş olabilir, ki öyle kurulmuştur.
Halka, Meclis’i dolduran ve M. Kemal Paşa tarafından seçilmiş olan milletvekillerine hür iradeleri ile cumhuriyet ilan etme fırsatı neden verilmedi? Saltanatı kaldırmış Türkiye’de, kim cumhuriyete karşı çıkabilirdi?
Totaliter cumhuriyet kurulmak istendiğinden, cumhuriyetin ilânı bir köşk darbesi şeklinde tezgâhlandı. Cumhuriyet totaliter bir sistem olarak kuruldu. Cumhurun, halkın sözünün, fikrinin, hissiyatının hiç mi hiç önemi yoktu. Ve 1950’ye kadar cumhuriyet alenen totaliter bir rejimdi!
Bazılarının altın çağ ilan ettiği totaliter dönemde Türkiye yoklukla, sefaletle, baskıyla iç içeydi. Bu dönemi övenler, yani tırnak içinde “cumhuriyet”in sahipleri ise, bir eli yağda, bir eli balda yaşadılar.
Onların oligarşik cumhuriyeti, eğer seçimsiz bir on yıl daha geçirseydi, halk ayaklanması ile ortadan kaldırılacaktı. Neyse ki batılı merkezler bunu gördüler ve Türkiye’deki “Şef”e seçim zorunluluğunu duyurdular. Seçim oldu ve totaliter cumhuriyet şeklen sona erdi! Ya fiilen?
Anayasa, CHP’nin ilkelerini bütün partilere mecbur ediyor. Kendini cumhuriyetin sahibi olarak gören parti o an kendini feshetmeliydi. Devletin ideolojik bekçisi kurumlaşmaların orkestrasyonunu yapmaktan vaz geçmeliydi. Halk demokrasinin tadına daha o zamandan varmalıydı.
Normal avdet etmeliydi! Bu mümkün olmadı. CHP ideoloji arkalı varlığı ile siyaseti hep olumsuz etkiledi. Darbeler bu mantıkla yapıldı. 1960 darbesinden sonra cumhura yapılan hakaretler, cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanlardan farksızdı.
1980’den sonra öyle oldu, 28 şubattan sonra da öyle. Bu cumhuriyet kuşları, 80 darbesini de alkışladılar, 12 eylülü de ve 28 şubatı da.
Onların en büyük korkusu “halk”dı, “cumhur”du. Cumhurun bir gün cumhuriyetin bütün organlarında kendini göstermesiydi. O yüzden cumhurbaşkanlığı seçimini engellemeye çalıştılar, o yüzden 367 saçmalığını icad ettiler, e-muhtıra verdiler, o yüzden cumhuriyet mitingleri yaptılar.
Evet bütün bunları yaptılar, fakat halk hiç birini yutmadı: 2007 seçimlerinde bir daha biletlerini kesti.
Cumhurun başı, cumhurdan biri oldu!
Buna rağmen, ona bekâr bir adam gibi davrandılar. Cumhurbaşkanının örtülü eşine selâm vermemek için olur olmaz komiklikler yaptılar.
Protokol rezillikleri çıkardılar.
Halk bu sefer de halk oylamasında okkalı bir tokat vurdu. Darma duman oldular! Şimdi ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. Kalemlerinden dökülenleri gözleri görmüyor!
Resmikabul “reception” olunca, ikilik çıktı!
Resmikabul, kabul resmi; veya daha anlaşılır söyleyelim: Kabul merasimi, yani töreni. En üst makam milli bayram için bir davet veriyor.
Cumhurbaşkanının yaptığı budur.
Türkçesi terk edilince “reception” oldu! Bir bayram için bir kabul resmi verilir. Bir tek tören yapılır. Nasıl Ankara’da bir tek eski hipodromda geçit resmi yapılıyorsa.
Bundan sonra askerler ayrı, siviller ayrı geçit resmi mi yapacaklar?
Fena da olmaz hani! Cumhuriyetle tankların, tüfenklerin ne ilgisi var?
Gerçek bir cumhuriyet bayramında silaha, tanka, topa, askere ihtiyaç yok! Gelecek yıldan itibaren, cumhuriyeti gerçek bir halk bayramı olarak kutlamak lâzım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.