Yeni Diyanet
Kurban Bayramı'nı yeni Diyanet İşleri Başkanı ile karşılıyoruz. Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu önemli makam için çok doğru bir isim.
Âlim ve fâzıl bir kişi. Öte yandan, uzun yıllardır görev yaptığı Diyanet teşkilatında bir yönetici olarak zengin birikimleri var. Üstelik geleneksel din adamı kimliğine çok uygun bir mizaca sahip; olağanüstü mütevazı ve iletişime açık. Bir din alimi olmanın yanında dünya ahvaline ve çağın düşüncelerine hakkıyla vâkıf bir entelektüel.
Diyanet İşleri Başkanlığı, farklı alanlardaki birçok tartışmanın tam kesiştiği yerde duruyor. Alevîlik, başörtüsü, laiklik ve hatta Kürt sorunu tam da Diyanet'in durduğu yerde kesişiyor. Bu sorunlardan hiçbiri aynı şekilde kalmayacak; yani çözülecek. Bu sorunların çözülebilmesi için Diyanet kritik bir rol oynayabilir. Demek ki Türkiye, hızla değişip dönüşürken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da köklü bir değişimden geçmesi gerekiyor.
Mehmet Görmez'in riyaseti, tam da böylesine kritik bir döneme tesadüf ettiği için Türkiye için bir şans. Bu dikkatli ve tecrübeli başkan, her şeyden önce konuya taraf olan bütün kesimlerin saygısını ve güvenini kazanabilir. Sorunların kendisinden daha büyük iletişim ve diyalog sıkıntılarımız var. Görmez'in başkanlığında hiç olmazsa bu sıkıntıların yaşanmayacağından emin olabiliriz.
Yakın dönem dinî-siyasî düşüncesi ve dinî kurumları hakkında Profesör İsmail Kara, tartışılmaz bir otoritedir. Dün Radikal'den Ezgi Başaran'a verdiği röportajda, Diyanet'in üç farklı görevini sıralıyor. Birincisi 'din anlayışını ve dinî bilgiyi modernleştirmek'; yani dinî bilgiyi çağa uygun bir forma dönüştürmek, bunu yaparken halk dindarlığının heterojen eğilimleri ile mücadele etmek. İkincisi, toplumdaki 'bu tür dindarlaşmayı' sağlamak. Üçüncü olarak devletle toplum arasına sıkıştığı zaman 'yüzü Müslümanlara değil, devlete dönük olacak.'
İsmail Kara'nın söyledikleri tarihsel olarak isabetli, hatta bu hükümler Osmanlı Meşihat makamı için de geçerli. Ancak bu fonksiyonlarda köklü bir değişim de kaçınılmaz. En başta Diyanet'in devletle sorunlu ilişkisinin değişmesi gerekiyor. Diyanet, İsmail Kara'nın işaret ettiği 'devletin din işlerine bakan bir kurum' olmaktan çıkmak zorunda. Bunun için de Diyanet'ten önce devletin değişmesi ve dönüşmesi gerekiyor. Devletin demokratikleşmesi, yani halkın iradesine ram edilmesi otomatik olarak Diyanet'in bu geleneksel rolünü de değiştirecek. Devlet Diyanet İşleri Başkanlığı'nı, toplumu yönetmek ve kontrol altında tutmak için stratejik bir kurum olarak seferber ediyordu. Şimdi devleti halk yönetince Diyanet de doğrudan halkın ihtiyaçları ile uğraşacak.
Unutmayalım, Diyanet bir devlet kurumu. Tersinden bakınca devleti devlet yapan kritik kurumlardan biri. İslâm inancı din ile devletin birliğini (ülke ve milletin de) savunur. Bu prensibin laiklikle bir ilgisi yok. Türkiye'de Müslümanlar için en kritik kurum Din İşleri Yüksek Kurulu'dur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesi bir boşluk yaratmaz. Zira Diyanet İşleri Başkanı, dinî bürokrasiyi ve dinî ibadet yerlerini yöneten bir bürokrat. Sünni İslâm inancını temsil görevini, bünyesinde yer alan Din İşleri Yüksek Kurulu ile üstlenmiş oluyor. Dinî açıdan asıl önemli olan, fıkhî konularda karar, yani fetva veren bu kuruldur. Bu kurulun yerini başka hiçbir şey dolduramaz. Bu Kurul, Sünnî İslâm inancının birliğini temsil ediyor. Bu birlik, verdiği kararlara devlet nezdinde resmiyet tanındığı için sağlanıyor.
Profesör Mehmet Görmez, sancılı bir dönüşüm döneminde tartışmaların merkezinde yer alan Diyanet'i yönetecek. Beklentimiz, Diyanet'in sorunların çözümüne katkıda bulunması. Başlangıç olarak kimse yeni Diyanet İşleri Başkanı'nın iyi niyetinden ve sorun çözme azminden şüphe etmemeli.