M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Bayramların Farkı

Bayramların Farkı

Bayram kulluktur.

Bu sebeple, Müslümanların her iki bayramı da kulluk gösterisiyle başlar.

Bayram namazları bunun için vardır ve anlamlıdır.

Namaz kılınmadan bayrama girilmez.

Her Müslüman bayrama namazla başlar.

Yani, Allah’a ibadet ederek, boyun eğerek, secdeye vararak bayrama girer.

Çünkü, Allah’a kul olmanın bilincidir bayram!

***

İslam’daki iki bayramdan biri hayatın başlangıcı, diğeri hayatın kemale erip son buluşudur adeta.

Ramazan bayramında ilk vahiy ile hayat bulan İslam, kurban bayramında dinin tamamlanmasını müjdeleyen son ayetle kemale erip hitam bulmuştur çünkü.

Demek ki Müslüman, vahyin dünyayı ilk şereflendirdiği ay olan Ramazan-ı Şerif’i bayramla karşılayarak İman ve İslam’a kavuşmayı bayram yaparak kutluyor, aynı şekilde veda haccıyla son bulan vahyin tamamlanmasını da yine şükrün sembolü olan kurban keserek bayramını kutluyor...

Bu iki hayat bayramı arasında öyle bir ömür yaşamalı ki Müslüman, her anını kulluk bilinciyle geçirip iman ve İslam’ını daima diri tutsun ve böylece her günü bayram olsun!

Bu açıdan Müslümanların bayramı, diğer din ve milletlerin bayramlarıyla mukayese edilemez.

Diğer din, inanış, sistem ve anlayışların bayramları nefsanîdir, aşağılık arzuları tatmin eder. Müslümanların bayramı ise imanîdir, kalbleri tatmin eder.

Onların bayramları maddîdir, şekil ve gösterişten öteye geçmez. Müslümanların bayramı ise, manevidir, ruhu ve ihlâsı temsil eder.

Onların bayramları şehevîdir, hevâ ve hevese hizmet eder. Müslümanların bayramı ise ulvîdir, yüce duygulara insanı ulaştırır.

Onların bayramları fuhuş, rezillik ve ahlaksızlıkla kutlanır. Müslümanların bayramı ise, iffetli, nezih ve ahlakî sınırlar içinde idrak edilir.

Onların bayramlarında özel organizeler yapılır, katılmaya zorlanır, tehdit edilir. Müslümanların bayramı ise, kendiliğinden organizelidir ve herkes özgür iradesiyle gönüllü olarak ve severek katılır.

Onların bayramlarına katılmayanlar cezalandırılır, Müslümanların bayramında ise, böyle bir şeyin varlığından söz edilemez.

Onların bayramlarında bireycilik ve yerelcilik vardır. Müslümanların bayramı ise, toplumsal ve evrenseldir.

Onların bayramlarında menfaat ve çıkarcılık ön plandadır. Müslümanların bayramı ise, yardımlaşma ve dayanışma içinde yapılır.

Onların bayramları israftır, yapılan masraflar boşa gider. Müslümanların bayramı ise hayır doludur, her yönüyle sevap kazandırır.

Onların bayramları sıkıntı, telaş ve kargaşa içinde geçer. Müslümanların bayramı ise rahat, huzur ve sükûnet doludur.

Onların bayramlarında hüzün vardır. Müslümanların bayramında ise, sevinç!...

Bu karşılaştırmaları uzatmak mümkün.

Mesela, eski Hıristiyan toplumlarında bayram günlerine katılmayan erkek ve kadınların linç edilerek cezalandırıldığını biliyor muydunuz?

Dahası, bu cezalardan kendilerini korumak ve baskılardan kurtulmak için bayram günlerinde kiliselere çekilerek ibadetle meşgul olan ve yapılan bu çılgın ve zalimce şenlikleri protesto için bayramı bir matem ve ölüm günü haline getiren insanları duymuş muydunuz?

Bunlar çok geride kaldı demeyin.

Aynısı olmasa bile benzer örneklerini bugün de zaman zaman görüyor değil miyiz?!..

***

İki bayramımızın da, İslam öncesi (İran ve Roma gibi) devletlerin insanlığa yaptığı zulüm ve işkencelerinden kurtuluş bayramı olarak kutlanması gerektiğini söylemek, sanırım yanlış olmaz.

Bugün de, İslam’a ve insanlığa benzer zulüm ve işkenceler yapılıyorsa eğer, ilk ve son bayramımızı yeniden inşa etmeye ihtiyacımız var, demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi