Saraybosna’da bayram sabahı
Saraybosna’da bayram sabahı ya da küçük bir Osmanlı toplumunda bayram sabahı.
Saraybosna Osmanlı, Osmanlı da Saraybosna demektir.
Saraybosna; yaralı bir ceylan, yaralı bir küheylan, yaralı bir aslan gibi. Saraybosna tüm yarasına ve kayıplarına rağmen hâlâ Osmanlı bir şehir.
İşte bayram sabahı bu Osmanlı şehrinde ve Osmanlı Mahallesi “Başçarşı”da idik. Başçarşı’nın yüzyıllardır tapusu konumunda bulunan Gazi Hüsrev Bey Camii’nde Bayram namazına katıldık.
Gazi Hüsrev’deki bayram sabahı, Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahına” hiç benzemiyordu.
Allah hiçbir İslam ümmetini dinde öksüz, yetim ve kimsesiz bırakmasın. Bir avuç Osmanlı tebaası Boşnak halkı; tüm öksüz, yetim ve kimsesizliğine rağmen, Bayram namazı için camilere koşuyordu.
Bayram sabahı çok erkenden camiinin avlusuna geldiğimde kafası yerde, duası dilinde ihtiyar bir Boşnak, camii avlusuna naylon kilimleri seriyor, etrafı temizliyordu.
Sonra ilerleyen dakikalarda bir bir ihtiyarlar ve gençler camiye gelmeye başladılar. Herkesin üstü başı pak ve temizdi.
Caminin içi ve avlusu dolduktan sonra insanlar sokaklara taşmaya başladı ve Bayram namazına yarım saat kala, artık Başçarşı’da adım atacak yer kalmamıştı.
Minarelerde ve cami kapılarında dalgalanan Osmanlı bayrakları, herkesin umudu ve güveni olarak dalgalanıyor ve camiye gelenler sessiz ve derinden bayrağı selamlıyordu.
.........
“Kenarı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelirde adl-i ilahi sorar Ömer’den onu” felsefesi ve düsturuna göre hareket eden ve nefes alıp veren her canlıya yardıma koşan “Kimse Yok mu Derneği” Bosna’da yine bir destan yazdı.
Derneğin gönüllü koordinatörlerinden Eyüp Tok başkanlığında kalabalık bir gönüllü grubu ile biz de bu destanın yazılışını yerinde gördük.
Yazacaklarımız veya konuşacaklarımız; yaşadıklarımızı, gördüklerimizi ve duyduklarımızı anlatmakta okyanusa düşecek bir damlanın gölgesi dahi değildir.
Bosna’yı anlamak için, Boşnakları tanımak ve bilmek için ve daha da önemlisi Osmanlı’nın bölgede nasıl bir medeniyet, adalet, güven ve kardeşlik tesis ettiğini görmek için, mutlaka Bosna ve diğer şehirlerine gidip yaşamak gerekir.
Müslüman olmak ve Müslüman kalmak için yaklaşık yüzyıldır mücadele eden Boşnak halkının dünya üzerindeki tek dostu, Türkiye halkı olduğu orada daha net görülüyor.
Osmanlı tebaası Bosna halkı, bizim Müslüman toplumumuza bir emanet. Bu emanete sahip çıkanlar olduğu müddetçe Bosna ve Bosna halkı yaşayacaktır.
İşte “Kimse Yok mu Derneği” bu emanete sahip çıkmak adına yıllardır her bayramda Bosnalıların yanında, yöresinde, evinde, barkında, ocağında yer alıyor ve onların acılarını paylaşıyor, dertlerini dinliyor, derman olmaya çalışıyor.
Biz de Yeni Akit gazetesi olarak Kimse Yok mu Derneği’nin hüznü sevince dönüştüren faaliyetlerini bayram sabahı ile izlemeye başladık. İzlenimlerimi anlatmaya devam edeceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.