Beyaz CHP'liler, ittifaka neden öfkeliler?
CHP, tarihinin en kritik günlerini yaşıyor. Bayram ziyaretinde, CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum'un, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile ittifaka yeşil ışık yakması ile başlayan tartışma, sıradan bir iç hesaplaşma değil.
Kılıçdaroğlu'nun Paris'te Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'in mezarlarını ziyaret etmesi, bardağı taşıran son damla oldu. "Beyaz CHP'liler"in kulağına kar suyu kaçmış bulunuyor. Trakya ve Ege'de, sahillerde ve Bağdat Caddesi'ndeki CHP'lilerde, şimdi beyinlere kılçık gibi saplanan bir soru var: CHP, etnik kimliğinin altı çizilenler tarafından ele mi geçiriliyor?
CHP tabanı, ilk defa böylesine sarsılıyor. Kimse meseleye Baykal-Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu-Sav çekişmesi olarak bakmasın. Kişisel ihtiraslar, hesaplaşmalar devrededir, tamam. Ama derin ayrışmanın, etnik ve mezhep farklılığına doğru sürüklenme tehlikesi, ürkütücüdür... CHP'yi önümüzdeki ay bir kurultay depremi bekliyor. Bu kurultayın galibi olmayacaktır. Mağlubu ise bellidir; 6 ay sonraki seçimde CHP büyük yara alacaktır. Şimdiden yazayım: 12 Haziran'dan sonra CHP ve sol hareket, yeni bir başlangıç yapmak zorunda kalacaktır...
Aslında BDP ile ittifak, CHP tabanını boşuna sarsmıyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi, daha önce yaşanan SHP-HEP ittifakıyla elde edilen tecrübedir. 12 Eylül sonrası CHP kapatılınca, bir ayrılma-toparlanma sonrası Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) doğdu. 20 Ekim 1991 seçimlerinde SHP, o günün DTP'si olan HEP (Halkın Emek Partisi) ile ittifak yaptı. HEP'liler, SHP listelerinde yer alarak Meclis'e 18 milletvekili soktular. Ancak TBMM'nin açılışında Kürtçe yemin etmeye kalkışmaları, ittifakın sonu oldu.
Eski siyasi partilerin, aynı adla tekrar açılmasını engelleyen yasa kaldırılınca, 9 Eylül 1992'de CHP yeniden doğdu. Doğdu ama PKK'nın yönlendirdiği partilerle ittifak yapmanın pişmanlığı; terör tırmandıkça, şehit cenazeleri geldikçe CHP tabanını rahatsız etmeye devam etti. Kılıçdaroğlu ve ekibinin, "Beyaz CHP'liler"deki bu, "PKK'lılara destek verme, onlarla yan yana durma" algısının neden olduğu öfkeyi, ezikliği, tam anladıkları kanaatinde değilim.
BDP ile ittifak lafının bile, CHP tabanında doğurduğu tepkinin ikinci sebebi, "Beyaz CHP"lilerin, özellikle Ergenekon davası başladıktan beri, yani üç yıldır, ulusalcı bir atmosfere sokulmasıdır. Vesayet sisteminin ağaları, medyanın bilinen merkezleriyle bunu kasıtlı yaptılar. Sahneden inerken, bir halk tabanına tutunmak istediler. Bu kitleyi ajite ettiler, provoke ettiler, bilgi kirliliği bombardımanına tabi tuttular... Özellikle AK Parti'ye karşı Habur olayını öyle ajite ettiler ki, Kürt sorununun barışçı çözümünü dinamitlediler. "PKK'lılarla işbirliği yapıyorlar" diye dün AK Parti'yi eleştiren CHP tabanına, şimdi BDP ile ittifakı kabul ettirmenin imkânı var mı? CHP'lilerin, BDP ile ittifak denince, tüylerinin diken diken olmaması mümkün mü?
Hâlbuki AK Parti'den kurtulmak için şimdi o CHP tabanına, vesayetin ihtiyacı var. CHP, Alevi ve Kürt oylarına muhtaç... "Baykal operasyonu" boşa mı gidecek? CHP'nin, "Dersimli Kemal" rüzgârıyla, Kürtlere kucak açması gerekiyor. Dolayısıyla, vesayet; Kürtlere bir defa daha Kemalist zeminde buluşmayı teklif ediyor.
Pekiyi ulusalcı dalgalarla, rüzgârlarla ürküttüğünüz CHP tabanı ile bunu nasıl başaracaksınız? Evet, şimdi dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak tehlikesi söz konusu...
AK Parti'den kurtulmak için CHP'yi Kürtlerle buluşturma projesi, şaşkınlık eseri bir toplum mühendisliğidir. Sahneden inerken, acaba son bir şey yapabilir miyiz, telaşının projesidir. Bu panik atak projesi asla tutmaz. Çünkü Türkiye, eski Türkiye değildir. Ergenekon davasıyla birlikte vesayet sisteminin hâlâ yaşadığı sarsıntılar, bütün bir toplumun gözünü açmış, bütün ezberler bozulmuştur. İttifak düşünenler, demokraside, hukukun üstünlüğünde, meşruiyette ittifakı düşünmelidirler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.