ABD'nin yatak odası

ABD'nin yatak odası

Diplomatlar, bu mesleğe özgü ince bir zekâ ile kendileriyle dalga geçerken şu espriyi yaparlar: 'Dünya tarihinin en eski iki mesleğinden biri diplomasidir.' Gönderme aslında diğer mesleğe yapılmaktadır.


Herkese açık ama yine de gizli-saklı icra edilen bir meslektir bu. Diplomatların hafızaları ve kayıtları, devletlerin yatak odasında biriken kirli çamaşırlardır. Ortalığa saçıldığı zaman o devletin mahremiyeti kalmaz.

Wikileaks'ın yayımladığı 250 bin belge, 'Diplomasinin 11 Eylül'ü' olmanın çok ötesinde ağır yükler taşıyor. Dünya kamuoyu bu belgelerin tamamına vâkıf olduktan sonra, kuvvetle muhtemeldir ki ABD, artık eski ABD olmayacak. Bu sarsıntının ardından Amerikan diplomasisini toparlayıp tekrar ayağa kaldırabilmek için Hollywood'un en az yüz film çevirmesi gerekecek.

Yatak odası, evin en mahrem yeridir. Komplolarla yatıp, komplolarla kalkanlar artık kapıları açılan bu yatak odasından içeri girip çok şey öğrenebilir, bu kirli çamaşırları tek tek inceleyebilir. Türkiye için sıkıntı yok; bu belgeler, ABD'nin nasıl iş yaptığını ve çevresindekileri nasıl gördüğünü gösteriyor. Başbakan'ın Libya'ya giderken yaptığı açıklama bu rahatlığı gösteriyor.

Bütün BOP'çular, yani Türk dış politikasını 'BOP eşbaşkanlığı'na indirgeyip, Türkiye'yi ve hükümeti ABD'nin kuklası olarak gösterenler biraz Wikileaks okusunlar. Sonra da şu 'BOP eşbaşkanlığı'nın nasıl yürütüldüğünü bizlere 'belgelere dayanarak' anlatsınlar. Ne iyi olur değil mi?

ABD'nin yatak odasından ortalığa saçılan kirli çamaşırlardan Türkiye'nin hissesine düşen ilk kısım, Türk dış politikasını hafife alanların kucağında duruyor. Türk dış politikasının ABD'nin bütün baskılarına rağmen söke söke nasıl yürütüldüğü belgelerin hemen hepsinde görülüyor.

ABD İran'ı sindirmek peşinde. Gordon, Davutoğlu'ndan İran'ın yaptırımları ciddiye alması için tehdit etmesini istiyor. Davutoğlu, Türkiye'nin dış politikasının bölgeye bir 'adalet duygusu' ve 'vizyon duygusu' verdiğini, İran'a ve Suudilere alternatif olduğunu ve bu yolla bölgedeki İran etkisini sınırladığını anlatıyor.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns ile Türk Dışişleri'nden Feridun Sinirlioğlu'nun görüşmesini içeren tutanak, İran, Suriye ve İsrail konusunda Türkiye'nin ABD'nin baskılarına karşı ısrarla takip ettiği politikanın anahatlarını veriyor. Son yılların Türk dış politikasının aynı zamanda bölgede bir ahlakî önderlik geliştirdiği bu belgelerde açıkça görülüyor. Dış politikasını ahlakî kriterlere bağlamış bir ülkenin, ABD'nin yatak odasından sızan belgelerden korkusu neden olsun?

Ya MOSSAD'ın başkanının, Türkiye'de laikliğin tehlikede olduğu endişesine ne demeli? Ülkemiz adına çıkartılacak şaka gibi dersler var. İsrail gizli servisi, AK Parti hükümetinin laiklik için bir tehlike oluşturduğu korkusuna kapılmış. ABD Dışişleri bakan yardımcısına can alıcı soruyu soruyor: 'Laik kimliğin korunması konusunda hassas olan ordu, bu duruma ne kadar göz yumacak?' Bu soruyu, tam da benzer cümlelerle Türkiye'de soranlar, laiklik için tehlike oluşturan hükümeti, acaba ne için 'BOP eşbaşkanı' olmakla suçluyorlar?

Diplomatlar görüşmeler yaparlar. Sonra bu görüşmeleri rapor haline getirip ilgililerin dikkatine sunar ve arşivdeki yerlerine koyarlar. Wikileaks belgeleri, ABD'li diplomatların görüşmeleri ve toplayıp raporlaştırdıkları bilgilerden oluşuyor. Hepsi yatak odasındaki çekmecelere özenle yerleştirilmiş dosyalar. Bizler sadece dünya işlerinin nasıl görüldüğünü ve ABD hariciyesinin neler düşündüğünü öğreniyoruz.

Türk dış politikasını eleştirenler, 'BOP eşbaşkanlığı' ile sınırlı komplolardan dışarıya çıkamayanlar da öğrenmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi