Hani Türkiye'nin Ortadoğu açılımları Amerikan projesiydi?
Wikileaks'in yayınladığı gizli Amerikan hariciyesi belgelerinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için 'Tehlikeli bir Yeni Osmanlı' deniliyor ve "ABD için en büyük potansiyel stratejik problem, Türklerin Balkanlar'da ve Ortadoğu'daki yeni Osmanlı duruşudur" gibi tespitlerde bulunuluyor.
Allah Allah!
Hani "Yeni Osmanlı" siyaseti bir Amerikan tezgâhıydı ve bölge ülkelerini emperyalizmin kucağına itmeye yarıyordu?
* * *
Ettekraru Ahsen Velevkane Yüzseksen.
10 Kasım 2010'da bu köşede "Neo-Osmanlı Meselesi" başlığı altında yazdıklarımı özetleyerek bir kere daha dikkatinize sunuyorum:
Türkiye'nin Ortadoğu'da takip ettiği bölgesel bütünleşme siyaseti Batılıların ödünü koparırken bizdeki bazı aydınların ve siyasetçilerin "Bu siyaset bölge ülkelerini Türkiye vasıtasıyla emperyalizmin ağlarına çekmeye matuf 'Neo-Osmanlı' (Yeni Osmanlı) projesine dayanıyor" demeleri ne acayip şey.
Bazı Batılılar AK Parti hükümetinin Ortadoğu açılımlarında kendilerine uygun şeyler (veya uygun olduğunu zannettikleri şeyler) gördüler diye bu siyasete böyle bir leke sürmek hakkaniyetle bağdaşmaz.
Şu da var:
Falanca Amerikalı stratejist veya filanca İngiliz gazetesi "Neo-Osmanlı" kavramını kendince müsbet manada kullanmış olabilir; ama aslına bakarsanız Batı'nın genelinde bu kavram hiç de müsbet çağrışımlar yapmıyor, tam tersine tüyleri diken diken ediyor; Türkiye'nin "Yeni Osmanlı" siyaseti güttüğünü söyleyenler bunu genellikle bir kaygıyı dile getirmek, bir tehlikeye işaret etmek için söylüyorlar...
* * *
Ulusalcı bir şehir efsanesini çökerten Wikileaks'e teşekkürler.
TANKLARIN SOKAĞA ÇIKMASI İÇİN...
2007 yılında Genelkurmay İkinci Başkanı, 27 Nisan muhtırası ile ilgili olarak, Amerikalılara, "Türk ordusu Türkiye'nin laik sistemini korumak için 27 Nisan'da bunu yaptı... Eğer isteseydik tankları sokaklara indirirdik" demiş.
Yani: Tankların sokaklara inip inmemesi generallerin isteğine bağlı bir şey; darbe yapmıyorlarsa istemedikleri için yapmıyorlar, isteseler yaparlar.
Bu durumun mutlaka değiştirilmesi gerekiyor.
Askeri darbe imkân ve ihtimali mutlaka ortadan kaldırılmalı.
Sözkonusu sokaklar Ankara sokakları olduğuna göre (Tanklar Ankara'nın merkezine konuşlandırılmadan askeri darbe tamamlanamayacağına göre) yapılacak iş bellidir:
Ankara'daki zırhlı birlikler başka yerlere gönderilecek.
Başkentte ve başkente yüz kilometre mesafede tank bırakılmayacak.
Bırakılacak, ama polise ait tanklar bırakılacak.
Polis, bir askeri darbe teşebbüsünü boğmak için gerekli olan teçhizata, zamana ve alana sahip olacak.
Potansiyel cuntacılar öyle iki saat içinde Ankara'yı zapturapt altına alıp "Ordu idareye el koymuştur" demelerinin artık mümkün olmadığını bilecekler.
Hep soruyoruz, yine soralım:
Sahi, Ankara'nın göbeğinde zırhlı birliklerin işi ne?
YUSUF KAPLAN HAKLI
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sinema Yönetmeni Yusuf Kaplan "Mehpeyker" filmine verip veriştirince, filmin yapımcılarından Avni Özgürdel 'Ama senaryoyu okumuştu, sette ziyaretimize de gelmişti, bizi hararetle destekliyordu' diye açıklama yaptı.
Bu açıklamaya itibar etmemiz mümkün değil; zira Yusuf Kaplan, kendilerine verilen senaryoyla çekilen film arasında dağlar kadarı fark olduğunu söylüyor, bunu raporlarla belgeliyor ve Türkiye'nin müsbet imajına hizmet edecek bir film beklerken bunun tam tersiyle karşılaştıklarını belirterek 'Biz bu filme para mara vermek mecburiyetinde değiliz, zira desteklemeyi taahhüt ettiğimiz proje bambaşka bir projeydi' diyor.
Haklı değil mi? Haklı.
Gerisi teferruat.
Tartışma bitmiştir!
HACI AHMET ALBAYRAK
Değerli büyüğümüz Hacı Ahmet Albayrak ahirete göçtü. Kendisine Cenab-ı Hakk'tan gani gani rahmet, Albayrak'lara sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.