Siber dünya savaşı!
Wiki sızmaları ve sızdırmaları sonrasında tepkiler farklı oldu. Çin ve Suudi Arabistan gibi ülkeler sızdırmaları kale almadıklarını söylem ve eylemleriyle ortaya koydular. İran ise sızdırmaların masum olmadığını ve planlı ve programlı olduğunu ileri sürdü. Arap ve Türk basınında bazı kesimler ‘güneşin altında yeni bir şey yok’ tarzında yaklaştılar ve meseleyi hafife aldılar. Sonrasında bu sızdırmaların Amerikan yönetimini de hedef alan tarihin en büyük siber korsanlığı olduğu ortaya çıktı. Obama yönetimi de en az, hedef alınan diğer ülkeler gibi mağdur vaziyette. Bilindiği gibi, 11 Eylül sonrasındaki ortamı veya stratejik zemini birileri üçüncü veya dördüncü dünya savaşı olarak nitelendirmişlerdi. Thomas Friedman ve CIA eski başkanlarından Woolsey de bu yakıştırmayı veya tanımı paylaşıyorlardı. Bu açıdan kimileri de Wiki sızdırmaları sonrası dönemi ‘siber dünya savaşı’ olarak nitelendirmekten kaçınmıyorlar. Gerçekten de Wikileaks veya Wiki sızdırmaları siber bir dünya savaşı mı? Bazıları hafife alsalar da ortada bir savaş var. Peki, bu savaşın merkez üssü neresi? Merkez üssü esasında Türkiye ve çevresindeki ülkeler. Zira, sızdırmanın muhatabı bu ülkeler. Ele geçirilen belgelerden çok az bir kısmı basın yoluyla kamuoyuyla paylaşılmış durumda. İşin iki boyutu var. Bu boyutlardan birisi belgelere ulaşabilmektir. Belgelere ulaşabilmek belki de siber korsanlıkla mümkün olabilir. Lakin, Wiki belgelerinde veya sızdırmalarında karşımıza çıkan asıl unsur belgeleri sızdırmakta seçici davranılması yani bir planın gözetilmesi ve ürünü olması. İşte bu planın gözetilmesinde İsrail’in kayrıldığı ve Türkiye, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerin de hedef seçildiği anlaşılıyor.
¥
Bu demektir ki, bu sızdırmaların gerisinde stratejik bir akıl var. İşte bu nedenle sızdırma bir siber savaş olarak algılanıyor. Bu hususta Amerikan solcularından Noam Chomsky seçme belgelerin kamuoyuyla paylaşıldığı ve İsrail’in de özenle kayrıldığına dikkat çekiyor. Bu da Türkiye’deki kimi okumaları ve değerlendirmeleri doğruluyor. Elbette ki belgelerin niteliğini tartışmıyoruz. Evvelemirde sızdırmaların amacını tahlil ediyoruz. Bu meseleyi müzakere eden Zbigniew Brzezinski ve Hadley, Wiki’nin sızdırdığı bilgilerin büyük bir çoğunlukla bıktırıcı, biraz utandırıcı ama son tahlilde pek de önemli olmayan geniş çaplı ve düşük düzeyli bir veri dökme olayı olduğunu düşünüyorlar. Bununla birlikte, asıl önemli nokta bu tonlarca belge içinde fragman nevinden veya Yeşil Çam tabiriyle araya sokuşturulan ‘müstehcen parçalar’. İşte bu noktada Brzezinski, bu verilerin içine ABD ve Çin’in, Türkiye’nin, Suudi Arabistan’ın ilişkilerine zarar verme ihtimali yüksek kimi verilerin de serpiştirildiğine inanıyor ve bunların kaynağını da merak ediyor. Esasında Wiki ifşaatına denk gelen bir zaman diliminde, Edelman’ın konuşmaları ve konuşmalarındaki maksat da takip edildiğinde bu sorunun cevabı da alınmış olacaktır. Wiki sızmalarında ve ifşaatında ne varsa Edelman bunu gizlemeden kanaat olarak da Türk basınıyla paylaşıyor. Gizli belgelere ilaveten açık konuşması da birbirini tamamlayan unsurlar.
¥
Bundan dolayı da esasında adres belli. Adres Edelman ve bağlı bulunduğu hem ideolojik hem de çıkar çevreleri. Bu da bizi ister istemez Neoconlara ve onlarla bağlantılı olan İsrail’e götürüyor. Bu çevreler, Wiki belgeleriyle oynadıkları sanal kumarda kartlarını açmış oldular. Lakin ellerinde başka kartlar olup olmadığı da bilinmiyor. Yani işin şantaj ve manipülasyon kısmı da var. Belki de sızdırmalarla dünya politikasını yönlendirmek istiyorlar. 11 Eylül sonrasındaki gibi kartları yeniden karıyorlar. Bu arada en büyük yarayı ve zararı da ABD’nin görünür devleti almış oldu. Ross Wilson, Wiki ifşaatıyla birlikte ABD’nin diplomatik görüntüsünde büyük bir deliğin açılmış olduğunu itiraf ediyor. Sızdırmalarla birlikte kaynak da ifşa olduğundan dolayı bir yerde bilgi toplayan ve bunu Washington’a ileten diplomatların kariyerleri de yanmış oldu. ‘Görevimiz tehlike’ dizisinin de çağrıştırdığı gibi, belki de Saddam’ı Kuveyt’e yönlendiren ve özendiren April Glaspi timsali sızdırmaların ve skandalın kaynağı ve öznesi olan diplomatlar da uzun dönem kızağa çekilecekler. Bu da Amerikan diplomasisi için kıyım demektir. Veya en azından bunların ciddi ülkelerde ülkelerini temsil etmeleri tehlikeye düşmüştür. Sahi Wikileaks takımı, April Glaspi ve benzeri kara kutuların belgelerine de ulaşsalar ve bunu bizlerle paylaşsalar ne iyi olur! Saddam’ın idam sahnesi yerine bize o sahneler lazım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.